II

199 34 587
                                    



Bölüm "Kurt" 

"Ced; cennetinden koparılan ruhlar mezarlığına giriş bedeliydi.

Ced; hayatla ölüm arasındaki ince çizgide soytarılık edenlerin uzuvlarıyla ödedikleri kan bedeliydi.

Köprüden geçen özgür kuşlara verilen değersiz kafeslere ödenmiş kısmi ücrettin ta kendisiydi."

Miss Carnaval.

Karaca'nın Dudaklarından,

Eğer bir insanın hayatında hiç beklemediği bir olay gerçekleşirse diye ne yapılması gerektiğine dair bir kılavuz yazsalarda ilk alıcısı ben olurdum. Ama kine yarar, bildiğimi okuma konusunda ayrı bir beceri sahibiydim.

Kısa bir molaya ihtiyacım vardı. Nefes alıp düşünmem gerekiyordu. Pekala, evimin banyosunda tanımadığım bir adam üstü başı kan içinde ve bana silah doğrultmuştu. Adamdan yakalayabildiğim herhangi bir tepki yoktu; ne bir atk, ne gerçek bir tehdit ne de bir yardım çağrısı ya da en azından en ufak, durumu biraz olsun normalleştirebilecek bir şey... 

Yabancı daha çok beni izliyordu. Gözlemliyordu? Dha çok çok banyomun loş beyaz florasanında birbirmizin soluklarında birbirimizden gelecek bir sonraki harekete anlam katmaya çalışıyor gibiydik. Sanki şu an çok önemli bir şeyin içindeydik ve bunun ne olduğunu o biliyorken ben biliyormuşum gibisinden numara kesiyordum. 

Bu mantıklı mıydı? Neden bana başka türlü olsa doğru gelmeyecekmiş gibi hissettiriyordu? 

"Burası senin evin mi?"

Sorusuna uzun uzun baktım. Benim evim olmasa dahi şu an karşı karşıya değil miydik? Beni bu şekilde mi yokluyordu? Benden ne istiyordu? Benden bir şeyler bekliyordu ama ne? Neden? Niye bu, bu kadar önemliydi benim için?

Adımlarımı, önceden telafuz ettiği gibi yavaşça ona doğru atarken karanlığın yoğunluğunu biraz olsun dağıtmaya çabalayan ucuz ama tassarruflu banyo ışığımın altında bir tanrı gibi duran adama diktim gözlerimi. Kocaman herifin tekiydi, öyle ki banyomun tamamını onun koca kütlesi sarmıştı.

Ona olan içsel merakım beni öldürüyordu. Daha yakınından, onu görmek, onu tanımak istiyordum. Onun içini açıp incelemek istiyordum. Dikkat çekici bir parçaydı ve şu an benim evimde benimle bir işin peşini kovalıyordu. Nedenini sallarlar, ben bu adamın kendisini istiyordum. 

Bu kulağa saçma ve mantık dışı geliyor olabilirdi. Ama ne fark ederdi? Daha önce kimse benimle bu şiddette ilgilenmemişti. Daha önce kimse beni görmemişti. Bu herif her kimse niyeti kimliğimi çalmaktı. Beni tanımaktan ziyade benim yeryüzündeki varlığımı sömürmek ister gibi bakıyordu. Biraz uç, ama ne fark ederdi ki? Şu ana kadar hiç fark etmiş miydi ki?

Sorgulamadan, lafamdaki seslere aldanmadan bir aktivite yapmalı o kadar uzun süre olmuştu ki neredeyse rahatlayacaktım. Doğrusu delirmek üzereydim. Geçmişimin kabuslarından kendi kimliğimi kaçırmaktan yorulmuştum. Şimdiye odaklanmaktan her seferinde kimliğimi iliklemekten yana yıptanmıştım ve en kötüsü gelecekte kendi benliğimi kaybetmekten korkar olmuştum.

Ya anne beni yeniden bulduğunda Şafak'ın kim olduğunu kendime unutturmuş olursam? Ya beni sonsuza kadar kaybedersem o zaman ne yapacaktım? Tüm o öfke, kabus ve bağımlısı olduğum acının hiçbir dayanağı kalmayacaktı. İşte, beni benden alan, uykularımı kçaıran şey buydu. 

KIMSESIZ KOPEKLER HANESIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin