Bölüm 6: Duygusuz

110 14 238
                                    

Sevmek bazen nefret etmektir.

Hizmetliler hızlıca ördeği masanın ortasına koyuyorlar. Pişmiş et kokusu fazlasıyla cazipti. Diğer yemeklerde mükemmel gözüküyordu. Her şey harikaydı. Tamda büyükbabalarından bekledikleri gibiydi. Kusurlara ve hatalara yer yoktu.

"Bir şeyi mi kutlayacağız?" diyor Mark masaya bakarak.

"Belki de evleniyordur?" diyorum gülerek.

"Robin!" diyerek mutfaktan çıkan annem sertçe bana bakıyor ve bahçeye diğerlerinin yanına dönüyor. Sessiz kalıyorum. Fakat söylediklerim bir şaka değildi. Büyükbabam yetmiş yaşında falan olmaydı ve yaş günü değildi. Şimdiye kadar tam üç evlilik yapmış ve hepsi ayrılıkla sonlanmıştı. Bir tek ilk eşi... Büyükannemiz. O ölmüştü. Ancak büyükbabam ona aşık mıydı? Hayır. Sadece ona saygı duyduğunu ve hep iyi bir eş olduğunu söylerdi. Onunla hayatının sonuna kadar gideceğini de söylemişti. Bu aşk değil miydi? Bu duygular ve tavırlar aşk değil miydi?

Değildi galiba. Çünkü büyükbabam hala bir ejderhaya dönüşüyordu. Periler diyarından onlarla takılıyordu. Hatta bazı peri kızlarla fazlasıyla vakit geçiriyordu.

"Gerçekten gene evleniyor olabilir mi?" diyor Mark sessizce ona yaklaşarak. Omuz silkiyorum ve masaya bakıp gülüyorum. Olabilirdi. Sürpriz yapmayı seviyordu.

"Dördüncü büyükannemize hazır olmakta fayda vardır." diyorum bir salkım üzümü alarak. Koltuklara oturup, yemeğe başlıyorum. Kim bilir ne zaman yemek yiyeceklerdi. Hizmetçiler durmadan masaya bir yemek daha ekliyordu.

"Bazen senin de büyükbabam gibi tercih yapacağını düşünüyorum."

Mark yanıma oturduğumda ona bakıyorum ve anlamadığımı belli edercesine "Büyükbabam gibi derken?" diyorum ve ayaklarımı sehpaya koyuyorum. "Ben evlenmeyi düşünmüyorum bile."

"İşte bunu kastediyorum."

"Hayır aynı şey değil. Ben aşka inanıyorum. Ama aşık olmayacağımı da biliyorum. Fakat büyükbabamız aşka inanmıyor." diyorum üzüm tanelerini ağızıma atarak. "Fakat evlilik... Benlik değil."

"Neden? Aşka inandığını söylemiştin?"

"İkisi farklı şeyler. Aşka inanıyorum. Anne ve babalarımıza baksana." Diyorum dışarıyı işaret ederek. "Babam bu lanetten anneme olan sevgisi sayesinde kurtuldu. Aşk denilen sevgi gerçekten var. Fakat evlilik... Ah işte o beni aşar dostum. Ejderha mağaramda mutluyum."

Mark sessizce onu dinleyip kafasını sallıyor. Ardından telefonunu çıkarıp gelen mesajlarını kontrol ediyor. Bu sessizliğinden nedense hoşlanmamıştım. Genelde sessiz olmazdı. Fakat bu sefer onu dinlemiş ve anlayışla kabullenmişti. Garip.

Bir süre daha okul hakkında havadan sudan konuşuyorlar. Mark durmadan derslere katılmasını yoksa bu sene fena çuvallayacağını söylüyor. Konu sonunda Tarih projelerine de geliyor. "Hala teslim etmedin." Diyor sertçe ona bakarak.

"Sanki herkes etti."

"Evet herkes teslim etti. Sen etmedin!" diyor sinirle. "Umarım bu akşam bana kendi kısmını gönderirsin sevgili kuzenim."

Bu sırada bahçeye açılan kapı sonuna kadar açılıyor ve herkes içeriye giriyor. Mark ile ikisi susarak diğerlerinin muhabbetlerine katılıyor. Bütün aile neşeli ve mutlu bir şekilde masaya geçiyor. Herkes birbirine hayatları hakkında sorular soruyor veya okul hakkında birkaç bilgi veriyor. Robin bu durumlara alışmıştı. Ailesi oldukça elit bir kesime dayanıyordu ve üniversite seçimleri onlar için oldukça önemliydi. En çokta annesi için.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 31, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KalpsizWhere stories live. Discover now