6; beni sevmediğini iyi biliyorum

1.5K 155 44
                                    

YORUM ISTIYOM
-


"bırak lan artık."

reis baba gelince nedense o kalabalık adam topluluğu birden dağılmıştı, tuğrul olayı tek başına dağıtmadığı için azar yiyecekti kesinlikle. sonunda ocağa varmışlardı ama serhan hala sıkı sıkı tutuyordu genç adamı. "bırakamam,"

eser sinirle sırıtıp gözlerini büyüttü. serhan yanlış anladığını farkedince boğazını temizledi. "tuğrul, reis'in yanından çıkmadan bırakamam eser. reis baba emir verdi."

derin nefes aldı. serhanın sıcak soluğu ensesinde gezerken parmak uçları sızlıyordu. bu garip yakınlık boğazını sıkıp, başını döndürüyordu. lise zamanlarında serhan'ı okulda çok havalı bulduğu halde yanına gidemediği anları hatırladı birden. serhan hep ülkücü ve popüler bir çocuktu. eser de diğerleri gibi onun ışığına kapılıyordu ama sırf babasına inat onunla takılmıyordu. eskiden serhan biraz alaycı ve oyuncu bir tipti. şimdi ise sessizleşmiş ve büyümüştü.

tam düşünceler içinde dalıp giderken reis babanın bağırması ile zorla kendini esmer kaba ellerden kurtardı ve makam odasının kapısına doğru koştu. babasının kocaman abisine bağırmasına tahammül edemiyordu.

serhan arkasından yetişmeye çalışsa da yapamamıştı. şu an ikisi de odaya çat kapı girmiş bulunuyorlardı. eser'in gozleri direkt abisini buldu. tuğrul başını önüne eğmiş ellerini de önünde birleştirmiş azarlari dinliyordu. genç adam kendisine bakan babasına döndü hırsla. "baba!"

reis bey ilk emrini yerine getirmeyen serhan'a öldürücü bir bakış attı, sonrasında küçük oğluna döndü. "serhan, çıkar şunu dışarı."

serhan gencin kollarını kavradı hemen. eser ise onu itmeye çalışırken bağırmaya başladı. "oğluna silah çektiler reis bey! yaptığın şey, yine de oğlunu azarlamak mi? o silah patladığında anneme ne hesap vereceksin baba, ha?"

tüm öfkesi abisinin canının böylesine görmezden gelinmesiydi. nasıl bir adam kendi canindaki kişiyi tehlikeye atardı? aklı almıyordu. serhan zorla cekistire cekiştire boş bir odaya soktuğunda kollarını hırsla itti. "bırak lan!"

"eser!" serhan artık durması için sıkıca çenesini kavradı ve hırsla sıktı. "dur artık, babanı daha çok sinirlendirmek mi istiyorsun lan?"

eser çenesinin sıkılması ile bükülmüş dudakları ve öfkenin ardından gelen korku ile dolan kara gözlerini diğerinin irislerine dikti. "serhan.."

esmer adam karşısında birden duygu değişimi yaşayan gençle bakışları yumuşadı. elini gevşetti ve arkaya doğru uzanıp kapıyı kilitledi gizlice. yüzüne yakın duran surat acı çekiyor gibiydi. ılık nefesi dudaklarına çarpıyordu. "korkuyorum."

"abim bir gün vurulup düşer diye korkuyorum." kirpikler hemen ardından ıslanınca, serhan tamamen bıraktı genci. kapı kilitliydi. çıkacak hali yoktu.

"eser," boğazında gezindi eli, sonrasında ensesine vardı. kısık kapakları yaşla sırılsıklam olmuş yanaklara bakıyordu. "buradayım." eser kollarını sıkıca diğerinin beline sardı. sigaraya karışık, ağır bir erkek parfümü kokuyordu beyaz gömleği. burnunu daha çok bastırıp ağlamaya devam etti.

ne kadar sürdüğünü onlarda bilmiyordu, tenleri oldukça birbirine karışmışken, ikisinin ismi bağırarak çağrılmaya başlandı.

hemen ardından ise odanın içi koyu renkli bir dumanla dolmaya başlamıştı.

eser kendini geri çekerken, korkuyla fısıldadı. "yangın."

evet, yangındı. onlar birbirleri ile ilgilenirken başlamış olmalıydı. serhan hemen diğerini arkasına alıp kilidi çevirmeye çalıştı. açılmıyordu, sıkışmış kilide bir küfür savururken tekrar belindeki silaha davrandı. "eser geride dur."

genç adam onun sözünü sessizce dinledi. yapacak başka bir şeyi yoktu. "dikkatli ol." silah bir el patladı ve anahtar yuvasını parçaladı. kapı geriye doğru açıldığında içeriye alevli bir tahta düştü. tabii ya, ocağın binası eski ve tahtadan bir yapıydı.

serhan diğerine aldırmadan kenarda duran iki şişe suyu aldı, üzerindeki gömleği hızlıca çıkardı, çırılçıplak kalmıştı. "serhan, ne yapıyorsun? yanacaksın."

eser seri bir şekilde ellerini diğerinin göğsüne kapattı. serhan ise gömleği ıslatıp diğerinin üzerine attı. "hızlıca çık buradan. ardından geleceğim."

"böyle gelemezsin." eser korkuyla bakmaya devam etti. "al şu gömleği, nolur."

"gelirim." omzunu okşadı. "çık diyorum, tartışacak vaktimiz mi var?"

-

o yangından kimse yara almadan çıkmıştı. hakan dalgınlıkla tüpü açık bıraktığı için çıkmıştı yangın. kimse farketmeden büyümüştü. şimdi ise serhan reis babanın evinin önünde dikiliyordu.

kendisine bir şey olmamıştı. kolları çok az yanikla kurtulmuştu. o kadar yanık erkek adamı etkilmezdi ona göre. elindeki zincir kolyeye baktı. harabe olmuş ocağı gezerken bulmuştu, eser'in boynundan düştüğüne emindi. kapının önünde bekliyordu ama eser'i nasıl çağıracağını bilmiyordu. numarasına bile sahip değildi ki. karanlık gökyüzüne bakmak için başını kaldırmışken, aklından geçen esmer gencin balkondan kendisine baktığını farketti.

utanc kırmızı renk olup kulaklarına tırmanmış olsa bile çaktırmadan başı ile aşağı inmesini işaret etti. eser ise bunu bekliyor gibi koşar adım merdivenlere yöneldi. çünkü şerefsiz ülkücü icin endişeleniyordu saatlerdir. dünya gözü ile görürse rahatlayacaktı.

demir kapıyı açıp çıktı. mesafeli dursa da durmadan edemedi. "iyi misin?" gözleri hızlıca yüzünü ve vücudunu taradı.

serhan sorusuna cevap vermeden bir adım daha çıktı merdivenleri ve elindeki zinciri uzattı. "al."

eser kolyesini kaybettiğini farketmişti, karşısındaki adamı unutup direkt elindekini aldı ve avucunun içinde sıktı. "yangında düşürdüm sanıyordum."

serhan derin bir nefes aldı.

"yangın sayılır."

_

NOLUR YORUM YAPIM

ülkü ocağı (bxb)Where stories live. Discover now