19- Show me

1.9K 180 316
                                    

Felix gülümsemekten kısılan gözleriyle sabah kalktığından beri, onunla ilgili olan paylaşımların yorumlarına bakıyordu.

Felix'e ilanı aşk edenler, çok yakışıklı olduğundan bahsedenler, Hyunjin'in ile birlikte harika olduğunu dile getirenler çok fazlaydı. Ve Felix bunlara bakarken oturduğu yatak üzerinde oradan oraya zıplıyor, atlıyordu.

Çocuk ruhlu Felix işte.

Hyunjin'de evde değildi. Kyung ile kafede buluşacağını söyleyip koruması Dae'yle yaklaşık yarım saat önce evden çıkmıştı. Felix'in aklına bir an Sang-min'i eve çağırmak gelmişti fakat o 2 gün önce Jay Park ile şehir dışına çıkmıştı.

Felix en sonunda elindeki telefonu bırakarak yatağından kalktı. Sıkıntıyla bir of çekerek çıplak ayakları ve kareli pijamasıyla evin merdivenlerinden inmeye başladı.

Mutfağa girdiğinde atıştırmalık bir şeyler aradı. Eline bir paket krater alarak geniş salona girdi ve kendini geniş koltuğa attı.

Televizyonda öylesine gezinirken güzel bir film arıyordu. En sonunda yeni bir şey bulamayıp, her seferinde tekrar tekrar açıp izlediği 'Efsane Beşli' animasyonunu açtı.

Komik gelecek ama ilk biseksüel olmaya yakın olduğu zamanlar, bu animasyondaki ana karakter Jack Frost'u çok çekici buluyordu. O zamanlar da çocuk ya işte.

Bir yandan krakerini yerken diğer yandan yayıldığı koltukta filmini izliyordu. Kapının zilini duyar duymaz bakışlarını kapıya çevirdi. Ayağa kalktı ve elindeki kraker paketiyle adımlarını yönelttiği kapıyı Hyunjin'in geldiğini düşünerek hevesle açtı. Karşısında makyözü Minji'yi görünce hevesi kırılmıştı. Ona gülümsemeye çalıştı.

"Hoş geldin Minji bir şey mi old-"

"Evde tek misin?"

Felix onun bu cümlesini yarıda bırakan ani sorusuyla kaşlarını çatarak tereddüt içinde başını yukarı aşağı salladı.

"Şey, evet tekim."

Minji bu duyduğu şeyle başını sallayıp Felix'in omzuna çarparak içeri geçti. Felix elindeki kraker paketini yere düşürmesiyle ona şaşkınlıkla bakarken, genç kızın gözaltlatının mosmor olduğunu görmesiyle daha da şaşırmıştı.

"S-Sen iyi misin?"

"Umurunda mı?"

Minji bunu burnunu çekerek söylerken, daha yeni ağladığını çok belli ediyordu. Felix şu an ne olduğuna dair hâlâ anlam veremiyordu. Minji neden ağlamıştı? Neden onun evine gelmişti? Ve neden böyle hal ve tavırlar sergiliyordu kendisine?

"Minji ne oluyor?"

Minji duvara yaslanarak ona bakarken, Felix'in bu cümlesiyle histerik bir gülüş bıraktı.

"Sen neden bana soru soruyorsun ki?! Asıl soruları sorması gereken kişi benim Felix... Beni dinleyeceksin."

Minji titreyen sesiyle konuşurken, ağlamamak için zor duruyordu.

"Hâlâ anlayamıyorum Minji. Ne oluyor,
ne olur söyle artık."

Minji sinirle orada duran bir vazoyu eline alıp Felix'in gözünün içine baka baka yere fırlattı. Felix onun bu hareketiyle korkuyla irkildi. Siyah kısa saçlı kız adeta aklını yitirmiş gibiydi. Dolu gözlerle Felix'e bakmaya başladı.

"Hiç mi fark etmedin?..."

Felix kaşlarını çatarak ona bakarken, ne demek istediğini anlamak için kendisiyle savaş veriyordu. Bu durumda olduğu için eli ayağı titrmeye başlamıştı.

Genç kız tekrar duvara yaşlanmış ve bedenini rahat bırakarak, yere çökmesine izin vermişti.

