Bölüm 9: Unutma

57 5 7
                                    

Çalan telefonum ile duş kabininin kapısını açtım ve telefonu koyduğum komodinden aldım. Islak parmaklarımla telefonu açmam baya bir zamanımı alsa da sonunda başarmıştım.

'Alo?'

"Yeosang?"

'Efendim hyung?'

"Su sesi senden mi geliyor?"

'Evet, duştaydım.'

Ben konuştuğum esnada telefonun karşı tarafından Wooyoung'un gülüşünü duymuştum. Şaşkınlıkla telefonu kulağımdan çekip ekrana baktığımda koskoca gerçekle karşılaşmıştım. Konferanstaymışım ben... Telefonu kulağıma tekrar koydum.

'Hyung ne için aramıştın?'

"Bebeğim ya biz düşündük ki-"

"Siz?"

"Seonghwa ve ben."

"Haa anladım."

"Diyorduk ki acaba ikiniz yani sen ve Woo bize gelseniz. İlk önce sahile gidip çekirdek bira yaparız ardından da pijama partisi gibi bir şey hazırlarız kaynaşmak için."

'Tamam hyung ben hazırlanayım. Konum at bana.'

"Bana da at hyung gelirken içecekleri ve atıştırmalık şeyleri alıp gelirim ben."

"Tamam Wooyoung, atarım ben size. Pijama getirmeyi de unutmayın he, görüşürüz."

Görüşürüz dedikten sonra telefonu kapattım ve eski yerine koydum sonra da yıkanmaya kaldığım yerden devam ettim.

___________________________

Hazırladığım küçük çantayı omzuma takarak evden çıkmıştım. Hava çok soğuk olmadığı için oversize kahverengi bir kısa kollu, altıma da dizlerimin biraz üzerinde beyaz bir şort giymiştim. Beyaz spor ayakkabım ve beyaz çorabımla da çok iyi görünüyordum.

Hongjoong hyung'un attığı konuma az kaldığını fark ettiğimde biraz daha hızlandım. Açıkçası duşta biraz fazla zaman geçirmişim ve bir kaç dakikalığına geç kalmıştım. Hızlı adımlarla sahildeki piknik yerine ilerledim. Çimlerle dolu parka girdiğimde etrafta diğerlerini aradım. Bulacağımdan çok ümitli değildim ama mavi saçları ile oturduğu yerden bana el sallayan Hongjoong hyungu görmemle gülümsedim ve o tarafa yöneldim.

Sonunda oturdukları banka geldiğimde yüzümdeki gülümsemeyi silmeden boş kısma oturdum. Yuvarlak ve masası olan üstü kapalı bir banktı. Seonghwa ve Hongjoong hyung tam ortada oturmuşlardı. Wooyoung sağ en köşede bense sol en köşedeydim. Yer çok olduğu için rahat rahat oturalım diye böyle yerleşmiştik.

"Sen de geldiğine göre çekirdeği açıyorum ben."

"Ben de bardaklara içecek doldurayım hayatım."

Seonghwa ve Hongjoong hyung bir şeylerle uğraşırken ben de boş durmamak için cips pakedine uzanmıştım ki elime değen soğuk el ile irkilerek başımı kaldırdım. Karşılaştığım kahverengi irisler tıpkı benim gibi şaşkınlıkla bana bakıyordu. Elimi hızla çekerek kucağıma koydum ve cips paketlerini onun açmasına izin verdim.

"Arkada hafif bir müzik çalsa sorun olmaz değil mi?"

"Hayır olmaz hyung."

"Bu arada hava yağışlı biliyorsunuz. Biz şemsiye aldık zaten. Birini siz ikiniz diğerini de biz kullanırız."

"Peki..."

Hongjoong hyung telefonundan hoş bir şarkı açtıktan sonra hepimiz çekirdek ve cipslere uzandık.

Boy band》Seongjoong / WoosangDonde viven las historias. Descúbrelo ahora