ep.9: inci çiçeğinin toprağına karıştı.

8 2 0
                                    

Bugün, çok farklı bir hava var.

Fazlasıyla fırtınalı ve hiddetli. Kırgın ve hüzünlü. Sinirli ve isyankar.

Camın kenarından sadece gökyüzüne bakıyorum. Gündüz geceye bürünmüş, bulutlar tüm ışıkları söndürmüş gibiydi.

Bugün hava, hiç güzel değildi. Yağmur durmuyor, şimşek dinmiyordu.

Bulutlar birine fazlasıyla sinirli, fazlasıyla kırgın ve fazlasıyla hiddetliydi.

Bulutlar, yine gözümdeki parlamaları çalmaya kalktı.

Bulutlar, ay'ımı almaya çalıştı.

O... Onu göremiyordum. Neredeydi bulamıyordum.

Vanilya kokulu kahve, burnumu sızlatıyordu.

Bir başka izmaritle dolu kutuyu devirmiş, yenisine başlamıştım belki de.

Hatırlamıyorum.

Aynı dışarısını yağmurdan göremediğim gibi, gözlerimle ellerimi dahi göremiyordum.

Çok acıtıyordu.

Tırnaklarımla avuçlarımı sıktıkça acının fiziksel oluşu biraz bile yardım etmiyordu.

Ben, onu sevmeye başlamıştım. Gözlerimin önündeki o ay ışığını sevmeye başlamıştım.

Yoktu... Gitmişti.

Ay ışığım, yeni ay oldu.

Geçirdiğimiz bir ayda, ona bağlanmış hissetmiştim.

Ve tüm ömrümü adamış gibiydim. Tüm ömrüm oydu sanki.

O beni, ömrümü de alıp gitmişti.

'Bir sonraki bölüme daha uzun bir yazı yazmayı planlıyorum, o yüzden buraya yazmayacağım ki eminim okumadan sonraki bölüme atlayan çok olacaktır.><

someone came to my coffee shop today | eunhaeWhere stories live. Discover now