29- İYİ Kİ DOĞDUN KAY

61 7 0
                                    

12 Ekim Salı

Yüzüne gelen güneşten kaçınmak için sağa doğru döndü. Bu sefer tüm yüzünü kaplamıştı güneş. Kapalı gözlerini yumdu. Olduğu yerde tembelce yuvarlandı. Bacağına dolanan yorganını ittirmeye çabaladı. Yüzünün sağ yanı güneşten yanıyordu. Saat kaçtı acaba? Dersler daha başlamamıştır, biraz daha uyuyabilirdi. Uğultular kulaklarını dolduruyordu. Rüyasındaki sesler miydi? Olabilir. Yatmaya devam etti. Uyku ve ayıklık arasındaki o ince çizgideydi. Tam olarak kendini uykunun kollarına bırakacağı zaman, ayak bileğinden bir uyuşma hissetti. Sinek konmuş olmalıydı. Bacağını beceriksizce salladı. Uğultular devam ediyordu. Bir kaç saniye sonra tekrar bir şeyin bileğini huylandırdığını hissetti. Sol ayağıyla o kısmı kaşıdı. Tamam, artık uyuyabilirdi.

Bir anda iki ayağı birden gıdıklandı. Homurdanıp bacaklarını göğsüne doğru çekti. Bir kaç ses duydu, rüyada mıydı? Etrafında bir haraketlilik olduğunu hissediyordu ama uyumayı çok istiyordu. Gözlerini kapalı tutmaya devam etti. Aniden iki tane el, ayak bileklerini kavradı ve onu aşağı doğru çekti. Oldu yerden sıçrayıp bileklerini kavrayan ellerden kurtuldu. Gözlerini kırpıştırıp görüntüyü netleştirmeye çalıştığı anda bir ses duydu "ÇIPS" Gözlerini ovuştururken sesleri algılamaya başladı. Etrafında kahkahalar kopuyordu. Ayak ucundaki iki oğlanı gördü önce, birbirlerine tutunarak gülüyorlardı. Yanındaki sarı saçlı kız elinde Alice'in fotoğraf makinesini tutarken gülüyordu. Hemen yanında White kıkırdıyordu.

"DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN!"

Aynı anda bağırmalarıyla pullar, simler ve konfetiler havada uçuştu. Hepsi yatağına düştü. Bir fotoğraf daha çektiler. Leo kızın kafasına bir şey fırlattı. Kay üstünden ilk anın sersemliğini atmıştı. Şaşkınlıkla gülerken başına attıkları tacı eline aldı. Çevresini sarmış dört arkadaşına baktı. Taçta kocaman harfler dans ediyordu -cidden- ve hepsi bir cümleyi oluşturuyordu "İYİ Kİ DOĞDUM BEN!" 

Kay gülerek arkadaşlarına baktı "Siz..." her birinin gözlerindeki ışığı görebiliyordu "Mükemmelsiniz." Louis kaşlarını havaya kaldırdı, ellerini arkada bağlamıştı "Bu daha hiçbir şey. Gün yeni başlıyor ve yapacak çok şeyimiz var." Heather olduğu yerde saydı "Evet!" Diye atladı heyecanla "Çok seveceksin, özellikle de..." White hemen eliyle kızın ağzını kapadı. Gülümserken "Sürpriz olsun, değil mi?" Diye kibarca uyardı.

Kay sabahın beşi olduğunu üstünü değiştirirken fark etti. "Neden bu kadar erken uyandırdınız beni?" White kafasındaki planları kısaca gözden geçirdi "Çünkü yapacağımız epey şey var." Ne planladıklarını bilmiyordu ama gerçekten epey şey planladıklarını tahmin edebiliyordu. Doğum günlerini bu denli çılgınca kutlamaya hazır değildi. Mızmız görünmemeye çalışarak "Şey, bu kadar şeye gerek var mıydı?" Dedi. Üstünde her gün giydiği yeşil pileli eteği, yüksek tabanlı beyaz ayakkabıları ve diz altı çorabı vardı. Eteğinin içine koyduğu beyaz gömleğine yine yeşil kravatını bağlamıştı. Tam yatakhaneden çıkarken Leo onu duymuştu "Tabii ki var." Diye atladı "Bu gün senin doğum günün! On altıyı dolduruyorsun, bu harika. Sadece bir gün on altını doldurursun, cidden bunu kutlamayacak mısın?" Hiç bu tarafıyla düşünmemişti aslında. Onun için doğum günleri, evlerine insanların davet edildiği normalden biraz daha farklı bir gündü. Ancak şimdi düşünüyordu da, doğruydu. Sadece bu gün on altı yaşını dolduruyordu. Sadece bu gün. Belki de biraz anlam yüklemeliydi.

Kahvaltı saat sekiz buçukta başlayıp dokuzu çeyrek geçe bitiyordu. Yani daha üç saatleri vardı. Üç saat boyunca bomboş okulda ne yapacaklardı? Üç saat boyunca bomboş okul... aslında baya eğlenceli olabilirdi. Koridorda yan yana yürürlerken Heather önüne atladı "Söyle bakalım, ne yapmak istiyorsun?" Kay hafifçe kaşlarını çattı "Planı siz yaptınız sanıyordum."

MÜZMİN JÖNLER KONSEYİ 1: Lenobia'nın HafızasıNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