Merhaba canolar bol keyifli okumalar olsun...
Sizleri seviyorum benim için bir kaç düşünce belirtebilirsiniz😘😘Başına gelene inanamıyordu. Kendini soktuğu durumu yürüdüğü asfalta sert adımlar atarak yedirmeye çalışıyordu.
Bu yola insanları kurtarmak için çıkmamıştı yaptığı şey elbette onlara da nüfus edecekti ama konunun ana fikri asla insanlar değildi. Bu gün de bunun nedenini açıkça ortaya koymuşlardı.
İsyancı ininden çıkmış treni yakalamak için hızla yürüyordu.
Bir anda yolun orta yerinde durdu.
Onu durduran şeye inanmakta güçlük çekerek bakıyordu...Şansın size hizmet etmeye başladığı evrede kazanacağınızda kesinleşmiş olur. Etrafı bir kez daha tarayan gözleri tekrar odak noktasını şaşırtıcı şeye dikti. Yavaşça yere çöktü. Yol kenarında yer yer sürüngenler vardı ama ölmüşlerdi. Çünkü etrafta toprağın zerresi yoktu. Bunun tuzak olduğunu arkasından gelen ayak sesleriyle anladı. Yerden hızla kalktı üzerini çekiştirerek düzeltti. Arkasını dönmeye fırsatı olmadan tanıdık ses tonu duyuldu "Seni burada görmeyi beklemiyordum."
Aslin sinirinden kızarmaya başlamıştı. "Aynı şeyi düşünüyordum." Dedi.
İçinden kendisine tekrarlıyordu,
'meydan okuma, meydan okuma' diye
Yutkundu eğer Tutukçu yeterince uzakta olmasaydı bu sesi duyabilirdi. adama doğru döndü simsiyah kıyafeti üzerinde dikkat çeken tek unsur, belini saran kalın işlemeli gümüşi renkteki kemerdi. Bu kemer sadece bu Tutukçuda vardı Aslin onunla daha önce karşılaşmıştı karşılaşmasına ama daha önce hiç onun yüzüne dikkat etmemişti. Uzun bir yüzü vardı. Tutukçular genellikle sakalsız, temiz bir cilde sahip olurdu ama bu adamın yüzünü kaplayan kirli sakalları vardı. Gözlerini bu mesafeden net göremiyordu sadece çekik bir göz yapısı vardı.Adam öksürerek Aslin'in tüm dikkatini yerine getirdi. Aslin az önce onun suratını incelerken aslında boş boş adamın suratına baktığının farkında değildi. Alnının orta yerine avuç içiyle vurmak istiyordu ama bu içinde bulunduğu durumu daha kötü yapardı.
Gürültülü postallarıyla Aslin'e doğru bir, iki adım attı. Aralarında hâlâ Aslin'in güvenli dediği kadar bir mesafe vardı. Yerdeki ölü sürüngenleri göstererek "Toprakta ne aradığını artık biliyorum." dedi.
Aslin ağzından çektiği derin nefesi sertçe burnundan verdi. "Onları neden arayayım?"
Gözlerini kırpıştırdı, "Sadece sizin gibi merhametsiz değilim. Onları yolun kenarına çekmeye çalışıyordum. Ölüye saygım var."Aslin gerçekten karşısında kim olduğunu unutuyordu. Dilini ısırdı.
Adam yerdeki sürüngenleri tekrar göstererek söze girdi,
"Bir solucan öldürmek beni merhametsiz mi yapar gerçekten?" Sesindeki alay netçe hissediliyordu.Aslin'in gözleri bir daha bu kadar açık görünür mü bilinmez ama bir şeye daha bu kadar şaşırmayacağı kesindi. Sürüngenlere baktı, onlar Aslin'e aittier her zerreleriyle Aslin'e aittiler. Sürüngenlere zarar vermek Aslin'e zarar vermekti. Bu gerçeklik boğazını düğümledi. Teyit etmek için, "Bunu siz mi yaptınız?" Diye sordu açıkçası sesinin bu kadar güçsüz çıkmasını beklemiyordu. Üstelik neden böyle bir şeye bu kadar şaşırmıştı ki bu Tutukçular yeri geliyor insan hayatını bile hiçe sayıyorlardı.
Adam "Sen onlarla ne yaptığını söyleyene kadar dünyada ne kadar solucan varsa hepsini öldüreceğim." Dedi. tüm bunları söylerken yüzünde mimik dâhi oynamamıştı. Tutukçular gerçek bir canavardılar. Duygusuz, ruhsuz birer canavardan başka bir şey değildiler.
Aslin'in aklına kurcalıyor fakat sürüngenlerle bağlantısını nereden öğrendiğini bulamıyordu çünkü dikkat çektiği o günden beri küçük evine gitmemişti. Sürüngenlerle bir bağlantı kurmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLİNE
Science FictionÇenesini dikleştirip adamın gözlerine baktı. Söze girdiğinde oldukça cesurdu. Karşısındakinin kim olduğu pek umrunda değildi. "İntikam..." dedi. Bu dünyadaki tek varlığının, sebebini söylerken duraksayıp derin bir nefes aldı. "Soluduğum, bu hava bi...