8 ✅

24.8K 837 20
                                    


Lütfen yorum ve votelerinizi esirgemeyin 😘😍

Güzel bir yaz sabahıydı, Annemin ölümündeki şoku yeni yeni atlatmıştım. İçtiğim avuç avuç antidepresanlar bire inmişti. Bunu kutlamak için Onur'un İzmir'in en güzel kıyı mahallelerinden birinde olan müstakil evine bir haftalığına gitmiştik. Ben televizyona güzel bir film koydum. Onur ise kucağındaki mısır tabağını sömürmekle meşguldü. Ben yanına gidip koltuğa yayıldım. Koluna uzanıp altına girmeye çalıştım ama mısır tabağına öyle bir sarılmış ki, elini oradan ancak ve ancak büyük bir operasyonla alınabilirdi. Can sıkıntımı belli etmek için oflayıp pufluyordum fakat bey efendi hala mısır yiyordu. Sinirden koltuktan kaltığım gibi karşısına dikildim. Benim olduğum yerde, bana sarılmak yerine mısır yiyordu. Ben sinirli bir şekilde sesimi yükseltip, "Ben balkona gidiyorum mısırların bitince gelirsin" dedim. Çok şükür kafasını kaldırabildi mısırdan, şaşkın şaşkın arkamdan baktığındam adım kadar emindim. On dakika sonra arkamda birini hissettim. Sımsıkı kollarıyla sarılmış, sanki kolları "Seni asla bırakmayacağız!" diye bağırıyordu. Usulca boynumu öptü.

"Meleğim trip mi atıyormuş,"

"Atmıyorum trip falan! Ne oldu mısırın mı bitti!"

Elini anlına koyup gülmeye başladı.

"Kadın, ben seninle ne yapacağım?"

Söylediğine cevap vermeyip, kafamı manzaraya çevirdim.

"Hayatım bak sana ne göstereceğim, hadi içeriye gel." dedi.

Ben de hemen gidecek değildim. Naz yapıyordum küçük kız çocukları gibi. Oda beni kucağına aldığı gibi salona getirmişti.

"Bak demek ki gelmen için sana sormama gerek yokmuş," dedi.

Kaprislerimi daha fazla devam ettirmeyip, yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Bana her dokunduğunda kalbimin nerde olduğunu hissediyordum. Söz konusu o olunca kalbimin atışı değişiyordu. Nasıl bir sevgiydi bu?

Beni koltuğa bıraktıktan sonra TV ünitesindeki çekmeceden büyük bir fotoğraf albümü çıkardı ve içindeki resimleri göstermeye başladı. İşte bu fotoğrafı orda görmüştüm. Gözlerim dolmuştu.

Lavaboya gidip yüzümü yıkadım ve dereceyi alıp dışarı çıktım. Ayfer hanımın ateşi 37 dereceydi. Ben de tedbir olarak soğuk algınlığı ilacı içirip evime gitmek için izin istedim.

Dışarıya çıktığımda Emre'yi aradım beni gelip alması için. Bugün ilk gün olmasına rağmen herşey güzeldi. Ta ki eski anıları hatırlayana kadar. Eve ağlamadan varabilsem çok iyi olacaktı benim açımdan. Bir krizi daha kaldırabilir miydim, bu büyük bir muammaydı.

♠♠♠♠♠♠♠♠♠♠♠♠♠♠

Yine sıradan bir sabaha adımı attım. Yine işe gidip o kadını çekecektim. Ağzı bir durmuyordu ki. Üstelik verdiği işler de bir hayli ağırdı. Umuyorum ki çektiğim bu kadar eziyete değerdi. Tek tesellim Onur'un bu gece geliyor oluşuydu. Yarın öğlene doğru burada olur diye tahmin ediyordum. İçimden bir his bebeği aldırmak için bana baskı yapacağını söylüyor, Umuyorum ki içimdeki ses haksızdır, Umuyorum ki bana ve bebeğine birşey yapmaz. Gerçi benim tanıdığım Onur... Bu kadar katı kalpli olamazdı. Ama geçen süreçte o kadar değişti ki, içimdeki ses "Ya bebeğime zarar verirse ?" diye haykırıyordu.

Yok canım ne zarar verecek bu bebek benim olduğu kadar onunda bebeği. Nasıl, hangi kafayla kıyabilir ki masum bir bebeğe? Gerçi 'Kürtaj yaptır' dediğine göre, herşeyi yapabilir.

Üstüme rahat bir hamile kıyafeti giyip kapının önüne çıktığım gibi ilk taksiye atladım. Evin bahçeli değil de bir apartman olmasının em güzel yanı, avludan çıkar çıkmaz hemen taksi bulabilmemizdi. Saatime baktığımda işime on dakika erken geldiğimi fark ettim, bu ayın en iyi elemanı kesinlikle ben olmalıyım.

Hamile ve ÖfkeliWhere stories live. Discover now