"Daha stüdyoya ilk geldiğin günden beri... sana nasıl baktığımın farkında bile değilsin. Neden? Neden söylesene?! Neden yaptın bana bunu?! Sana makyaj yaparken bile gözlerini sıkıca kapatıyorsun. Sırf yüzümü görmemek için! Bu kadar kolay mıydı bu?!"

Genç kız bulunduğu yerden yorgun ve titreyen sesiyle Felix'e bağırırken, Felix'in vücudu kaskatı kesilmişti. Bu büyük şokunun arasında zar zor konuşabilmişti.

"S-Sen bana..."

"Evet Felix ben sana aşıktım! Ama sen ne yaptın?! Asıl amacı seni kullanıp atmak olan bir adamın yanına gittin! Onunla beraber oldun! "

"Ne saçmalıyorsun sen?! Ne kullanıp atması?! Bilip bilmeden konuşma!"

"Çok mu aşıksın ona? Göster o zaman. Ona olan aşkını göstersene bana!"

"Git evimden! Hyunjin gelecek."

Genç kız başını iki yana salladı ve göyaşlarını silerek ayağa kalktı. Yerdeki vazo kırıklarını umursamadan üzerlerinden geçerek tam Felix'in karşısında durdu.

"O gün... gözümün önünde... Hyunjin'i öptüğünü asla unutamam Felix... Ben sana ilk gördüğüm günden beri aşıktım. Sırf aptal bir modellik kariyerine adım attığın için değil."

"Minji... git ne olur..."

Minji Felix'in yalvaran ses tonunu ve yalvaran gözlerini dinlemeden konuşmaya devam etti.

"Bu sevgili olduğunuz haberinin yayıldığı gece nasıl ağladım biliyor musun sen? Ölmek istedim... ama yok. Sen sevgilinle bu sefer bulunduğumuz stüdyoda, gözlerimin önünde öpüştün..."

Felix zor yutkunurken, karşınızdaki genç kız ona daha da yaklaşıyordu. Felix geri geri adımlar atarken, sırtının soğuk duvarı bulmasıyla öylece kaldı. Minji biraz daha yaklaştı ve aralarındaki mesafeyi, Felix'i duvar ve kendi arasına alarak kapattı. Felix ağlayacak gibi olduğunda konuştu,

"Minji yapma ne olur... git artık..."

Minji başını olumsuz anlamda salladı Felix'in dudaklarında dalıp gitmişken. Titreyen ellerini Felix'in dudaklarına götürdü ve işaret parmağıyla Felix'in alt dudağına dokundu.

"Hyunjin her gün senin bu dudaklarını mı öpüyor? O kişi ben olmalıydım Felix... o bencil Hwang değil. Ben olmalıydım."

Minji ellerini Felix'in dudaklarından çekti ve bu sefer iki elini tuttu.

"Bir kere öpeyim o dudaklarından Felix... ne olur..."

Felix ellerini Minji'den kurtardı ve uzaklaşmaya çalıştı,

"Olmaz."

Minji kendine hakim olamadı ve sinirle Felix'i omuzlarından tutup onu sertçe duvara itti. Felix acıyla gözlerini sıkıca kapatıp açtı.

"Artık çok geç Felix..."

Minji ayak parmaklarının üzerinde durdu ve Felix'in omuzlarından destek alarak dudaklarına yapıştı.

Genç kız sanki yıllardır görmediği sevgilisini öper gibi Felix'in alt dudağını öpüyordu. Felix'in gözünden bir damla yaş akarken onu hızla ittirdi.

"Ne yapıyorsun sen?!"

Felix dolu gözleri ve kalın sesiyle Minji'ye bağırırken dudaklarını elinin tersiyle siliyordu. Aşırı suçlu hissediyordu. Hyunjin'e ihanet ettiğini düşünüyordu ve bu yüzden gözleri dolmuştu.

Minji hiçbir şey söylemeden kapıyı çarpıp çıktığında Felix en yakın banyoya koştu ve yere çökerek ağlamaya başladı. Hıçkırıklar içinde ağlarken, bir yandan iki eliyle dudaklarını parçalarmışcasına siliyordu.

Büyük bir güçlükle ayağa kalktı ve kızaran dudaklarını lavabonun önünde suyla temizlemeye başladı. Arkasında duyduğu ince sesle arkasını döndü.

"Felix?"

-The End-

Dedim ki neden olmasın

Loyal / HYUNLİXWhere stories live. Discover now