3. Bölüm

928 60 27
                                    

Wang Yibo her zamanki gibi gitmişti. O her zaman giderdi. Heralde kızını görünce bundan vazgeçecek değildi. Xiao Zhan küçük kızı uyuduğunda onu beşiğinde bırakıp kendi odasına uyumak için ilerlemişti. Sabahtan beri her yeri acıyor, ağrıyordu. Özellikle de yüzük parmağı.

Wang Yibo gittikten sonra hastaneye gitmeyi kompile unutmuştu. Şimdi de küçük meleğini yalnız başına bırakıp gidemezdi. Bu yüzden sadece uyumak istiyordu. Büyük ihtimalle yarın hastaneye giderdi.

Xiao Zhan odasına gidip kapıyı kapattı. Gözüne komidinde olan hamilelik zamanında olan Wang Yibo ile çekindiği fotoraf ilişti. Şuanki hallerinin aksine mutlu görünüyorlardı. Xiao Zhan kırgın bir şekilde gülümseyip yatağa uzandı. Şimdilik bunları düşünüp kendini daha fazla yormak istemiyordu.

Yatağa uzanıp tam yorganı üzerine çekicekken dış kapının çalınmasıyla tekrardan ayağa kalktı. Uzun bir zamandan sonra evlerinin ziline ilk defa basılmıştı. Xiao Zhan bu yüzden şaşkındı. Xiao Zhan hızlı adımlarla kapının önüne geçip kapıyı açtı.

Kapıyı açtığında Wang Yibo' nun yanında bir kadınla gelmesini açıkca beklemiyordu. Wang Yibo' nun eli kızın belindeydi. Wang Yibo, Xiao Zhan' i iterek eve girdi. Xiao Zhan hem şaşkın hem de sinirli ve üzüntüden konuşamaycak bir haldeydi. Burada küçücük bir bebek varken o eve nasıl kadın getirebilirdi? Xiao Zhan kapıyı sert bir şekilde kapatıp geriye doğru döndü. Wang Yibo' ya doğru bir kaç adım attı.

" Sen ne sikim yaptığını sanıyorsun! Bu evde küçücük bir bebek var!"

" Benimle doğru düzgün konuş. Burası benim evim. Kirasını da ben ödüyorum. Eve istediğim kişiyi getiririm!"

" Evde bir bebek varken getiremezsin!"

Xiao Zhan' nin gözleri dolmuştu. Wang Yibo bundan haz alarak gülümsedi. Acı çekmesini istiyordu, ama bilmiyordu ki zaten Wang Yibo' nun bu davranışları onu fiziksel olmasa da ruhsal olarak zaten öldürüyordu.

" Burası benim evim. Evde bir bebeğin olması beni pek ilgilendirmiyor."

" Bu evde bende varım Wang Yibo! Bu senin için bir şey ifade etmiyor mu?"

Xiao Zhan' nin gözünden bir damla yaş düştü. Karşısında ki adama kırgın bakışlar gönderiyordu. Wang Yibo bir ara yumuşucak gibi olsa da Xiao Zhan' nin annesinin ölümüne sebep olduğunu hatırlayınca içindeki nefret tohumu daha da büyümüştü.

" Sen kimsin ki benim için bir şey ifade ediceksin. Bir piçten başka bir şey değilsin!"

Xiao Zhan, Wang Yibo' nun bunu dediğine inanmak istemiyordu. Ona piç demişti. Bu kelimeden ne kadar nefret ettiğini biliyordu. Xiao Zhan yıkılmış bir haldeydi. Çenesi titriyordu. Wang Yibo' nun içindeki nefret, Xiao Zhan' e olan hislerinin farkında olmasına engelliyordu.

" Tatlım bizi oyalamazsan seviniriz. Bu arada sen Wang Yibo' nun kardeşi falan mısın?"

Bu kadın alay eder gibi Xiao Zhan'e bakıyordu. Xiao Zhan' nin aksine kızıl saçları ve berrak mavi gözleri vardı. Xiao Zhan' nin ise şu anda saçı dağınıktı ve yüzünde bir sürü yara, morluk vardı.

