2. Bölüm

964 66 29
                                    

Xiao Zhan, kızının ağlama sesiyle gözünü açtı. Her yeri acıyor, ağrıyordu ama yinede kızı için ayağa kalktı.

Wang Yibo' ya bir bakış attı. Hâlâ daha sızmış bir şekilde yerde yatmaya devam ediyordu. Hızlıca gözlerini ondan çekti Xiao Zhan. Kızının yanına gitmeliydi. Wang Lin, Xiao Zhan için hayatındaki en önemli kişiydi.

Etrafa tutuna tutuna kendi odasından çıkmıştı. Salondan geçerken gözü aynaya takılmıştı. Gözü morarmış, burnundan ve dudağından akan kanlar kurumuştu. Kötü görünüyordu.

Kızının daha fazla ağlamasına dayanamarak koşar adımlarla bebeğinin odasına girmişti. Küçük kızı Xiao Zhan' ni görür görmez susmuştu ve ona kollarını uzatmıştı.

Xiao Zhan bu görüntü karşısında dudağı ne kadar acısada gülümsemişti. Onun büyümesi için güzel bir aile sağlayamamıştı. Kızıda onun kaderinin aynısını yaşıyordu.

Xiao Zhan' nin gözlerinden bir damla yaş düşmüştü. Hemen gözünden düşen o yaşı silmişti. Ne olursa olsun kızının önünde ağlamamalıydı.

Xiao Zhan, Wang Lin' i yavaşca kucağına aldı. Parmağı cidden çok kötü bir şekilde acıyordu, ama bu şu anlık umrunda bile değildi.

Kızı hemen küçük elleriyle onun siyah tişörtünden tutmuştu. Xiao Zhan' de küçük kızına sarılıp kokusunu içine çekmişti.

İşte bu onun cennetiydi. Onu hayata tutan kişiydi. Onun hâla daha bu kadar dik durmasını sağlayan bu küçük melekti. Eğer o olmasaydı çoktan intihar etmişti. Bu küçüğün varlığı her zaman bunu engelemişti. Xiao Zhan kızına daha sıkı sarıldı. O Xiao Zhan' nin kurtarıcısıydı.

Xiao Zhan küçük kızını biraz kendinden uzaklaştırdı.

"Acıktın mı meleğim? Baban sana şimdi mama yediricek sen hiç merak etme."

Xiao Zhan bunu dedikten sonra kızı minik elleriyle Xiao Zhan' nin moraran gözüne dokunmuştu. Wang Lin, Xiao Zhan' e üzgün gözlerle bakıyordu.

" Ah, merak etme tatlım, uf oldu sadece. Hadi mama hazırlmaya gidelim."

Xiao Zhan, küçük kızıyla birlikte odadan çıkıp mutfağa doğru ilerlediler. Mutfağa geldiği anda buzdolabına yanına gidip kapağını açtı. Dolapta sadece küçük meleği için anne sütleri vardı. O genellikle yemek yemezdi. Ölmemek için bir şeyler atıştırır sonra yine bebeğiyle ilgilenirdi.

Dolaptan bir şişe anne sütü alıp buz dolabının kapağını kapatmıştı. Bunu soğuk içeremezdi bu yüzden ısınmasını bekliycekti. Yaz mevsimi olduğu için sabah olsa bile hava sıcaktı. Bu yüzden büyük ihtimalle birkaç dakika sonra ısınırdı.

Kızı hiç mızmızlanmadan ona bakıyordu. Küçük Wang Lin gerçekten babasını seviyordu.

Xiao Zhan, bir kaç dakika geçtikten sonra anne sütünü kızına içirmişti. Küçük Wang Lin karnı doyduktan sonra babasına kocaman gülücükler veriyordu.

" Sen babana gülüyor musun? Yicem şimdi seni."

Wang Lin sanki onun ne dediğini anlıyormuş gibi daha fazla gülmüştü. Xiao Zhan' de ona bakıp kocaman gülümsüyordu. Tam o sıra mutfağa Wang Yibo girmişti. Xiao Zhan' e bir bakış attı. Bu bakış nefret dolu bir bakıştı.

" Kızımın önüne böyle çıkmaya utan mıyor musun? Git yüzüne bir şeyler yap."

Xiao Zhan bunun üzerine sadece gözlerini devirmekle kalmıştı. Wang Yibo bu davranışla daha fazla sinirlenmişti.

" Sana diyorum! Git o yüzüne bir şeyler yap!"

Wang Yibo, Xiao Zhan' nin yanına gelip kolundan tutmuştu. Xiao Zhan' nin kucağında uzanan kızını gördüğünde kızgın yüzü biraz da olsa yumuşamıştı.

" Kızımı bana ver! Sonra da banyoda yüzüne ne sürüyorsan sür. Kızımın önüne bir daha böyle bir yüzle çıkma!"

Xiao Zhan' nin gözü dolmuştu. Kızını yavaşca Wang Yibo' nun kucağına bırakmıştı. Wang Lin ağlamıyordu ama rahatsız olduğu belliydi. Xiao Zhan bunu hissedebiliyordu.

Koşar adımlarla tuvalette gitmişti. Banyoya girdiği anda gözünden bir yaş akması bir olmuştu. Derin derin nefes alıp veriyordu. Kapıyı yavaşca kapattıp yere çömelmişti. İşte şimdi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Wang Yibo eğer o kazada annesini kaybettiyse. O da Wang Yibo' nun annesi yüzünden daha doğmamış bir bebeğinden olmuştu. Tek acı çeken Wang Yibo değildi. O da acı çekiyordu. Kendinden nefret etme noktasına gelmişti.

Ne olursa olsun güçlü durmalıydı. Tutunarak banyoda ki büyük aynanın karşısına geçti. İlk önce yüzünü yıkadı. Her eli yüzüne değdiğinde acı çekıyordu. Eskiden ona yanlışıkla vurunca ağlayarak özür dileyen adamın bunları yaptığına kabullenmek istemiyordu.

Xiao Zhan, çekmece de olan acil yardım çantasını alıp yüzüne pansuman yapmaya başlamıştı. Ağlıyordu ama acıdan değil. Wang Yibo yüzünden ağlıyordu. Ondan ne kadar boşanmak istediğini söylese de zorla onu bu evde tutuyordu. Eskiden sonsuz mutluluk yaşıcaklarını düşündüğü bu ev ona acıdan başka bir şey vermemişti.

Yüzüne pansuman yapmayı bitirdiği zaman parmağında ki acı artmıştı, ama yine umursamadı çocuk. Wang Yibo gittiğinde doktara giderdi. Banyodan çıktığında kızının salondan ağlama seslerini duydu. Koşarak salona girdi Xiao Zhan.

Wang Yibo endişeli gözlerle kızına bakıyordu. Kızıda onu eliyle ittikleyip yüksek bir sesle ağlıyordu. Küçük melek, Xiao Zhan' i görünce hemen susmuştu ve beni buradan kurtar dercesine kollarını Xiao Zhan' e doğru açmıştı.

Xiao Zhan, kızına kıyamayıp hemen onu zorla Wang Yibo' nun kucağından çekip kendi kucağına almıştı. Hemen küçük meleği onun boynuna sarılmıştı.

Wang Yibo bu görüntü karşısında gözlerini devirdi. Xiao Zhan kızının bu hallerine ise gülümsüyordu. Wang Yibo bu gülümsemeyi görünce bir kez daha Xiao Zhan' den nefret etti. Ondan sonsuza kadar da nefret etmeye devam edicekti.

La Mort Et L'amour/ YiZhanWhere stories live. Discover now