🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Medyadaki müzikle okuyun isteseniz...
Yoğun istek üzerine isteyen okuyucularıma gelsin...
Artık Rabbim nasip ederse haftada bir by hikayeme de bölüm atacağım.
Peygamber Ocağı hikayem bitince de komple buna devam edip, hafta da bir olarak Ahde Vefa Asiye'ye yazacağım. Yorum ve beğenilerinizi unutmayın. Yoksa planlar değişebilir...😍🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Azra yanan yüreğiyle birlikte gidiyordu kaderine doğru.
" Ruhumun bilinmeyen köşelerinde sabahlıyorum ve akşamlıyorum haftalardır...Tabiri caizse bazen sıcakcık bir köşede bazende buz tutmuş diyarlarda buluyorum çırpınıp duran ruhumu... Elbiselerimin altında küçülüyor
gitgide bedenim...Korkuyorum zayıfladıkça, kaybolup gitmekten..." diyerek bacaklarına takıldı gözü. Sonra da gözlüğünün sakladığı hüzünlü gözlerinin altından, kocasıyla konuşan yanında ki yengesi Fatma'ya baktı.Bu defa da kollarına baktı derin bir iç çekerek " Halbuki ben kendisiyle barışık bir genç kızdım...Hiç bir zaman sıfır beden veya 36 beden olmak gibi bir takıntım yoktu...
Yıllardır 38 beden 40 beden arası oluyordum... Ve oldukça da memnundum bu bedenimden. 1.65 cm boyumla 62 kiloydum ve gayet idealdim. Kilolu da değildim zayıf sıska da değildim. Orta kararda az biraz balık etliydim... Ben kendimi güzel bulmasam da çevremdekiler
' güler yüzlü, huzur verici ve sülün gibi bir kızsın... 'derlerdi.Ama birde benim şimdi ki halimi görselerdi. Ruhum artık kendime bile huzur vermiyor... Gözlerim solmuş, sanırım birada zayıflamışım çünkü kıyafetlerim bol gelmeye başladı.
Kemiklerim, kemiklerimi kırarcasına sıkıyor, bedenime ve ruhumu da huzur vermiyor...Şu anda kaderime doğru yola çıktım... Kendimi bileti önceden ayırtılmış ama gideceği yurdu yeni öğrenmiş ne yapacağını bilemeden bocalayıp duran garip bir yolcu gibi hissediyordum...
Öyle ya Rabbim Galu belada yazmıştı benim gideceğim yurdu ve nasıl ulaşacağımın biletimi de ayarlamıştı...
İsyan etmek ne haddimeydi, benim ki sadece elimde olmadan engel olamadığım korkularımdı...'Nasıl olacak acaba gideceğim yurt?'
Benim yurdum artık doktor Engin'di...
İkimize atılan o iğrenç iftira da birbirimize ulaşma biletimizdi bir nevi...Nasıl olacaktık?
Engin'in, rahmetli Leila için acılı ve hasret dolu ruhu, belki de içinde bulunduğu karanlığını gizliyordu...Bunu yaşayarak öğrenecektim artık...Buydu işte asıl korkum...O'nun, Leila'nın gölgesi altında, çoğu gün yüzüne çıkamamış geçmişimin altında eziliyor olduğu aşikar...Daha önce bu konuları O'nunla hiç konuşma fırsatımız olmadı ama geçmiş resimlerinden gördüğüm kadarıyla aşkla bakıyordu gözleri...Hoş benim ve Engin'in konuşmasını toplasan beş dk ancak ederdi...
Düşünme bu kadar Azra ! Yüceler yücesi Rabbim tarafından gideceğimiz yurdumuz için kesilen biletimizi bile okuya bilmekten aciz bir kuluz..." diyerek ışıklara bir göz attı.Dolu dolu olan gözleri yüzünden zorlukla seçti.
Yayaların geçme hakkıydı. Durdurdu arabasını sol taraftan okul geçidinden geçen küçücük çocuklara baktı "ne kadar da masum ve şenler " diyerek tebessüm etti... Kendisi adeta uçurumun kenarıydı. Daralarak koltuğun da arkaya doğru bıraktı yorgun bedenini...Başını sağ tarafa çevirince, yan taraflarında yayaların geçmesini bekleyen camında ' Kilis/ İstanbul' yazan içi dolu bir yolcu otobüsü gördü.
Orta yaşlarda tombul, mavi çiçekli yazmasıyla, yan tarafında kendi yaşlarında ki giyimiyle ve saçıyla modern bir kadın olduğunu bağıran kadının kolunun üzerine eğilmiş İstanbul'un etkileyici güzelliğini şaşkınlıkla ve tebessümle büyük bir hayranlıkla izlediğini gördü. Modern giyinimli kadının da kızgınlıkla O'na baktığını gördü.

YOU ARE READING
Sabr-ı Sükut 3. Seri ( Aşık-ı Mehcur )
General FictionNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... Mehcur ; Aşktan uzak...