ep.7: yıldız, aya ömrünü verdi.

12 2 0
                                    

Hafta sonu, kafelerin en rağbet gördüğü o zamandı. Her zamankinden daha kalabalıktı. Kahveler ve hamur işleri etrafta uçuşuyordu.

Bense yine demir sandalyemde, artık kaçıncıydı bu bilmiyorum ama, sigaramı içerken cam kapı açıldı.

"Oh, sensin." dedim.

Gülümsedi ve karşıma oturdu.

"Sizi göremeyince burada olacağınızı düşündüm." dedi.

'Hıh' sesine benzer bir ses çıkardım. Az da olsa gülümsetmişti beni Ay'ım.

"Sigara içtiğinizi bilmiyordum."

"Pek fazla içmem ama..." Tereddüt ettim biraz.

"Biraz kaçırdım bu aralar sanırım."

"Bir sorununuz mu var?" dedi.

"Tabi, anlatmak zorunda değilsiniz!"

Yine karmaşık ve okunmaz bir yüz ifadesi. Elimi onun saçlarında buldum.

"Belki bir gün."

Saçları, göründüğü gibi yumuşacıktı. Parmaklarımın arasında kayıp gidiyordu. Vanilya kokusu daha da yoğunlaşmıştı. Başımı döndürüyordu sanki.

Gündüz vakti, yüzünü görmek ayrı bir güzeldi. Çok... Çok farklı parlıyordu. Kendisi, çok farklıydı.

Nedense, aşırı huzurluydu.

Tüm o aurası huzur kaplıydı. Gözlerinin parıltısıysa umut...

Krem boğazlı kazağı, bu havalar için fazla kalın da olsa o giyiyordu. Hala sıcak kahveler içiyor, paltosu elinde geziyordu.

Her daim zarafeti taşıyordu üzerinde. Ama haylice farklı da biriydi.

"Bugün ne denemek istersin?"

"Affogato, dün aklıma düştü aslında..."

Heh... İçimden geçirdiklerimi duymuş da tezatlık çıkarmak adına bunu istemiş gibiydi.

"O zaman gidelim hadi, bu sefer ben yaparken izleyebilirsin de."

'Yıldızların yaşayıp öldüklerini duyduğumda ilk baş baya şaşırmıştım. Çünkü sadece "taş" vs. olarak adlandırdıkları şey nasıl yaşayabilirdi ki? Ama bu hikayede bu bilgiler baya işimi gördü diyebilirim.

someone came to my coffee shop today | eunhaeWhere stories live. Discover now