3.Bölüm: İstediğin Zaman

226 18 0
                                    

Gelecek bölümler de görüşürüz. 💮😘

                                              🍁

Eve geldiğimden beri odamdan çıkmamıştım çok sinir olmuştum. Kafamı test kitabını başından hiç kaldırmıyordum kendime kızıyor o hatayı nasıl yaptığımı düşünüyordum. Ben hata yapamazdım. Yapmamak zorundaydım. Bugüne kadar hiç yapmamıştım. Şimdi bana ne olmuştu ki, bu hale gelmiştim? Sinirden kafayı yemek üzereyken bir yandan önümdeki çözülmeyi bekleyen problemler ile uğraşıyordum.

Yaptığım stres yüzünden çözemediğim her soru da sesim kısılana kadar bağırmak istiyordum. Çünkü ben bu değildim. Ben asla hata yapmazdım. Bu halimden nefret ediyordum. Yeni öğrendiğim bir tarafımı, tamamen yok etmek istiyordum. Sevmemiştim. Ben, bu Almira'yı sevmemiştim.

Akşam yemeğine yakın odamın kapısı açıldı. Kimin geldiğine bakmaya tenezzül etmeden önümdeki sorulara bakmaya devam ettim. Adımlarından annemin olduğunu anlamıştım. Yanıma gelip tam dibinde durdu ve sinirle soludu. Sessizce sabır dilediğini duymuştum. "Almira hadi çık artık şu odadan, geldiğinden beri çıkmıyorsun böyle yaparak sadece kendine eziyet edersin."

Onun dediklerini umursamadan devam ettim soruları çözmeye. O da beni tanıyordu hırslı ve kararlı olduğumu bir daha aynı hatayı yapmayacağımıda. Ama bu beni böyle bırakacağı anlamına gelmiyordu. Benim annem her zaman otoriter bir kadındı ve hep onu sözü, son söz olurdu.

Beni buradan kaldıramayacağını anladığı için kapıya yönelmişti ki bir anda durup bana döndü. Çünkü benim annem beni oradan kaldıracağını biliyordu.
"Baban gelmeden ya o sofraya oturursun ya da seni babana söylerim," deyip, bir hışınla odadan çıktı.
E tabii arkasından bende mecburen. Çünkü annemdi. Almira'nın annesi.

                                            🍁   

Okulda öğle arasına girmiştik ben her zaman ki gibi kararlığımı sürdürüyordum. Bahar'a kantine gidip yemek yemesini benim sınıfta test çözeceğimi söyledikten sonra söylene söylene sınıftan çıkmıştı. Saçmaladığımı tek annem düşünmüyordu. Bahar, Asiye Abla, Cem Abi... Hatta sınıftaki diğer kişiler bile bana tuhaf tuhaf bakıyorladı. Test çözmenin bir tür yasadışı iş olduğunu düşünmeye başlamıştım. Test çözmek suç muydu ki, herkes bana, beni ayıplar gibi bakıyordu? Kimseyi ama kimseyi aldırmadan tek odak noktan olan testlerime yöneldim.

Öğle arasının yarısına geldiğimiz sıra bir soruda acayip bir şekilde takıldım. Neredeyse 10 dakikadır o soruyla uğraşıyordum en sonunda bir hışınla kalemi kitaba doğru fırlattım. Zaten sinirlerim bozuktu bir de bu soru ya sinir olmuştum. Hayır yani ne var doğru sonucu bulsam? Benden bu kadar mı nefret ediyordu bu matematik? Hâlbuki ben onu deliler gibi seviyorken... Ellerimi saçlarımın arasına geçirdim ve öylece kaldım bir süre. Ardından kafamı kaldırıp boş boş baktım.

Bir süre etrafı izledim, sınıf bomboştu. Sonra karnımın guruldamasıyla çok acıktığımı farkettim.
Kantine indim ancak Bahar yoktu, bahçeye çıktım her tarafa baktım. İçimden nerede diye geçirirken gözüm Umut'a takılmıştı. Yanında sıra arkadaşı vardı ama sanki uzun yıllardır arkadaş gibiydiler. Veya ben öyle sanmış olabilirdim.

Bana bakıyormuş gibi geldi hatta gözünü kırpmadan bakıyordu. Ben de arkama baktım acaba başka bir yere bakıyor mu diye. Hayır, bana bakıyordu. Yüzümü ona tekrar döndüğüm zaman hafif gülümsedi. Herhalde arkamı dönüp bakmam da ki amacımı anlamıştı. Bir şeyi de anlamada şaşardım zaten.

Gözlerimi onun üzerinden çekip sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Sınıfa girdiğimde yine hiç kimse yoktu tam sırama oturduğum sıra kapı açıldı. Sırama oturup gözlerimi kapını oraya yönelttim içeri giren Umut'tu. Sınıfın bomboş olması ve az önce onu bana bakarken yakalamamdan başka bir sorun yoktu zaten. Daha ne olsundu acaba?

Onu aldırmadan sorumla uğraşmaya kaldığım yerden devam ettim. O da sırasına geçip oturdu.
İçimden hem kendime hemde soruya sayarken kalemi kitabın üzerine bıraktım. "Off! Yeter," diye mırıldandım.

Kafamı yanıma çevirdiğim sıra Umut'un başımda dikildiğini farkettim yerimden sıçradım adeta.
O da bunu farketti ve konuşmaya başladı.

"Sabahtan beri aynı soruda olmanın sadece bir nedeni var biliyorsundur."

Nereden biliyordu aynı soruda olduğumu diye düşünürken, "Yardım edebilir miyim?" diye sordu.
Bir an için duraksadıktan sonra başımı salldım. Bahar'ın sırasına oturup soruyu okumaya koyuldu. Gözlerim istemsizce yüzünde geziyordu ve saçlarına dokunma istediğimi bir türlü bastıramıyordum. Nedensizce kokusunu deli gibi merak etmiştim. Ama yaklaşamıyordum. Sanki aramızda bir uçurum varmış gibi hissettim. O an, sadece o ve ben vardık ama aramızda asla geçemeyeceğimiz bir uçurum vardı, sonu masmavi bir deniz olan.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu, bir anda. Ona bakarken dalmış olan gözlerim anında kendine gelmişti.

"Ha? Y-yok... Yok bir şey sen oku soruyu... Ben bekliyorum anlatmanı sadece..."

Başını tamam anlamında sallayıp soruya döndü, derin bir nefes aldım ve soruya odaklandım.
Okuduktan sonra çözüyor, bir yandan da bana anlatıyordu. Benim nerdeyse 20 dakikamı alan soru onu 1 dakikasını almıştı.

Bu defa gerçekten etkilenmiştim ben hala anın şokunu yaşarken, "İstediğin zaman yanıma gelip bana soru sorabilirsin," dedi.

"Teşekkür ederim hem soru için hemde sana soru sorma konusunda.."

Of ne dedim ben ya kendimi ne kadar küçük düşürdüğünün farkında mısın Almira? Daha düzgün bir cümle kurmalıydın. Hem niye teşekkür ediyorsun, hem de sadece bir tanecik soru için. Sen iyice saçmaladın ha! Ben de bu Almira'yı sevmedim. Eski Almira en azından senden daha zekiydi. Geri dön!

Nasıl geri dönmem gerektiğini bilmiyordum. Ben eski Almira nasıl olunur unutmuş gibiydim. Olmakta istemiyordum.

"Rica ederim," dedi, sıcacık gülümsemesiyle.

Mucize'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin