10. Bölüm

242 12 16
                                    

Yeniden az önce geçtiğimiz yol ayrımına geldiğimizde bu sefer sağ tarafa dönmemiz gereken yere döndük. Hemen ilerde Barkınların arabasını yolun kenarında beklerken gördük.

Koruma Barkın'ın arkasına arabayı park etti. Yanımda ki koruma bana döndü
"cemre hanım abim sizi arabada bekliyor yola onlarla devam edeceksiniz."
"tamam" arabadan indim ve Barkınların olduğu arabaya bindim.

Barkın ve kardeşi arkada oturuyordu 2 koruma ise önde, Barkınla kızın  gözleri bana döndü. Barkın
"hoşgeldin" dedi
gülümseyip "hoşbuldum" dedim Barkına bakarak gözlerim kıza döndü. Gülüşüm soldu, Allah'ın belası kızı da dövmüştü.

Kızın gözlerinin tam içine baktım mahcupiyetle, yavaşça elimi morarmış elmacık kemiğinde gezdirdim
"acıyor mu?"
kız elimi tutarak
"çok değil" dedi gülümsemeye çalışarak dudağı yana kırıldığında yüzünü buruşturdu dudağını gerdiği için acıyordu bu acıyı biliyordum.

malesef

"dudağın acır yapma" dedim yanağını yavaşça okşadım.
"ben..... özür dilerim" dedim sesim titremişti
"senin bir suçun yok. Sen niye özür diliyorsun ki?
babaların yaptığı utanç verici şeyler bizi daha çok utandırır bu hissi biliyor-" kız sözünü bitirmeden Barkın araya girdi
"kızlar eve gidince konuşursunuz burası zamanı değil" dedi.
kız elini uzattı "bu arada ben ela memnun oldum."
gülümsedim "bende memnun oldum. cemre." dedim arkasına döndü abisine baktı "ismini biliyorum" diyip göz kırptı.

Barkın arkadan öksürmeye başladı. Gerçek bir öksürme değildi, gayet açıktı. Daha çok sus der gibi bir öksürmeydi Barkın hakkında bir kaç tahminim vardı ama onların olduğunu sanmıyordum.

En sonunda eve gelebilmiştik. Montlarımızı Ayfer hanım almıştı içeri geçtik elaya döndüm
"ela git bir ılık duş al istersen sonra da gelir pansuman yaparım olur mu?" dedim
"çok iyi olur" diyip merdivenlerden çıktı 2 dk sonra geri indi.

Barkın
"abicim noldu niye duş almadın?" dedi kardeşine o kadar yumuşak konuşuyordu ki hayran kalmıştım.
"abi benim odamda senin kıyafetlerin var kendi kıyafetlerimi bulamadım." dedi.

Ben Barkın'ın odasında kaldığım için o büyük ihtimal kardeşinin odasında kalıyordu
"tamam ben kendi odama aldırırım eşyaları sen duşa gir çıktığında kıyafetlerin dolapta olur " dedi.

Ela kafasını sallayıp yukarı yeniden çıktı Barkın Ayfer hanıma eşyalarını kendi odasına çıkarmasını elanın kıyafetlerini ise elanın odasına yerleştirilmesini istedi. Barkına döndüm
"ona çok yumuşak davranıyorsun" dedim gülümseyerek "her abimi böyle?" diye sordum aceba benim abim olsa o da bu kadar yumuşak ve korumacı olurmuydu merak ediyordum. Barkın bana döndü
"bilmem ben böyleyim ondan başka kimsem yok çünkü, çevrem çok fazla ama tek gerçeğim o gibi" 
dedi gözlerim dolmuştu.

"Anladım" dedim sesim titremişti yine kafamı öne eğdim
"saçın acıyor mu?" diye sordu, o saçımı çekmişti çünkü ondan bahsediyordu
"yok acımıyor"
"bu arada ben kıyafetlerimi kendi odama aldırdım ama orda kalmam küçük odada kalırım" dedi açıklama yaparak
"neden başka oda yokmu yani kalman için"
gülümsedi
"varda yatak odası değil çalışma odası, dosyalarımın olduğu oda falan" dedi
"istersen odada kal yani ben koltukta falan yatarım sıkıntı olmaz" dedim
"saçmalama koltukta seni asla yaptırmam sen rahatsız olma diye başka odada kalayım dedim." dedi net bir cevapla başımı salladım.

Ela bana seslendi
"cemre abla! pansumanı benim odamda yapsak olur mu?"
"tamam geliyorum" diye cevap verdim.
Barkın'ın önünden geçerken kolumu tuttu ilk kolumdaki eline sonra yüzüne baktım
"kendini suçlama hiç birşey senin suçun değil cemre." dedi ama nafile kendime hakim olamıyorum sanki elanın canını ben yakmışım gibi utanıyorum sadece kafamı sallamakla yetindim.

Yukarı çıktım elanın odasına geldiğimde kapıyı çaldım "gir" komutunu aldığımda içeri girdim. Yatağın yanına yavaşça oturdum.
Tentürdiyotu pamuğa döktüm yavaşça dudağının kenarında gezdirdim çok fazla bastırmadan, ela konuşmaya başladı
"cemre"
"efendim?"
"bişey sorsam moralin bozulur mu? yani sormak istiyorum ama üzülürsün diye korkuyorum." dedi yüzüne baktım küçük tebessüm ettim
"sor bişey olmaz"
"peki" dedi iki saniye sonra yeniden lafa girdi
"baban..... neden böyle?" dedi duraksadım.

BU SORUNUN CEVABINI BEN DE MERAK EDİYORUM ELA.

Yeniden pamuğu sürmeye devam ettim aynı zaman da cevap verdim.
"Keşke bilsem sekiz yaşının ortasına kadar o kadar naif kibar güzel bir babaydı ki hayatımda o ve annemden başka biri olmasada olurdu sekiz yaşımın ortalarında bir gün sokaktan eve geldim. Bağırış sesleri geliyordu annemle babamın odasından cam sesleri, annemin çığlıkları, babamın duvarı yumruklamaları, odaya doğru ilerledim kapıyı açtığım an babam anneme tokat attı annem yere düştü olduğum yere çivilenmiş gibiydim sanki" sesim titremeye başladı.

Duraksadım yeniden, şu an elaya neden bunu anlatıyorum bende bilmiyordum ama anlattıkça hem içim acıyordu hem de rahatlıyordum. pamuğu kenara koyup yara bandını aldım elime dudağının kenarına yapıştırdım devam ettim.
"ikisininde gözleri bana döndü annemin gözü mosmor, kaşı patlamış, dudağı kanıyor, babam yanımdan hızlıca geçti hemen annemin yanına gittim annemin elini tuttum. Annem beni sakinleştirmeye çalıştı ama onun o halini gördükçe sakinleşmek imkansızdı sakinleştiğimde beni kucağına aldı ellerimi sıcacık elleriyle tuttu uzun saçlarımı okşadı
'güzeller güzeli kızım benim......ben senin her zaman yanında olmayabilirim ama seni çok seviyorum bunu asla unutma. Kokun hep burnumda olucak bu söylediklerimi büyüdüğünde neden bunları söylediğimi daha iyi anlayacaksın ama ne olursa olsun kim ne yaparsa yapsın her zaman güçlü kal seni üzmelerine izin verme' dedi
'anne neden böyle diyorsun ki? sen hep yanımda olucaksın zaten öyle değil mi?' dedim çocuk aklı işte her anne gibi benim annemde beni bırakıp gitmez sanmıştım." dedim gözümden yaş akmaya başladı. Durduramadım.

Ela elini yanağıma yerleştirdi yavaşça okşadı
"ben özür dilerim. Böyle olsun istemedim daha fazla anlatma istersen seni üzüyorsa" dedi samimi bir şekilde kafamı hayır anlamında salladım
"alıştım artık"
"peki....... annene ne oldu sonra?" dedi
"O gece babam annemi döve döve...." Devam etmedim zaten ela anlamıştı.

"NE?!" dedi
kafamı salladım
"o günden sonra babam böyle iğrenç kötü bir adama döndü bana karşı naif sevgi dolu adamda gitti annemle birlikte" kapı çaldı Barkın içeri girdi
"müsait misiniz?" kafamızı salladık geldi ilk kardeşinin saçlarını öptü hayranlıkla onları izledim
"hadi gelin yemek yiyelim" dedi ikimize de bakarak
"size afiyet olsun benim canım istemiyor biraz uyuyacağım yorgunluk çöktü aç değilim zaten" dedim.

Barkın
"tamam gel yemeğini ye yat. Zaten doğru düzgün bişey de yemiyorsun, bugün sabah da bişey yiyemedin" dedi. Barkın ama şu an tek istediğim yemek değil uyumaktı bugünün çabucak bitmesini istiyordum.
"abi zorlama bak yorgun gözüküyor zaten kız sakin sakin yatsın dinlensin uyanınca yer zaten değil mi? cemre abla" dedi anlamıştı gerçekten yorgun olduğumu ve keyfimin olmadığını o da sıkmak istemiyordu belli. Kafamı olumlu salladım
"Evet uyumak istiyorum. Yoruldum bugün biraz onu görmek bile gerdi zaten yeterince" dedim ve ayağa kalktım
"size afiyet olsun" dedim ve odadan çıktım Barkın'ın odasına doğru gittim. Kapıyı kapattım. Üstüme rahat bişeyler bulup giydim ve kendimi yatağa attım. Saniyeler içinde uyudum.
















SELAMM

NABER?

YENİ BÖLÜM SİZLERLE

YORUM YAPIP OY VERİRSENİZ ÇOK MUTLU OLURUM <3

TİKTOK ; SENNVEBENN_1

SİZİ SEVİYORUMM🔥🥰

En Güzelinden Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin