Bölüm 5: Prova

88 5 12
                                    

Aklımda tek bir şey vardı.

Wooyoung'un beni hatırlayıp hatırlamadığı. Aslında beynimin %70'i o gece telefonunun kayıtta olduğunu söylese de buna imkan vermek istemiyordum. Eğer telefonu kayıtta olsaydı benim o geceki kişi olduğumu anlardı bence.

Peki ya yatıp atanlardan birisiyse? Işte bu benim için ağlamalık bir sebep.

Karşımdaki aynada kendime baktığımde bir iç çektim. Evimde çok fazla ayna bulundurduğum için bir çok kişi yanlış anlıyor, mistik işlerle uğraştığımı sanıyordu. Oysaki kendimi görmeyi çok seviyorum ve kendimi görebileceğim tek yer aynalardı.

Odamdaki pencereden içeriye sızan soğuk hava vücudumu titretse bile çırılçıplak kendimi izlemeye devam ettim.

Uzun yıllar boyunca kimseden bir ilgi almadım. Vücudumun ya da yüzümün çirkin olduğunu düşünüyordum. Kafama o kadar takmıştım ki hastaneye düşmüştüm. O gün gerçekten çok büyük azar yemiştim Jongho'dan. Bazı doktorlara gitmiş ve zihnimin her yerini işgal etmiş siyah dumanları kovmuştum. Hâla bir sevgi alamasam da kendimi sevdiğim için başka hiçbir şeye gerek duymuyordum.

Düşüncelerimi bölen şey telefonumun çalmasıydı. Ben üşengeç adımlarla telefonuma ilerlerken arayan kişi kapatmıştın hemen lakin ardından 2-3 mesaj gelince telefonumu alıp açtım. Hongjoong hyungun açtığı gruptan bildirim gelmişti. Sakince mesajları okuduğumda bugün prova yapılacağını öğrendim. Küçük bir onay mesajı ile üzerime bir şeyler giymek için dolabıma ilerledim.

Neon yeşili boğazlım ile bakıştığımda onu kırmamak adına elime aldım. Klasik olarak dar, siyah kot pantolonumu seçtikten sonra siyah çoraplarımı da giyerek yatağa uzandım. Neden yeşil seçmiştim ki? Her yeşil gördüğümde o geliyordu aklıma. Oflayarak yatakta dikleştim ve fıstık yeşili bel çantamı taktım. Telefonumu ve bir kaç gerekli şeyi içine attıktan sonra çok fazla süslenmeye gerek duymadan saçıma da karpuzlu sprey sıktım ve evden ayrıldım. Erkenden gidip Jongho ile de konuşmam gerekiyordu Wooyoung konusunu.

◇◇◇◇◇◇◇◇◇

Jongho'nun barına geldiğimde kapıda gördüğüm ikiliye göz attım. Büyük ihtimalle kavga ediyorlardı. Jongho'dan dolayı Mingiyi tanıyordum ama yanındaki ilk kez gördüğüm kızın sevgilisi olduğuna emindim.

Küçük adımlarımla yanlarına yaklaştığımda ne için kavga ettiklerini anlamıştım.

"Mingi neden kabul etmiyorsun? Senin getirdiğin para ile sadece kirayı ödeyebiliyoruz... Lütfen benim çalışmama da izin ver."

"Olmaz dedim sana. Istediğin iş o kadar yorucu ki kendini yormanı istemiyorum, madem yetmiyor paramız ben de ikinci işe girerim."

"Delirdin mi sen? Kendine zaman ayıramayacak hatta eve bile gelemeyeceksin. Ben ne anladım o zaman bu ilişkiden Mingi?"

Kırmızı saçlı genç sevgilisinin dediklerini dinledikten sonra derin bir nefes verdi. Tahminimce Mingi sevgilisinin çalışmasını istemiyordu.

Cruella tarzındaki sarı-siyah saçlarını geriye tarayan genç kız, sevgilisinin seslenmemesi üzerine kollarını uzun olanın beline dolayarak başını göğsüne koydu.

"Mingi biliyorum beni düşünüyorsun sevgilim ama bu dömemde sadece senin yorulmanı istemiyorum. Eve ben de katkı sağlamak, Re Ha'ya komforlu bir hayat vermek istiyorum..."

Mingi sevgilisinin saçına öpücük kondurduğunda artık daha fazla dikilmemem gerektiğini düşünerek kapının girişine, Mingilerin yanına, ilerledim.

"Selam."

Mingi kafasını gömdüğü saçlardan kaldırdı ve bana baktı. Yüzümdeki tatlı gülümseme ile onlara baktığımda onlarda aynı şekilde bana gülümsemişlerdi.

Boy band》Seongjoong / WoosangWhere stories live. Discover now