2

42 11 0
                                    


Yaşına göre oldukça genç gösteren adam, küçük kızın saçını okşayarak söze girdi, "intikamın, belli başlı evreleri vardır. Bunlardan ilki korku evresidir. Evet Aslin biliyorum çok korkuyorsun." Bir yandan kafasını sallayarak söylediklerini kendi kendine onaylıyordu. "Ama bu korku geçecek, senin asıl korkman gereken, korkunun acıya evrildiği kısım olmalı. Bu acı sana bir hedef belirleyecek."
Ses tonunu düzene sokmak adına derin bir nefes aldı.  "Hedef, bir araçtır Aslin intikamını doğuracak bir araçtır yanlızca."
Aslin parıldayan gözlerle pür dikkat onu dinliyordu.

"Hedefin büyüdükçe, intikamın da büyüyecek ve en sonunda fark edeceksin ortada intikamdan başka hiç bir şey kalmadığını..."

Aslin'in dedesi, onu büyüten yol gösteren hedefler inşa eden dedesi...
Ailesiz geçirdiği yıllarında ailesi olan dedesi...

Aslin bu anıyı unutmamak adına büyük caba vermişti. Onu büyüten dedesi içindeki intikamında ortaya çıkmasına yardım etmişti.

Dedesi haklıydı intikamın evreleri vardı. İçinizde önce korku olarak başlıyor, Sonra acıya evrimleşiyordu. Korku yerini apansız bir acıya bırakıp kurtuluş git gide uzaklaşıyor, o kadar uzaklaşıyordu ki kayboldum sanıyorsunuz. Bir kurtarıcı beklediğinizi fark ediyorsunuz. Daha sonra asıl kurtarıcınızın kendiniz olduğunu fark ettiğinizde. İntikam evrimleşmesini tamamlamış oluyor ve siz tüm gücünüzü intikamla harmanlamaya başlıyorsunuz.

Hayatınızın en orta yerine yerleşen intikam duygusu size bir çok şeyi yaptırabilir. Aklınızın en ucundan bile geçmeyen bir çok şeyi...

                            ***

Hızla vurulan kapı sesiyle, elindeki işi bırakan Aslin,  tıkıldığı gizli odasından çıkıp, sağlam sayılmayan kapıyı defalarca kitledi.
Aynı esnada dış kapıya doğru, "Geliyorum!" Diye bağırdı.

Eski püskü dış kapı, elinde kalmasın diye, yavaşça açtı. Karşısında gördüğü ak saçlı kadının, kaşları çatıktı. Aslin farkında olmadığı bir iç güdüyle, gözlerini devirdi.

Kadın o kadar yaşlıydı ki, teninin buruşukluğu, sesine dâhi yansıyordu.
"Bıktık senin, sürüngen sevdandan!" Diye bağırdı. Sesini fazla zorladığı için, müthiş bir öksürüğe tutuldu, ama bu kısa sürdü. "Solucanların yine binaya yayılmış." Kadın kambur beline elini koyup "Ah!" Diye feryat etti.
Aslin, yaşlı kadının izin verdiği ölçüde belli etmeden binayı taradı. Görünürde sürüngen yoktu. Büyük ihtimalle bir adet sürüngen görüp kapıya dayanmıştı. Bu düşünce gözlerini tekrar devirmesini sağladı.

"Hayır, sen kendine zor bakıyorsun. Napıyosun bunları toplayıp? Ülkede solucan bırakmadın."
Aslin, sürüngenlerine solucan denilmesinden hoşlanmıyordu. sakinleşmesini sağlayacak derin bir nefes aldı.  "Hep aynı teraneyi çalıyorsun. Cidden bıkmadın mı?" Diye sordu yaşlı kadına.  Bu kadına, saygısınıda, sevgisinide yıllar önce nefrete dönüştürmüştü.

Aynı binada yaşamaları dışında hiç bir ortak noktaları yoktu. Aslin onun söylediklerine 'evet' der geçerdi. Ama hiç birini kâle almazdı.

Yaşlı kadın nefretini sesine yansıtarak, "Yemin ederim ararım Tutukçuları gelir götürürler seni."

Aslin, neşeden  yoksun bir şekilde histerikçe güldü. "Tutukçular, senin devletini zor koruyorlar. Kıytırık binanın varlığından bile haberleri yoktur emin ol." Dedi nefret dolu sesiye.

Yaşlı kadın aynı hızla cevap verdi,
"Devletimmiş sanki senin devletin değil! Zaten adınla o nankörleri anımsatıyorsun bana. Bu düşüncede gidecek olursan seninde sonun, onlardan farksız olacak." Deyip tekrar bir öksürük tufanına tutuldu.

ASLİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin