17 ✅

16.6K 588 29
                                    


Geldiğim yer Onur'ların restorantıydı. İçerisi çok şık ve özenle düzenlenmişti. Onur sayesinde bir çok kez gelmiştim buraya.

Resepsiyona kadar geldiğimde içeride resepsiyonist de dahil kimse yoktu. Sadece beni spor bir takım elbise ile bekleyen Onur vardı. Yanıma gelip elimden tuttu. Benim için hazırlatmış olduğu masaya oturttu beni. O da karşımda oturdu. Ben hiç bozuntuya vermeden sadece Onur'a bakıyordum. Ve o da bana.  Gözünü hiç kırpmadan, sadece dolu dolu bana bakıyordu. Sessizliği bozan yine o oldu.

"Sana her baktığımda yaptığım eşekliğin ne kadar büyük olduğunu fark ediyorum. Sen... Hayatımda gördüğüm en mükemmel insansın Gökçe."

Bunları bana aylar önce söyleseydi mutluluktan uçuyor olurdum. Ama şimdi sadece kozları paylaşma zamanıydı.

"Gördüğün en mükemmel insanı, ne güzel de yarı yolda bıraktın Onur bey."

Güldü bu dediğime. Sadece güldü.

"Herhalde artık torun torba arttıktan sonra da bunları yüzüme vurmaya devam edeceksin."

Yüzümdeki ifadeyi hiç bozmadan hak ettiği cevabı ona ulaştırdım.

"Neden bu kadar eminsin şu an seni affedebileceğimden?"

"Sen beni reddetsen bile, gölge gibi peşinde olacağım. Başka şansın kalmayacak. Affedeceksin."

"Bana şart koşuyorsun yani. Öyle mi?"

Onur daha fazla uzatmak istemiyor ki, susup yemekleri servis etmesi için garsonu çağırdı. Birlikte dingin bir şekilde yemeğimizi bitirip, başlayan müzikte dansa kalktık.

Hareketlerimdeki resmiyet göze batarcasına fark edilirdi. Önceden olsa dansta kafamı Onur'un omzuna yatırır, ellerimi de boynuna dolardım. Ama şu an dans ederken aramızdan tır bile geçerdi.

Müziğin bitmesiyle Onur elimden tutup sahile götürdü beni. Üzerindeki ceketi çıkartıp gömleğinin kollarını ilikledi. Büyük bir estetikle ortada yakılmış ateşe yakışır şekilde, kumun üzerindeki gitarı eline aldı. Çok severek dinlediğimiz bir şarkı vardı. Bize ait. Onun melodisine benzettim parmaklarının sihirli sesini.

Papatya gibisin beyaz ve ince,
Eziliyor ruhum seni görünce,

İsmin dudaklarımı yakıyor neden,
Nedir bu çektiğim senin elinden,

Yalvarırım sana gel üzme beni,
İnan bana çok seviyorum seni,

Gel kollarıma artık bekliyorum,
Papatyam seni özlüyorum,

Neden sanki öyle dudak büküyorsun,
Yoksa açık söyle hiç mi sevmiyorsun,

Sana soruyum neden susuyorsun,
Bana bu sevgiyi çok mu görüyorsun,

Bilsem söyler miydim gizli hislerimi,
Keşke görmeseydim gülen gözlerini,

Biliyorum fakat sende seviyorsun,
Anladım çapkınca naz ediyorsun,

Neden sanki öyle dudak büküyorsun,
Yoksa açık söyle hiç mi sevmiyorsun, 

Sana soruyorum neden susuyorsun,
Bana bu sevgiyi çok mu görüyorsun,

Bilsem söyler miydim gizli hislerimi,
Keşke görmeseydim gülen  gözlerini,

Biliyorum fakat sende seviyorsun,
ANLADIM ÇAPKINCA NAZ EDİYORSUN..

Gülümsedim. Sırf bu gece için mi gitar çalmayı öğrenmişti? Durduk yere intikam intikam diye yanarken bir anda nasıl oldu da ona bu kadar bağlandım, şimdi daha iyi anlıyordum. Aramızdaki çekim ve sürekli birbirimizi düşünme durumu... Bu birbirimizden kopmamamızı sağlamıştı işte. Yüreğim Onur derken, kafam nasıl intikam demiş... Anlamıyordum.

Kumsalın üzerinden kalkıp üzerindeki kumları sildi. Bana yaklaşıp sıkı sıkı sarıldı. Yere serdiği ceketinin üzerine oturduk beraber. Eli hala omzumdaydı, benim ellerim ise kucağımda. Böyle dururken ufak çaplı bir duygusal patlama yaşamıyor değildim ama, saçlarımı koklayıp öptükten sonra bende de ipler kopmuştu. Hamilelikten miydi bilinmez, hüngür hüngür ağlamaya başladım. Onur da salak değil ya; anladı ağladığımı. Yüzümü avuçlarının arasına aldı. Tek tek yaşlarımdan öptü. Gözlerimi gözlerinden bir defa bile ayırmadım. Şimdi onun hesap verme vaktiydi.

Onu kendimden uzaklaştırıp, tekrar gözlerimi gözlerine diktim.

"Peki, neden Onur?"

"Gökçe, bak..."

"Evet, bekliyorum."

Durdu, konuşmadı. O sustukça ben dolup dolup taşıyordum.

"Hadi artık!"

"Bak, zor günler geçiyor gibiydim. İşlerim yolunda gitmiyordu, bunalımda gibiydim..."

Alayla gülümsedim.

"Eee, peki ya sonra?"

Yine kapattı lanet olasıca ağzını. Yine.

"Sonrasında ne mi oldu! İstersen ben devam edeyim? Önce sırf bunalımdasın diye soğuk davrandın. Tamam buna eyvallah. Sonrasında sana şen şakrak hamile olduğumu söylemeye geldim, istemedin. Bir yerde buna da eyvallah. Ama sen nasıl da bana BU ÇOCUK BENDEN DEĞİL DİYE İFTİRA ATARSIN. BEN KAÇ GECE HASTANELERDE SÜRÜNDÜM HABERİN VAR MI! KARNIMDAKİ BEBEK BENİM DEĞİL, SENİN DEĞİL, BİZİMDİ! AMA SEN, KENDİ HAKKINI ELİNİN TERSİ İLE İTTİN! YALVARMA ARTIK."

"Gökçe bak, haklısın. Ama beni düşün bir de. Boşluktaydım diyorum."

"Hah, boşluktaymış. Birlikte olurken de mi boşluktaydın!"

Daha fazla konuşmayı bünyem kaldırmıyordu artık. Ben bu kadar gurursuz birisi değildim, olamazdım da. Eğer affedilmeyi istiyorsa, sürünecekti.



Hamile ve Öfkeliحيث تعيش القصص. اكتشف الآن