42

1K 139 139
                                    

Oy ve yorum bekliyorum 😽
.
..
...

1 yıl önce

"Allahsız!"

Oturduğu bankta geriye doğru yaslanıp bacağını sallarken, karşısındaki manzara hiç hoşuna gitmiyordu Yoongi'nin. Bir hafta önce ilk kez gördüğü çocuk, öğle arasında tam karşı bankta oturmuş, yanındaki oldukça yakışıklı çocukla gülüşerek konuşuyordu.

Tüm öğle arasını onu izleyerek öldürmüştü Yoongi. Yanındakiler bir şeyler anlatıyordu ama dinlediği pek söylenemezdi. Kısa ve alakasız cevaplarla geçiştiriyordu etrafındaki herkesi. Çünkü tek bir odak noktası vardı dakikalardır.

Sarışın bir gülüyordu ama nasıl gülüyordu? Gözlerinin içiyle gülüyordu sanki. Güneş sarısı saçlarının bir yansıması gibi görünen kehribar gözleri ışıl ışıl parlıyordu bir de.

"Biz canavar mıyız amına koyayım? İnsan yiyoruz sanki!" Dedi dişleri arasından, isyan eder gibi sinirle. Kendisine bakarken korkuyla kaçırılan iri gözlerin, yanındaki dallamayla konuşurken mutlulukla kısılması sinirini bozmuştu.

Gözlerini karşısındaki manzaradan bir saniye bile çekmeden limonlu sodasını içerken sarışının bakışları Yoongi'ye kaydı bir anlık. Öylesine bir bakıştı, etrafına bakarken bir saniyelik olarak kendisine değmişti kehribar rengi gözler ama sonra tekrar buluştu ikilinin bakışları.

Öylesine baktığı bedenin kim olduğu saniyeler içinde beyninde bir ampul yanar gibi farkındalık oluşturduğunda, istemeden de olsa tekrar Yoongi'ye bakarken bulmuştu kendini Hoseok. Bu sefer bile isteye bakıyordu ama gözlerindeki o çekingenlik bariz bir şekilde belli ediyordu kendini.

Birkaç saniye boyunca öylece birbirlerine bakarken başının döndüğünü hissetti Yoongi. Sabahın ilk ışıklarıyla, dağınık halde terk ettiği Çilingir sofrasının etkisi şu anda hissediliyor olamazdı. Sarhoş değildi ama sallanıyordu vücudu.

Saniyeler sonra çekingen bakışlar, utangaç bir edayla üzerinden çekilirken, istemsizce kaskatı kesilen bedenini serbest bırakıp başını eğdi ve şakaklarını ovdu sert hareketlerle.

"Baksana," Dedi yanında telefonuyla ilgilenip kıkır kıkır gülen kıza ve başıyla hala gülerek konuşan ikiliyi gösterdi.
"Kim şu çocuk, adı ne?

Hyeshin, telefonundan başını kaldırıp kalabalık bahçede gezdirdi gözlerini.
"Hangisi canım?" Diye sorarken eli kolu rahat durmamış, Yoongi'nin bacağını tutmuştu, dokunmasaa ölürdü zaten.

"Şuradaki sarı saçlı, yeni gelen çocuk."
Ufak bir baş hareketiyle karşıyı gösterdi tekrar, çocuğun bir daha ona bakması ihtimaline karşı daha dikkatli davranıyordu.

Çekinecek ya da korkacak değildi, kimseden korkmazdı. Yalnızca rahatsız olmasını istememişti çocuğun. Bunu sesli bir şekilde dile getirseydi etrafındaki herkes kahkahalarla gülerdi muhtemelen ama gerçek buydu. Yoongi ilk kez birinin rahatsız olma ihtimalini düşünerek kendini dizginlemiş, hareketlerini sınırlamıştı.

"Hoseok ismi, sessiz sakin bir çocuk. Şu yanındaki Axel aptalıyla konuştuğunu gördüm bir tek. Onun dışında kimseyle takılmıyormuş."

"Hoseok..." Diye mırıldanırken, diğer yanında oturan bedenden alaylı bir gülme sesi geldiğinde, bakışlarını oraya çevirdi. Samet, suratında iğrenen bir ifade ve sahte bir gülüşle Hyeshin'in o nefret ettiği sıfatına bakıyordu.
"Axel aptalıymış hah! Reddetti diye üç gün yataklara düştüğüm çocuk diyecektin herhalde. Ee ne demişler kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş, seninki de o misal yani."

DAEGU KEKOSU - SOPEWhere stories live. Discover now