25- MÜZMİN JÖNLERLE KREMA SAVAŞI

56 11 0
                                    

!UYARI! Bu bölümde sözlü ve fiziksel çocuk istismarını içeren bir sahne bulunmaktadır.

8 Ekim Cumartesi

Öğlene kadar her şey güzeldi. Olması gerektiği gibi sakin bir gündü. Gerçi Kay'in "sakin" güne tanımı "psikopat, biri ölü olan ikizler tarafından saldırıya uğramamak" idi artık. Bunu baz aldığımızda, evet, günü sakin geçiyordu. İkizleri hala görüyordu, kendini izlediklerini hissediyordu. Fakat Benedict de onların enselerindeydi... Sessiz bir elim sende oyunu gibiydi. İkizler ebeydi ve Kay'in hiç durmadan kaçması lazımdı. Böyle bir tehlikeyle burun burunayken bile, oturup arkadaşlarıyla sohbet etmeyi başarabildiği için kendiyle gurur duyuyordu.

İkinci ders erken bitti. Kay sonunda Ganelle sahasına gidebildiği için mutluydu. Takıma katılmak için isim yazdırmak istiyordu. Tahmin ettiği gibi, Scarlett ordaydı. Kız takım başkanıydı, hemen yanına gitti. "Scarlett?" Kız endamla Kay'e döndü. Mor gözleri insanı büyülüyordu. "Bir ara konuşulmuştu, takım seçmeleri için ismimi yazdırmak istiyordum. Gerçi takımlar çoktan kuruldu mu bilmiyorum, geç kalmış olabilirim."

"Ah, hayır. Hala eksiğimiz var." Kay gülümsedi ama Scarlett'dan karşılık alamadı "Fakat Asiller ve Olgunlar karışık takım kuramıyoruz. Bizzat Müdire Helga ile konuştum. Yapamayacağımızı söyledi, üzgünüm."

"Anlıyorum." Diyip yanından ayrıldı ama anlamıyordu. Kesinlikle bu aptal kuralları anlamıyordu. Kay sahadan çıkmak üzereyken Louis'le karşılaştı. "Hey, sonunda seni burada görmek güzel, nereye gidiyorsun?"

"Dersim var, kalamam. Sadece Scarlett'la konuşmaya gelmiştim." Louis'in mimiklerinin değişmesi ne olduğunu anladığı gösterdi "Ahh, evet. Takımlar. Riley de çok üzüldü."

Kay bir şey demedi. Çocuklar gibi sahada boş boş koşturmak istemiyordu. Gerçekten maça çıkıp oynamak istiyordu. Tabii ki Louis bunu çok rahat yapabiliyordu. Kay'in bir forması bile yoktu. Takımlar kurulduktan sonra sahanın boş olduğu anlar azalacaktı. Zaten zor zaman buluyordu. Sinirle soludu.

"Riley'le beraber öğrencilere sorsanıza. Belki Asil takımı kurmak için yeterli sayıda kişi toplayabilirsiniz."

Kay pek sanmıyordu. Asiller asla sporla uğraşmazdı. Yine de aksi bir cevap vermedi. Binaya girdiğinde Dean'la konuşan Riley'i gördü. Yanına gidip yeni öğrendiği şeyi söyledi. Riley de çok sinir olmuştu. Bileğindeki mavi-beyaz bileklikle oynadı. Kay her ne kadar zor olduğunu bilse de, Louis'in ona verdiği fikri söyledi. Riley, Kay'den çok daha umut dolu yaklaştı bu fikre. Kay onun hevesini kırmak istemediğinden kendi görüşünü söylemedi.

Riley'in anket yapma gibi fikirleri vardı. Öğrencilere Ganelle'i yaymak, Ganelle maç sonuçlarını okulun içindeki panolara asmak gibi fikirler sundu. Kay ona, bir şeyler yapmaya başlamasını, eğer olumlu yönde gelişmeler olursa yardım edeceğini söyledi. Kız kabul etti.

Saatler geçtikçe Kay'in gerginliği artıyordu. Sürekli midesinde bir ağrı vardı ve güneş yükseldikçe bu artıyordu. Heather'a ve diğerlerine hiçbir şey belli etmemeye çalışıyordu. İçindeki stres, onu yiyip bitiriyordu. O an hiç gelmesin istiyordu, yüzleşmek zorunda kalmasın istiyordu. Keşke hayatından o anı çıkarabilse diye düşünüyordu. Kendini hazırlamaya çalışıyordu. Her zamanki gibi olacak ve bitecek. Hep yaptığını yap. Fakat kendinden saklamaya çalışsa da bu seferki durum diğerleri gibi değildi. Kesinlikle değildi.

Öğlen olduğunda dışarı çıktı. Gök Çukuru'nun yanındaki beşli onu gördü ve seslendi. Kay ona seslenen Leo'yu görmezden gelmeye çalıştı ama bu sefer kalkıp yanına geldiler. "Hadi, gitmiyor muyuz?" Dedi Leo. Alice'in evinden bahsediyordu. Kay hızlıca bir cevap düşündü. "Evet, şey. Gidiyoruz tabii." Arkadaşları yürümeye yeltenince onları durdurdu "Ama şey," durup ona baktılar "Benim ufak bir işim var, bir saat kadar sonra gitsek?"

MÜZMİN JÖNLER KONSEYİ 1: Lenobia'nın HafızasıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora