1. Bölüm

1.2K 59 22
                                    

Akşam olmuştu ve Xiao Zhan minik kızını beşiğine yatırmıştı. Diğer bebekler gibi o da kolayca uyumuyordu. Xiao Zhan' e o kadar alışmıştı ki yanından bir dakikalığına ayrılsa hemen ağlamaya başlıyordu.

Bir süre kızını izledi Xiao Zhan. Düşündü ve düşündü. Xiao Zhan pek fazla ağlamazdı ama bu olaylar yaşandıktan sonra artık her gün ağlamaya başlamıştı. Kendisinden nefret ediyordu.

Kapıdan anahtar sesini duyunca, Xiao Zhan' nin atmayan kalbi tekrardan hayat bulmuş gibiydi. Sesizce odadan çıkıp gelen kişiye baktı. Wang Yibo duygusuz bir suratla Xiao Zhan' e bakıyordu. Xiao Zhan' nin yanına doğru ilerledi. Içki kokuyordu. Tam önünde durdu. 

" Kızım nerede?"

" 1 ay sonra geldin ve ilk söylediğin şey bu mu Wang Yibo?"

" Çekil şuradan. Seninle uğraşacak vaktim yok!"

Wang Yibo tam Wang Lin' nin odasına doğru gidecekken Xiao Zhan onun kolundan tutu. Aylar sonra ilk temaslarıydı. Tabi Wang Yibo' nun ona vurduğu zamanları saymazsak.

Wang Yibo onun dokunuşundan iğrenerek yüzünü buruşturdu ve koluyla onu itti. Wang Lin' in odasından içeri girip beşiğine doğru ilerledi.

Xiao Zhan' de, Wang Yibo' nun arakasından odaya girmişti. Wang Yibo tam kızını beşikten kaldırıcakken. Xiao Zhan kaşlarını çattıp Wang Yibo' nun bileğinden tutu.

" Ona şu anda dokunma uyuyor. Uyurken dokunulmaya sevmez."

Wang Yibo bir zamanlar aşkla baktığı yüze şu anda sadece saf nefretle bakıyordu. O onun kızıydı nasıl ona dokunamazdı. Bu piç ne diyordu?

" O benim kızım! Ne zaman istersem o zaman dokunurum anladın mı?!"

" 1 ay sonra evine dönüyorsun ve onun sadece senin kızın mı olduğunu söylüyorsun? Onu gece yarısı ağlarken sen mi susturdun?! Onun altını sen mi değiştirdin?! Onun banyosunu sen mi yaptırdın?! Ona sen mi yemek yedirdin?! Şimdi çıkmışsın karşıma o benim kızım diyorsun!"

" Bana bağırma!"

" O kaza da senin annen öldüyse, benimde bebeğim öld-"

Wang Yibo, Xiao Zhan' e tokat atmıştı. Xiao Zhan ağzına metalik bir tat geldiğinde dudağının kanadığını anlamıştı. Eskiden ona dokunmaya kıyamayan adam şimdi ona vurabiliyordu. Kızının yüksek sesten etkilenmediğine hatırlayınca bir kere daha mutlu olmuştu.

Wang Yibo, Xiao Zhan' i kolundan tutup sürükleyerek kendi odalarına götürmüştü. Eskiden her zerresine aşık olduğu kişinin şu anda her zerresinden tiksiniyordu.

" Wang Yibo, bırak kolumu!"

Wang Yibo, Xiao Zhan' in sertçe kolunu sıkıp duvara doğru fırlatmıştı. Xiao Zhan' nin dudaklarından küçük bir inleme sesi çıktı. Xiao Zhan biliyordu ki eğer yarın buradan her yeri kırık şekilde bile çıkabilirdi. Kızını düşündü eğer Xiao Zhan' e zarar gelirse ona kim bakardı? Wang Yibo mu? O daha  kendine bakmayı bilmiyordu. Bir çocuğa nasıl bakabilirdi ki?

Xiao Zhan zorda olsa ayağa kalktı. Wang Yibo, Xiao Zhan' nin bu küstahça davrasına karşı alayla güldü. Dik başlılık gösteriyordu ha?

Wang Yibo, Xiao Zhan' ni yakasından tutuğu gibi duvara yaslamıştı. Xiao Zhan' nin yüzüne doğru bir yumruk attı. Onu mahvetmek istiyordu. Bunu hem fiziksel olarak hem de ruhsal olarak yapmak istiyordu.

Wang Yibo, Xiao Zhan' e bir tane yumruk daha atıcakken Xiao Zhan, Wang Yibo' nun elinden tutu. Kızı için dik durmalıydı ama Xiao Zhan' in bu tepkisi çok ters tepmişti. Wang Yibo' yu daha fazla sinirlendiriyordu.

Elini Xiao Zhan' in elinden kurtararak bir kere daha yumruk atmıştı. Wang Yibo sızana kadar bu bir süre daha böyle devam etmişti. Xiao Zhan' nin her yeri morarmıştı belki parmağı bile kırılmış olabilirdi.

Wang Yibo' nun kazadan sonra iki kolunu da kırdığını hatırlayınca yüzünü buruşturdu. En çok o zaman canı acımıştı hem fiziksel olarak hem de ruhsal olarak. İlk defa Wang Yibo' dan o zaman şiddet görmüştü ve bu sonda olmamıştı.

Yerde sızan adama baktı Xiao Zhan. Her yeri ağrısada sürünerek onun yanına gitti. Yüzünde, vücudunda hiçbir değişiklik yoktu. O Xiao Zhan' in aksine mutluydu.

Xiao Zhan onun aksine baya bir kilo kaybetmişti. Hem depresyonla başa çıkıyor hem de bir bebek bakıyordu. Wang Yibo gibi her gün başka bir kadınla birlikte olmuyordu.

Xiao Zhan' nin gözleri dolu doluydu. Eskiden o kadar mutlulardı ki... İlk hamile olduğunu öğrendikleri zaman gelmişti aklına. Wang Yibo onu kucağına alıp döndürmüştü. Yolun ortasında baba oluyorum diye bağırmıştı. Xiao Zhan' nin gözlerinden yaşlar aktı. Acı içinde gülümsedi. Wang Yibo' nun saçlarına gitti elleri her zamanki gibi yumuşaktı. Saçlarına sadece o uyurken elleyebiliyordu artık.

Wang Yibo' nun, Wang Lin' e olan hamileliğini söylediğinde ki tepkisi gelmişti şimdide aklına. Ona tokat atmıştı. Wang Yibo mutlu olur sanırken o ona tokat atmıştı. Xiao Zhan belki yine eskisi gibi olacaklarını düşünmüştü, ama daha da kötü olmuştu. Wang Yibo artık eve uğramamaya başlamıştı. Onu en fazla ayda bir kez görüyordu. Şu anda bunları düşünmek istmedi Xiao Zhan.

Sevdiği adamın yüzünü doyasıya izledi. Kaç saat geçmişti bilmiyordu. Asla öpemeyeceği dudaklar geldi aklına. Her gün öperdi eskiden. Kaç yıldır dudakları değmemişti Wang Yibo' nun  dudaklarına. Son kez dedi Xiao Zhan.

Ölmeyi bile göze alarak onun yüzüne doğru eğilip dudaklarını onun dudaklarına bastırmıştı. Hemen çekmedi dudaklarını onu bu hayatında ki son öpüşüydü. Xiao Zhan, Wang Yibo'nun dudaklarını ısırdı, öptü. Birkaç dakika daha öptükten sonda bıraktı dudaklarını.

Ağlamaya başladı. Son kez öpmek istememişti bu dudakları. Ağladığı için acıyan vücudu daha fazla acıyordu. Wang Yibo' la ilklerini düşündü. O odada acıdan bayılana kadar ağlamıştı Xiao Zhan.

La Mort Et L'amour/ YiZhanTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang