⌜𝑻𝒉𝒂𝒕 𝑫𝒂𝒚⌟

875 137 93
                                    


'Sen sessiz bir tünelde, spor araba gibisin
Yüksek motor yankıların
Siyah boyalı duvarlar senin, senin rengine boyanmış
Ve bu yeni duygu beni şok etti.'

[Han Jisung - Close]
.
.
.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

.
.
.

"N-Nasıl? Nasıl yani hyung?" Felix şaşkınlıkla abisine soru yöneltmişti. Arkasından Hyunjin konuşmayı devraldı.

"İyi de sen 14 yaşındayken ayrılmadın mı Kore'den?" Hyunjin kafa karışıklığından dolayı kaşları çatık bir şekilde Minho'ya bakıyordu.

Minho sıkıntıyla öne doğru eğildi. Direklerini diz kapaklarına dayayıp saçlarını karıştırdı. Derin bir nefes verdi. "Evet zaten asıl sorun da orada başlıyor."

"Ne demek istiyorsun Minho?" Chan yerinde dikeldi ve Minho'ya konsantre oldu.

"Bir düşünmenizi istiyorum şimdi. Ben daha küçüktüm, babamlara ne kadar düşkün olduğumu da biliyorsunuz. Üstelik o dönemler güçlerimi dahi kontrol etmekte sorun yaşıyordum. Bir anda bir dürtüyle kurt formuma dönebiliyordum."

"Evet hatırlıyorum. Hatta bir gün babamı okula çağırmışlardı dönüşüm geçirdiğin için."

"Evet. Ben henüz o yaşlardayken ve kontrol etme sıkıntısı çekerken resmen sürgün edildim buradan. Ama bunun için asla aileme kızgın değilim. Eminim bir nedeni vardır. Sadece sorun bu da değil. Benim o sıralar bir arkadaşım vardı. Evlerimiz karşılıklıydı hatta. Bütün gün bahçede ki masada oturur, önündeki kağıtlara bir şeyler çizerdi. Ben saat kaçta aşağı indiğini ezberleyip o saatte camımın önünde beklerdim. Her gün takip ettim. Ama bir gün inmedi. Merak edip dışarı çıktım. Belki görürüm diye."

Hafif gülümseme ile dudaklarıyla oynayan Minho'yla aklına gelen şeyle gözlerini kocaman açtı Hyunjin." Yoksa ilk öpücük orda mı gitti?" Hyunjin'in dediğiyle Minho yerinde doğruldu kızgın ses tonuyla konuşmaya başladı." Ne alaka Hyunjin ya?! Ne öpücüğü? Yok öyle bir şey"

"Ne bileyim ben ya. Dudaklarınla oynuyorsun, boş boş bir yere odaklanmışsın ve gülüyorsun." yeni fark ettiği şeyle Felix tek kaşını kaldırıp hyunguna baktı.

"Abi? Yoksa öyle mi? Ve bize mi anlatmıyorsun?"

"Offf yok öyle bir şey. Hem olsa da size ne? Devam ediyorum, sizde girmeyin araya. Nerde kaldım ben.. Heh! İşte indim aşağıya. Baya bir müddet bekledim. Ama çıkan olmadı. Bende en son dayanamayıp bahçelerine girdim. Gittim zili çaldım, şanslıydım ki açan o oldu. Üzerinde kalın bir battaniye vardı, dudakları kızarmış, yanakları pembeleşmişti. Çok tatlıydı."

" Öhhöm... Birileri abayı yakmış. " Chris'in sahte öksürüğüyle, Minho kıvrılan dudaklarını düz hale getirmiş ve boğazını temizleyip anlatmaya devam etmişti.

My Thita ~ MinsungWhere stories live. Discover now