Bölüm 1: Masallara inan!

250 33 219
                                    

Kalpsiz

Gerçek bir sihir aşık olmana sebep olur muydu? Yoksa aşk mı sihirdi?

Sihir bozulsa da biter miydi?

Bölüm 1: Masallara inan!

Bir zamanlar uzak bir diyarın en aydınlık bölgesinde yalnız ve kalpsiz bir prens yaşarmış. Prensin kalbi cam kadar şeffaf ama buz kadar soğukmuş. Her gece onun için düzenlenen balolarda gelecekteki eşini seçmesi beklenirmiş. Fakat prens bir türlü kimseyi beğenmez ve istemezmiş. Kalbinde o kızlar için yer yokmuş. Beklediği kızın hiçbir zaman gelmeyeceği korkusuyla gün geçtikçe daha da hırçın ve kötü birisi olmaya başlamış. O aradığı aşkı asla bulamayacağını biliyormuş.

Onun yalnızlığını fark edecek hiçbir kız yokmuş.

Onun gerçek yüzünü görebilen birisi bile yokmuş.

Bir gün acılar içindeki prense diyarın en güçlü perisi yardım etmeye karar vermiş. Prens onu tahtında karşılarken oldukça kibar ve iyi davranmış. Peri bu tavırlarından dolayı prense daha da üzülmüş ve asasını çıkarmış. Sihrini yapmış prense. Fakat hiçbir şey olmamış. Perinin onunla dalga geçtiğini düşünen prens o an öfkeden çıldırmış. Muhafızlarına haber vermiş ve periyi mahzene attırmış. Zavallı peri acılar içerisinde yalvarmış. Fakat prens emirlerini geri almamış.

Günler geçmiş, aylar geçmiş... Prens sonunda siniri geçince periyi affetmeye karar vererek yanına gitmiş. Perinin olduğu mahzene girdiğinde onu solgun ve hasta bulmuş. Zavallı peri üzüntü ve yalnızlıktan hastalanmış.

Yanına çöken prens, perinin gözlerindeki son ışık parçasına bakarken bulmuş kendini. O an yaptıklarına pişman olmuş. Kalbinin zalimliğinden kendine kızmış.

"Sevgili peri, ben özür dilerim. Kendini beğenmişliğim ve zalimliğimin bedelini sen ödememeliydin. Sana bunu yaptığım için özür dilerim." demiş üzüntü içerisinde.

Peri gülümsemiş. "Sevgili prensimiz. Siz suçlu değilsiniz. Sihirim sizde işe yaramadı. Çünkü siz kalpsizsiniz. Taş bir kalp asla aşık olamaz. Kendinize üzülmelisiniz. Çünkü gerçek aşkı hiçbir zaman tadamaz... Kalpsizler."

Prens perinin bu sözlerine sinirlenmemiş. Aksine periden bir ceza istemiş. Ona yaptıkları için vicdanı rahat değilmiş.

Peri son kez bir sihir daha yapmış. Prens ve onun soyundan gelen herkes onbeş yaşından sonra perilere hizmet etmek için ejderha olarak yanlarında kalacaklarmış. Fakat peri prense acıdığından bir şart daha koymuş sadece iki ayda bir kere sadece on gün sürecekmiş. Ancak o ve onun soyundan gelenler gerçekten birisini severse bu sihirden kurtulacakmış. Sevmeyenler ise sonsuza denk perilere hizmet edecekmiş.

Prens gerçeğini kabul etmiş. Kalpsiz birisi asla sevemezmiş. Bu yüzden sonsuza kadar ejderha olarak perilere hizmet etmiş. Ama onun soyundan gelenler gerçekten aşık olurlarsa bu sihir gidermiş. Bu durum onların çocuklarında da devam etmiş... Herkes sadece kendini kurtarabilirmiş.

Ve masal böyle başlamış.

...

Meltemli bir geceydi. Rüzgar bedenlerine işlerken gördüklerini kavramaya başladılar. Odanın içi ışıkla dolarken Bay Martins ve Bayan Martins yavaşça çekilmişlerdi. İyi ki o gece oğullarını çatıda yatmaya ikna etmişlerdi. Oğulları dönüşürken bütün tavan kırılmıştı. Pulları tıpkı saçları gibi gece ayazı kadar siyahtı. Gözleri tıpkı bir zümrüt gibi yeşil ve parlaktı. Pençeleri sivri ve keskince ay ışığının altında parlıyordu. Zeminde tüten dumanla birlikte ejderhanın ayak izleri kalmıştı. Bayan Martins şimdiye kadar böyle güzel bir ejderha görmemişti. Tabi eşi Charles Martins tek gördüğü ejderdi. Eşinin pulları da saçları gibi kahverengiydi. Gözleri maviydi. Oğulları annesine benzemişti. Acaba kendisi de bir ejderha olabilseydi nasıl olurdu? Oğulları gibi mi olurdu?

KalpsizWhere stories live. Discover now