6- BESTİA

80 17 6
                                    

2 Eylül Perşembe

Bestia, asırlar önce yaşamamış bir Asildi. Annesi ve babası doğada bulunan iki elementin gücüne sahipti. Genel olarak temel elemente sahip olan her Asil'in gücü, diğerlerinden daha güçlü olurdu. Bu iki kişi, evliliklerinin ardından dünyaya bir oğlan getirmişlerdi. Bu oğlan, başlarda herkes gibi normal bir Asil'di. Ta ki güçleri ortaya çıkana kadar. Annesinden su, babasından hava gücü alan bu çocuk, idrak dahi edemeyeceği bir güce sahip olmuştu. Soy ağacında da temel elementlerin gücüne sahip olan bir çok akrabasının olması, onun gücüne güç katıyordu. Tarihte böyle bir şey daha önce ne duyulmuş, ne görülmüştü. İki elementin gücüne sahip olmak demek, normal birinin sahip olması gerektiğinden çok daha fazla güce sahip olmak demekti. Gücünü kontrol edemiyordu. Durdurmaya çalışmak ise bir aptallıktı. Annesi ve babası oğlunu en iyi eğitmenlere götürdü. Zamanlarının en iyi hocalarından ders aldı, tarihin en sağlam yöntemlerini kullandı, bin bir çeşit profesörler onu bin bir çeşit yöntemle eğitti. Ailesi'nin amacı onun gücünü kimseye zarar vermeden kontrol altına almaktı. Öyle ki, bekledikleri olmadı. Gücünün kölesi olarak, öfke ve hiddetle yoğrularak büyümüş bu çocuk, o zamana kadar tutmaya çalıştığı gücünü kontrolsüzce serbest bırakmak zorunda kaldı. Gücünün büyüklüğünü fark etmeye başlaması işleri kötüleştirdi. İçinde tutmayı başaramadığı gücü, olduk olmadık zamanda, çok yanlış şekilde kullanmaya başladı.

Başlarda Ordi'leri küçük gördü, ezdi. Kimse üstünde durmadı çünkü dönem için çok normaldi. O zamanlar ırklar arasında ezme-ezilme söz konusuydu ve bunun en bilindik örneği Ordilerdi. Herkes Ordileri ezerdi. Bu küçük görme zamanla cinayete, soykırımlara, katliamlara dönüştü. Yine Asiller arasında sorun olarak görülmedi. Oğlanın sınırları genişledi. Artık günümüz Olgunları, o zamanın büyü ve cadılarına da saldırmaya başlamıştı. Normal şartlarda bile bir Asil, bir büyücüden üstünken, bu şartlarda büyücülerin ezilmesi çok normaldi. Oğlan, dur durak bilmiyordu. Büyücü ve Ordi dünyasına yaptığı saldırılar bitmiyordu. Gücü durdurulmazdı. Bunun farkındaydı. O nedenle yapabileceği her şeyi yapmak istiyordu. Kendini Titanlardan biri olarak görüyordu. Asiller, onu silahlaştırma çabası içine girdi. Onu kendi yanlarına çekerek ordularına katacaklar ve ellerindeki otoriteyi daha da sağlamlaştıracaklardı. Fakat hiçbirinin hesaba katmadığı bir şey oldu. Oğlanın orduya katılmayı reddetmesiyle beraber, aynı zamanda Asiller adına çalışmayı da reddetti. Kendini, kendi soyundan bile üstün görmeye başlamıştı. Bunu fark eden Asiller önlem amacıyla onu kontrol altına alma girişiminde bulundular ve fark ettiler. Oğlanın kendi dışında herkesten nefret ettiğini, kendi dışında herkesi ezdiğini ve kimseyi dinleyemeyeceğini. Çünkü o, talihsizlik sonucu sahibi olmak zorunda olduğu gücü, kendi sahibi yapmıştı. İrade denilen şey, gücünün ellerindeydi. Bu hikayenin bir yerde son bulması lazımdı. Yoksa herkes yok olacaktı. Onu durduran, onu bu hale getirenler oldu. Gücünün temellerini aldığı anne ve babası ancak onunla başa çıkabilirdi. Çift bir karar verdi. Böyle bir canavarın yaşamasına izin veremezlerdi. Üstelik durdurabileceklerini bilirken, öylece duramazlardı. Kendi oğulları olsa bile. Güçlerini birleştiren çift, kendi oğullarını gafil avladı. Güçlerini son damlalarıma kadar harcadılar. Oğulları olan canavara veda ederlerken annesinin son sözleri şu oldu;

"Tarihe geçeceksin oğlum, ama sadece bir canavar olarak."

Hikayenin kökeni Latince olduğundan, o oğlana "canavar" anlamına gelen Bestia deniyordu. Onun adı her kitapta geçerdi. Ordi, Olgun, Asil fark etmez. Herkes onu bilirdi. Her ırkın öğrencilerinin ilk okul yılında, ilk öğrendikleri isim bu isimdir. Eğer bir kitap açıp da bu kim diye bakarsanız ilk cümlede tanım olarak istisnasız şu yazar.

Bestia: Tarihimizin kara lekesi

Max'in Heather'a söylediği şey bir isimden fazlasıydı. Bir hakaretti. Kay sinirden parmakları arasındaki elektrik akımlarını idrak edemedi. Dirseğiyle Max'i duvara dayalı tutuyordu. Max bir şey demek için ağzını açıp geri kapadı. Gözlerini sinir bürümüş bir şekilde ona bakan Kay'i görmezden geldi, onun ellerine baktı. Bir saniye sonra Max artık sinirliden çok korkmuştu. Bunu belli etmemek için ne kadar uğraşsa da fark ediliyordu. Telaşla Kay'i kendinden uzaklaştırmaya çalıştı. Max onu ittirmeye çalışıyordu ama kız kendini yere çivilemişti adeta. Hala tehlikenin farkında olmayan Kay bağırdı "Bir daha asla ama asla bana karşı o kelimeyi kullanma!" Arkadan Louis ve Leo'nun seslerini duyuyordu ama dinlemiyordu. Üçü de kızın ellerini fark etmişlerdi. "Kay geri çekil! Geri çekil!" Onları görmezden geldi. Max'den cevap bekliyordu "Asla!" diye tekrar etti "BİR DAHA ASLA!" Max kendisine böyle bağırılmasına alışık değildi. Üste çıkma iç güdüsü ve hırsı onun çenesini kapamasını engellemişti. "Ah üzgünüm bir daha sana Bestia demem," derken Bestia sözcüğünü daha bir belirgin söylemişti "Zaten o sıfat senin arkadaşının layığı." O an olan oldu işte. Yıldırım serbest kaldı. Siz ne derseniz artık, işin özü şu, Kay kontrolden çıktı.

MÜZMİN JÖNLER KONSEYİ 1: Lenobia'nın HafızasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin