58.Bölüm: Sahte Yüzler

234 6 0
                                    

(01.04.2024)

Selam sevgili Mucize'm okurları!

İyi okumalar dilerim, sizi seviyorum.  🤍

                                               🍁

"Siyah olan daha asil duruyor," dedi. Bakışlarım siyah, düz yaka, uzun kollu, diz üstü elbiseyi baştan aşağı inceledi. Tam benlik olduğu doğruydu ama kesinlikle Bahar'ın zevkine hitap etmiyordu. O, kırmızı hastasıydı.

Parmağımla siyah elbisenin yanında duran uzun, göğüs dekoltesi olan kırmızı elbiseyi gösterdim. "Bu daha iyi değil mi?" diye sordum. Bakışları yavaşça gösterdiğim yere dönerken başını durgunca iki yana salladı.

Geldiğinden beri normal halinin aksine aşırı derecede durgundu. Telefondaki sesi zaten yeterince beni endişelendirmişti, şimdi böyle yapıyor olması endişelerimde haklı olduğumu bana söylüyordu.

"Bahar," dedim, yatakta yanına otururken. Gözleri eskisi gibi bakmıyordu, iyiymiş gibi davranıyordu ama ben 10 yıllık arkadaşımı iyi tanıyordum. "Uzatmayacağım, ne olduğunu hemen anlatıyorsun."

"Ne olmuş ki?" diye sordu, anlamaz bir tavırla. Kaşlarım çatıldığı halde o gülümsedi. Ama zoraki olan bir gülümsemeydi bu.

"Bahar," dedim, uyarı dolu bir şekilde. Beni takmayıp ayağa kalktığında iki elbiseyi de eline aldı. Sonra vaz geçip diğer elbiselere yöneldiğinde bir şey sakladığından emin olmuştum.

"Bu elbiselerin hepsi çok klasik," dedi, başını iki yana sallarken. "Bıkmadın hep aynı modelleri ve düz renkleri giymeye değil mi? İlla ciddi görüneceksin!"

Ayağa kalkıp konuya devam edeceğim sırada eliyle konuşmamamı işaret etti. "Hayır," dedi, parmağını iki yana sallarken. "Bahanelerini duymak istemiyorum. Hemen stilistimi arıyorum ve bize yeni modeller getirmesini istiyorum. Orada yalnız biz parlamalıyız." Şaşkınca ona bakarken o çoktan telefonunu eline aldığı gibi aramayı başlatmıştı. Odadan çıkışını öylece izlerken kafayı yemek üzereydim.

Ne olmuş olabilirdi Allah aşkına? Özene bözene hazırladığı balayını neden kısa kesmişti? Neden hemen dönmüştü? Yüzünün o hali neyin nesiydi? Kafamda tonlarca soru vardı.

Telefonumu aldığım gibi Eren'in yanında olan Umut'u aradım. Belki o bir şey öğrenmiş olabilirdi. İkinci çalışta açılacağını artık bildiğim telefonum açıldı.

"Bi'tanem?" dedi Umut açar açmaz.

"Neredesiniz?" dedim, merakla. "Ya da onu boş ver. Öğrendin mi neler olduğunu?"

"Nefes al ve sakin ol," dedi Umut. Bu durumda nasıl sakin olabilirdim? Bahar bu haldeyken daha fazla kaybedecek zamanım yok. "Hiçbir şey olmamış."

"O zaman Bahar'ın bu hali ne?" dedim, sinirle. "O arkadaşına söyle eğer arkadaşıma kötü bir şey yapmışsa mahvederim onu."

"Seni duyuyor," dedi. Ardından Eren'in arkadan sesi geldi. "Bahar'ı üzecek hiçbir şey yapmam ben," dedi, kendini savunarak.

"Ne olduğunu nasıl bilmiyorsun o zaman? Kocası değil misin? Yanında olan tek sendin, senden başka kim bilebilir?" dedim.

"Birazdan yanınıza geleceğiz bunu o zaman konuşsak daha iyi olabilir," dedi Umut. Sakin olmamı söylediğini anlıyordum ama nasıl sakin olunabileceğini bilmiyordum. "Onları yan yana görünce bir problem olup olmadığını da anlarsın hem."

"Peki Umut," dedim, ruhsuz bir sesle. "Görüşürüz." Cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım.

Bahar içeriye girdiğinde derin bir nefes aldım. "Birkaç dakika içinde gelecek. Ben zaten önceden haber vermiştim, çünkü böyle yapacağını adım gibi biliyordum," dedi. Elbiseleri askılığa geri asarken ona pür dikkat bakıyordum. "Beklerken bir kahve içelim kahveni çok özledim."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 01 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Mucize'mWhere stories live. Discover now