Bölüm 3 | Mars

6.3K 211 14
                                    

"Savaşın gezegeninde güneş bile mavi doğar."

Sebepsizce Doğandan kaçıp sınıfıma çıktığımda onu gördüm. Başımı eğip sırama oturdum. Yanıma kaba şekilde oturunca sinirle ona döndüm.

"Bu ne özgüven kızım?" Saçlarıma dolanan elini itip konuştum.

"Yine ne yapmışım acaba?"

Her zaman benimle uğraşmak için bahaneler uydururdu. Sinirle doğrulup konuştu.
"Ayça söyledi, benim hakkımda ileri geri konuşuyormuşsun." Sinirle gerilen suratımda dolaşan gözlerini umursamadan konuştum.

"Ne saçmalıyorsun gerçekten bilmiyorum, konuşacak olsam bile senin arkandan konuşmam."

Suratıma ukala bir ifade yerleştirip elimle vücudunu gösterdim.

"Senden daha iyilerini de tanıyorum."

Eğilip vücudunu incelemeye başladı. Boyu uzundu fakat kasa dair pek birşey görünmüyordu. Okuldaki erkeklere göre kendini küçük hissettiğinin farkındaydım. Yanından kalkıp kapıya yöneldim. Bahçeye inip tekrar Doğanın yanına oturdum ve eğilip omzuna yattım.

"İyi ki varsın Doğan."

"Ben hep varım güzelim, önemli olan senin benimle var olman."

"Oha!"

"Tüm şevkimin içine sıçtın be." Suratıma yayılan derin gülümseme gözlerime de bulaşmıştı.

"Ya Doğan, şu Ayçanın evi nerde biliyor musun?"

Beni kendinden uzaklaştırıp konuştu.
"Ne yapacaksın yine?"

Şaşkın sesi beni güldürmüştü.

"Hiçbir şey."

Beynimdeki birbirini yiyen fırtınalar doğru bahaneyi bulabilmek için çabalıyordu.

"Hep evinin ne kadar güzel olduğundan bahsediyordu da gerçekten merak ettim."

Kaşlarımı kaldırıp onu izlemeye koyuldum. Sanırım olmamıştı ama yinede bir umutla beklemeye başladım.

"Evet Yankı, evi gerçekten güzel."

Tahmin ettiğim gibi adresi vermeyecekti. Açık adresi alamazsam birazcığını alırdım.
"Peki hangi sitede oturuyorlar yani bence şehrin dışındaki villalarda oturamaz orası okula çok uzak değil mi?"
Bir ümitle bekleyerek onu izlemeye devam ettim ama Doğandan cevap gelmiyordu. Tam kalkıp gitmeyi hayal ederken cevap verdi.

"Uzak olması önemli değil, Ayça çabuk hazırlandığını söyledi."
İşte istediğim cevap buydu! Bu kadarı bana yeterde artardı bile. O sürtüğe dersini verebilmem için okuldan erken çıkmam gerekiyordu.

"Ben çıkıyorum Doğan, annem çağırmıştı." Bir anda kolumdan çekip tekrar oturttu.

"Ayçaya gittiğini duyarsam ne olacağını biliyorsun."

Yavaşça kolumu bıraktı.
"Tamam git, yarın beni bekletme evinin karşısındaki marketin önünde olacağım."

Başımla onaylayıp hızla çıkışa yöneldim. Bir taksi bulup sürtüğün evine gitmem gerekiyordu. Oraya tabiki de bir otobüs çalışmıyordu. Önce markete gidip gerekenleri aldım. Sonra koşarak durağa gittim.
Kapıyı açıp içeriye ajan gibi dalınca karşılaştığım suratlardan memnun olmadığım için ajancılık oynamaktan vazgeçtim.
"Şey durak amca bana bir taksi yokmu ya öğrencili olanından."
Taksici bana anlamamış gibi bakıyordu. Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutarken açıklama yaptım.
"Hani durak amcacım öğrencilere düşük fiyatlı falan ha?" adam beni başıyla onaylayıp dışarıdaki taksilere yöneltti.
"Öğrencilere indirim yok kızım, o sadece otobüslerde oluyor." başımla onu onaylayıp taksilere doğru yürüdüm. Birine binip şoförü beklemeye başladım. Şoförü de gelince hareket etmeye başladık. Dedikoducu kadınlar gibi bende konuşmaya başladım.
"Şu trafikte de sür sür zor oluyor de mi abim?" cevap vermiyordu.
"Hey sana diyorum." deyince arabayı durdurup bana döndü. Bu bir kadındı, kadın şoförlere pek rastlanmadığı için garip gelmişti ve aynı zamanda da çok hoşuma gitmişti.
"Zor oluyor be ablam." dedi beni taklit ederek.
Gülümseyerek devam etti.
"Nereye küçük hanım?"

SİYAHLI | Kelebek EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin