🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Medyadaki müzikle okuyun isteseniz...
Sabırsız bir şekilde Doktor Engin ve Azra kızımızı bekleyenlere gelsin...
🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Azra'yı, babası gözyaşları içinde kırmızı kuşağını bağlayarak ve hayır dualarıyla kocasına emanet etmişti. Herkes gözyaşlarıyla uğurlamıştı Azra'yı.
Doktor Engin, Azra'yı arabasına bindirerek evine doğru yola çıktı. Azra, içli içli ağlıyordu.
Doktor Engin, karısının ağlamasına üzülse de ağzını açıp tek kelam dahi edemedi. Biliyordu içi doluydu Azra'nın ve ağlayıp rahatlaması gerekiyordu.
" Ağlama diyerek baskı uygulamak istemiyorum... Hem içi yanan bir insana ağlama demek ne kadar etkili olur ki? Hatta belki O'nu anlamadığımı bile düşünür..." dedi içinden.Yalçın bey, evinden gelin olup çıkan kızının peşinden çökmüş bir şekilde koltuğa oturmuştu.
Karısı ve tüm aileside O'nu bu halde yalnız bırakmamak için yanında oturuyorlardı. Kimseden çıt çıkmıyordu. İç çekerek ağlama sesleri hariç.Yalçın bey yanında ağlayan karısına bakarak " bir kız çocuk babası olacağımı öğrendiğimde İstanbul' da ılık ılık hafif yağan yağmurlu bir gündü.
Kadın doğum uzmanının ultrason ekranında onu ilk gördüğümde de bir şeye benzetememiştim.
Üç oğuldan sonra Cennet müjdecisi birde kızım olacaktı.
Çok mutluydum çokta korkmuştum O'nu koruyamamaktan.
Doğduktan sonra göz bebeğim oldu.
O'nu elimden geldiğince korudum kolladım ama olmadı. Kızımı can evinden vurdular. Ve benim elim kolum bağlı kaldı bir baba olarak.
Aynı Kız Kulesine kızını korumak için gönderen kral gibi başaramadım bende..." deyip geniş ailesine bakarak yutkundu.Ağlayarak " Kehanete göre, Kral'a çok sevdiği kızının 18 yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak öleceği söylenir. Kral bu kehanet üzerine, denizin ortasında bir kule yaptırır ve prensesi buraya yerleştirir. Ancak kuleye gönderilen bir sepetten çıkan yılan, kızının ölümüne sebep olur. Kral, kızına demirden bir tabut yaptırarak Ayasofya'nın giriş kapısının üstüne yerleştirir. Yılanın, ölümünden sonra da prensesi rahat bırakmadığına dair söylentiler günümüze kadar ulaşmıştır. Zira bu tabutun üstünde iki delik olduğu hala anlatılır..." dedi.
Yavuz gözleri dolu dolu " baba üzme kendini artık... Bak kalbin için hiç iyi değil bu kadar stres... Hem ben asla ve asla kız kardeşimi yalnız bırakmam... Üstelik dostum Engin'e güvenmeseydim bu evliliğe razı gelmezdim..." dedi.
Yalçın bey akan gözyaşlarını silerek
" Benim kızımı çok üzdüler ve şu anda evlendi gitti. Damadımız Engin çok dürüst bir genç. Ben O'nun damadımız olmasından memnunum. Ama ya kızım evlendikten sonra da mutsuz olursa. İşte o beni daha da yıkar. Tıpkı o kralın kızını öldükten sonra da o yılandan korumayı başaramadığı gibi.
Ya kızım evlendiği halde yine üzülürse..."dedi.Zeynep hanım, ağlamaktan ağzını bile açamıyordu.
Yavuz, babasının önüne oturarak gözlerine bakıp sım sıkı sarıldı.
" Kardeşimi kimse üzemeyecek baba. Dediğim gibi ben Engin'in dürüstlüğüne ve merhametine güvenmesem iki dünya bir araya gelse izin vermezdim bu evliliğe. O' nların evlilik yolunda ki yazgıları buymuş. Ve biz daima yine kardeşimizin yanında olacağız ailesi olarak. Zaten belirli bir süre sonra yine aynı bahçenin içinde yaşamaya başlayacağız... Gece gündüz demeden evlerinin bitimi için uğraşacağız tatillerinde yanımızda olacaklar. Engin tüm ödemelerini yaptı. O yüzden en kısa zamanda biter evleri... Sakın üzme kendini babam İngiltere ne kadar mesafededir ki bizde gideriz sık sık... Vakti gelince bu bahçede bütün torunların senin dizinin dibinde olacak Rabbim'in izniyle "dedi.

YOU ARE READING
Sabr-ı Sükut 3. Seri ( Aşık-ı Mehcur )
General FictionNOT:ÇALINTI VEYA EN UFAK BİR KOPYALAMA DURUMUMDA AVUKAT KUZENİM VE ABLAM TARAFINDAN GEREKEN TÜM YASAL İŞLEMLER YAPILACAKTIR... KURGUMUN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ASLA VE ASLA EN KÜÇÜK BİR İLGİSİ YOKTUR TAMAMEN HAYALİDİR... Mehcur ; Aşktan uzak...