4.4

1K 53 2
                                    

Hayatımda yaptığım en iyi kahvaltılar arasına girecek kadar güzel bir kahvaltı  yaptık. Hatta o kadar uzun sürdü ki en sonunda Canan Teyze bizi evden resmen kovaladı. Annesinin adının Canan olduğunu öğrenmiştim sonunda. Benim herhangi bir planım yoktu ama Baran ve Çağla bugün için birlikte plan yapmışlardı. Canan Teyzenin de arkadaşı gelecekti.

"Napıyoruz şimdi?" diye mırıldandım arabanın kapısını açarken.

"Sizi bilmem de ben biraz dağıtacağım." dedi Çağla. Baran omzunun üzerinden ona bakınca Çağla hızla açtığı kapıdan arabaya bindi. Biraz tavırları benim kızları anımsatıyordu. Baran başını gökyüzüne doğru kaldırdı muhtemelen sabır diledi.  Arabaya bindim, Çağla'ya doğru döndüm.

"Dağıtmak istediğine emin misin?"  dedim başımla Baran'ı göstererek. Arabanın kapısını açıp içeri girdi, bakışları kısa bir süre bana dokundu ardından arabayı çalıştırdı.

"Emin olmak isterdim."

"Ne isterdin?" diye sordu Baran Çağla'ya. Ben önüme dönüp yola baktım, nereye gittiğimizi anlayamazdım tabi ki.

"Ne isteyeyim abiciğim. Gençlik, güzellik, biraz para, arada sırada yanımda olacak bir sevgili."

"Ne?" Dedim gülerek. Her şeyi anlardım da sevgili neden arada sırada? "Arada sırada derken?"

"Ben ne yapayım ay her gün mıç mıç" dedi, gerçek olduğuna emin olduğum bir gülümseme ile devam etti. "Bana bir tane sevgi, aşk, sadakat, güven dolu bir çift yeter de artar. Ben arada takılayım sonra herkes kendi yoluna. Oh mis."

"Bir dursan mi?" dedi Baran hafif sitemle. "Bir yavaşla, bir sakin ol." konunun gidişatından rahatsız olmalıydı.

"Sakinim aşkım benim, canım abim. Sen sevgilin gelince aşk dolu mu oldun, sen sevgilini çok mu özledin?" Öne doğru eğilmiş, Baran'ın yanağına sıkıyordu ve Baran bir yandan araba kullanırken bir yandan da kendini onun ellerinden kurtarmaya çalışıyordu.

"Çek elini bir üstümden."

"Tamam, tamam." Yerine tekrar oturunca bir süre bir sessizlik oldu arabanın içinde. Çalan telefonumu çantamdan çıkardım, sunum yaptığımız ve anlaşma sağladığımız kişilerden birisinin aradığını görünce telefonu açmak zorunda kaldım. 

"Kusura bakmayın." diye mırıldandım kısaca. " Efendim Aydan Hanım." dedim hafif gerginlikle. 

"Merhaba Gaye, dün bir prosedür hazırlamıştık ama imzalanmamıştı, en kısa zamanda imzalayıp ürünlerin satışı konusunda tarih belirlememiz lazım. Yeni açılacak bir mağazamızda sizin ürünleriniz de satışa çıksın istiyoruz. "

"Anladım ama ben şehir dışındayım, birkaç gün sonra dönebilirim ancak. İmza işlerini kızlar halletse siz bana mail atsanız bende bir incelesem olur mu? Belki eklemek ya da çıkarmak istediğimiz maddeler olur." dedim, sonuçta bir iş yapacaksak iki taraf da kendi haklarını korumalıydı.

"Tamamdır, ben hemen mail atıyorum. İletişime geçelim tekrardan." onaylayıp telefonu kapattım, ardından gelen maile baktım ama her ne kadar bazı maddeleri anlasam da bazıları konusunda ne demek istediğini bile anlamadım. Konuya hakim olsam da emin olamadığım ikinci bir görüş almak gereken maddeler vardı.