" Kardeşi değilim! Kocasıyım!"

Wang Yibo kaşlarını çattı. O olaydan sonra hâlâ daha onu kocası olarak mı görüyordu. Salak mıydı bu adam?  Annesinin ölümüne sebep olmuştu hâlâ daha utanmadan kocasıyım diyordu.

" Sen benim kocam falan değilsin. Biz sadece kağıt üzerinde evli gözüküyoruz. Şimdi nerede ağlıyorsan ağla. Bizi yalnız bırak. Gidelim güzelim."

Wang Yibo yanındaki kadının belinden tutup eskiden Xiao Zhan ve onun odası olan odaya yöneldi. Evdeki o oda hariç her yer olurdu. Boş misafir odası varken Wang Yibo bilerek o kadını oraya götürüyordu. Xiao Zhan' nin o odada olan mutlu anılarında mahvolmasını istiyordu.

Xiao Zhan, Wang Yibo ve o kadının arkasından öylesine bakmıştı. Eskiden sadece ona özeldi o güzelim lafı. Şimdi bir fahişeye bile güzelim diyebiliyordu.

Odadan inleme sesi duymasıyla gözlerinden bir yaş düşüp yere doğru kendini bıraktı. Aşık olduğu adam, her şeyim dediği adam şu anda odada bir kadınla sevişiyordu.

İnleme sesleri gittikçe artıyordu. Xiao Zhan buna artık dayanamıyor gibiydi. Dış kapıyı açıp kendini dışarıya attı. Derin derin nefesler alıp verdi sakinleşmesi lazımdı. Kızının o seste bile uyanmayacağını bildiği için bu kadar rahattı içi.

Xiao Zhan eskiden her zaman Wang Yibo ile geldiği sahile gelmişti. Kimse yoktu, zaten eskiden de sessizdi böyle burası. İsteği kadar bağırabilir içini dökebilirdi işte Xiao Zhan şimdi.

" Neden! Neden bana bunu yapıyorsun?! Ben seni hâlâ daha köpek gibi severken sen niye bizim olan eve bir kadın getiriyorsun! O kaza annenin suçu olmasına rağmen neden hâla daha beni suçluyorsun! Wang Yibo!"

Sesi çıktığı kadar bağırmıştı Xiao Zhan, ama bu ona yeterli gelmemişti. Gözlerinden yaşlar düşmeye devam ederken yeniden denize karşı bağırdı Xiao Zhan.

" Benden artık o kadar mı tiksiniyorsun?! Senin için o kadar mı çirkinim?! Eskiden çok güzel olduğumu söylerdin! Şimdi neden bir dokunuşumdan bile tiksiniyorsun! Seni özledim! Seni çok özledim Wang Yibo!"

Bacakları artık tutmuyordu kumların arasına düştü Xiao Zhan. Gözlerinde ki yaşlar dinmiyordu.

" Bugün bana piç dedin. O kelimeden her zaman ne kadar nefret ettiğimi biliyordun sevgilim. Annem bir para avcısıydı bu yüzden babam bile beli değil! On üç yaşlarındayken bunun yüzünden zorbalığa uğrayıp intihara kalkıştığımı sana söylemiştim! Bunu bildiğin hâlde bana o kelimeyi kullanman... beni bugün bir kez daha öldürdün Wang Yibo! Eğer küçük meleğim olmasaydı bu denize atlayıp intihar ederdim!"

Xiao Zhan' nin artık bağırmaktan sesi kısılmıştı. Bir anda parmağı o kadar acımaya başlamıştı ki Xiao Zhan' nin ağzından acıdan bir inleme sesi çıktı.

Xiao Zhan yüzük parmağına baktığında morardığını ve şiştiğini görmüştü. Xiao Zhan kendini biraz zorlayarak ayağa kalkmıştı. Hastaneye gitmesi gerekiyordu ama yürüyecek dermanı kendinde bulamıyordu. Xiao Zhan' nin bir anda gözleri kararması ve kumların üstüne düşmesi bir anda gerçekleşmişti.

La Mort Et L'amour/ YiZhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin