9.Bölüm

889 405 25
                                    

Emniyete doğru yürümeye başladığımda iki sokak ilerlemiştim ki Range Rover yanımda durdu. Sırf Giray'la konuşup, tartışmamak için arabasına sessizce bindim. Tabii ki yanımdan kaçtıktan sonra tıraş olmuş, onu daha az beğeneceğimi düşünerek sakallarını kesmişti. Akşam, yakın arkadaşım Elif'ten borç para istemiştim ve o da benim hesabıma havale etmişti. Bankada kalan son paramla onu birleştirip Giray'a olan borcumu ödeyecek ve ona karşı olan yüklerimi gemiden aşağıya atacaktım.

Ofise geldiğimizde Giray'ın ortalıktan kaybolduğu bir an masasına gidip "Elbisenin parası. Teşekkürler," yazılı bir notla birlikte zarfı bıraktım. Sırada Asaf Amir'e gidip baloya gelemeyeceğimi söylemek vardı.

Asaf Amir'in makam odasına girip her zamanki gibi ayakta dikildim. Lafa nasıl gireceğimi bilmiyordum.

"Seni dinliyorum Canfeza."

"Amirim ben öncelikle davet ve ödül için teşekkür ederim. Ama akşam baloya gelemiyorum."

Asaf Amir, mavi gözleriyle beni süzdü ve "Nedeni öğrenebilir miyim?" dedi.

"Özel sebepler amirim."

"Giray da gelmiyor. Ben en azından ikinizin plaketini sen alırsın diye düşünmüştüm. Bekle şimdi."

Asaf Amir cep telefonunu çıkardı ve birini aradı. "Giray, odama gel," dediğinde gözlerim hayretle açıldı. Amirin huzurunda onunla yüzleşmek istemiyordum.

Giray odaya girdiğinde benim de olduğumu görünce şaşırdı. Asaf Amir'in sesini ilk defa bu kadar yüksek duymuştum.

"Siz ikiniz, ömrünüzde belki de bir defa kazanabileceğiniz bir plaketi almaya tenezzül mü etmiyorsunuz?"

"Amirim ben.." dedim ama Asaf Amir beni susturdu.

"Bu akşam ikiniz de geliyorsunuz. Şimdi sizi ayrı ayrı mı aldırmam gerekiyor yoksa bir ortak olduğunuzu hatırlayıp birbirinize sahip çıkar mısınız?"

Giray, "Ben Canfeza'yı alırım amirim," dedi.

"Tamam öyleyse işlerinizin başına dönün."

Kırgın olduğum biriyle nasıl baloya gidecektim? Gün içinde ne birbirimizin yüzüne bakmış ne de konuşmuştuk. Ajan Merlin'in etrafımda dolanması bile Giray'ın dikkatini çekmiyordu. Sadece akşama doğru bana mesaj atmıştı.

"Çıkalım. Daha kuaföre gideceksin."

Saçımı tamamen unutmuştum. Giray hatırlatmasa atkuyruğumla saraya gidebilirdim. Ayrıca elbise sökülmüştü ve küçük bir tamirata ihtiyacı vardı.

"Önce eve uğramam gerekiyor," diye mesaj attım. Mesajlaşma konuşmaktan iyiydi.

Giray, aşağıda beklerken hızlı bir şekilde eşyalarımı toparlamış ve yanıma iğne iplik de almıştım. Beni güzellik salonuna bıraktığı gibi Giray, ortalıktan kaybolmuştu. Muhtemelen hazırlanmaya gitmişti. Zaman kaybetmemek için saçlarım yapılırken bir yandan da elbisenin söküğünü toparlamıştım. Çok hafif bir makyaj yapıp takı olarak da sadece Ajan Merlin'in hediye ettiği bilekliği takmıştım. Giray beni arıyordu. Telefonu açtım ama hiçbir şey demedim.

"Hazır mısın?"

"Birazdan çıkıyorum."

Saçlarım dağınık topuz yapılmıştı ve elbisemi giyip güzellik salonundan çıktım. Aralık ayının son gününde askılı bir elbise içinde üşüyordum. Ama Giray'ı, smokiniyle Range Rover'a dayanmış, elinde bir buket papatya demetiyle gördüğümde içime bir sıcaklık yayıldı. Sanki Allah sadece Giray giysin diye smokini yaratmıştı. Öylesine zarif ve yakışıklı görünüyordu ki ben yanında sönük kalıyordum. Ama bu görüntü içimin ısınmasına yetmişti. Özür mü dileyecekti? Yoksa benimle yüzleşecek miydi? Kızarmış olmalıydım. Kuaför, arkamdan çıkmış "Maşallah. Ne kadar da yakışıyorsunuz," diyordu. Beni yakıştırdığı kişiyle şu an küs olduğumu bilse ne yapardı acaba?

Masumiyetin Kayboluşu #Aşk-ı Polisiye III#Where stories live. Discover now