"Neye bakıyorsun?" diye sordu Baran, eli ile muhtemelen çatılmış olan kaşlarımı düzeltti. 

"Şu anlaşma yaptığımız şirket bir sözleşme göndermiş de ona bakıyorum, yeni açılacak mağazada ürünlerin çıkması için imzaların bir an önce atılması gerekiyormuş." dedim, telefonumu kapatıp çantamın üstüne bıraktım.

"Birlikte bakalım?" diye sordu nazikçe. 

"Olabilir." diye mırıldandım. Bakışlarım onun üzerindeydi, uzun süre ayrı kalmasak da sanki her ayrı kalışımızda onu daha da özlüyordum. Bu nasıl oluyordu bu kadar kısa bir sürede bunu nasıl başarmıştı. Nasıl ona bir anda aşık olmuştum ki? Yoldan bakışlarını çekip bana baktı, yüzünde görmekten hoşlandığım gülümsemesi beni mutlu ederken gözlerimi kırpıştırdım. 

"Ne oldu?" dedi neşesi sesine yansıyarak. Dizimin üstündeki elimi alıp elimin üstüne bir öpücük bıraktı.

"Hiç." diye mırıldandım.  Arabayı park ettiğinde geldiğimiz yere baktım, bir alışveriş merkezinin önündeydik. Çağla bizi beklemeden arabadan inince Baran kendi kendine mırıldandı.

"Hiç nezaket denen bir şey yok bunda da?

"Niye öyle diyorsun?"dedim şaka yapıp yapmadığını anlamaya çalışarak. İkimizde indiğimizde onu bekledim.

"Ne bileyim." dedi elimi tutarken, "insan bir bekler, birlikte bir şey yapalım mı diye sorar." Ona doğru baktım, hala ciddi mi değil mi emin olamamıştım ve Çağla hala görüş açımızdaydı. Bize alan tanımak için önden gittiğini anlayabiliyordum.

"Kız bizi başbaşa bıraktı ya daha ne yapsın?" diye sordum hafif ona doğru yaklaştım, kolunu omzuma sararken beni kendine doğru çekiştirdi.

"Bu açıdan da bakınca biraz sevdim." Kendi kendime gülümsedim, amaçsızca, hiçbir mağazaya girmeden bir o yana bir bu yana dolaştık. En sonunda bir kafeye girip oturma kararı aldık. Yan yana oturup sanki ayrılmaz ikili gibi davranıyorduk.

"Eee anlat?" dedim elimi çırparak. Ani bir reaksiyon göstermiş olmam onu da şaşırttı.

"Ne anlatayım?" Dedi gülerek.

"Bilmem, anlat işte bir şeyler." Başımı onun omzuna yasladım ve bu şekilde onun anlatacaklarını dinlemeye hazırlandım.

"Ben önceden yani seninle tanışmadan önce evlenmeyi düşünmüyordum ama nasıl olduysa sen hayatıma girdin ve ben yapmam dediğim şeyleri bile bir anda yapmaya karar verdim."

"Öyle mi diyorsun?"

"Öyle." dedi ve aramızda kısa bir süre sessizlik oluştu ikimizde ne diyeceğimiz konusunda emin değildik. Sessizliği bozan ben oldum.

"Ben her konuda kararsız bir insanımdır aslında ve konu eğer ciddiyse bana ayrı bir kararsızlık gelir. Ne yapacağımı nasıl yapacağımı asla çözemem. Yorarım kendimi." Gözlerimi kapatıp öyle anlatmaya devam ettim. "Seninle konuşmaya başladıktan sonra bir şeylerden emin olmaya da başladım, verdiğim kararında ilk defa arkasında durdum."

"Yani diyorsun ki konu ben olunca hiç kararsızlık yaşamadın."

"Evet."omzundan başımı kaldırıp ona baktım. "Bir tek senden eminim sanki." Beni kendine doğru çekip sıkıca sardı. Kollarının arasında küçücük kaldım.

"Seni seviyorum."diye mırıldandı kulağıma doğru.

"Seni seviyorum."diye eşlik ettim ona..

Yanlış numara | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin