Olmamalıydı

244 13 0
                                    

______________________________________

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

______________________________________

Herb bana şaşırmış bir sekilde bakarken küçümser ve alaycı bakışlarımı ona yolluyordum.

Haklı olduğumu bildiği için sesini çıkarmayıp dudaklarını birbirine bastırdı.

Diego ikimizin üstündeki gerginliği almak için konuyu dağıtmaya çalıştı.

Eliyle arkadaki ekranı gösterip konuşmaya başladı. "Bu şeyi çalıştırabilir misin?"

Herb gülümseyerek kravatını düzeltti.

"Paneli kullanma lisansım var, evet."
Üstüne bastırarak söylediği kelimelerin bana cevap olduğu çok netti.

"Güzel. Bir tarihe bakıcaksın."

Herb tam konuşmaya başlayacaktı ki. Diego izin vermeden konuşmaya devam etti.

"22 Kasım 1963, John F. Kennedy suikastı."

Diego konuşurken bu sefer de ben onun lafını böldüm.

"Diego!" Diego susmuş bir şekilde gözlerini Herb'den çekip bana çevirdi.

"Paneli izinsiz kullanmak şirket protokolünün 67D.." Diego benim dediğim seylere karsi huysuzca gözlerini devirip konuşmaya başladı.

"Bu kadar korkak olma."

Sessizce mırıldandığı seylerin aksine ben bağırarak sözlerini kestim.

"Anlamıyorsun!"

Diego bağırmamın üstüne ilkilirken derin bir nefes çektim.

"Zaten bir ihlal oldu."

"Ne ihlali? Cadillac modeli mi?"

Söyledi şeyi gülümsemi sağlarken Herb lafımı kesip konuşmaya başladı.

"Hayır. Denetimci komisyonu ele geçirdi."

Dediği şey ile sinirle kaşlarımı çatarken gözlerimi kısıp onu dinlemeye başladım.

"Komisyin birbirine girdi insanlar kayboluyor."

Hafifçe yutkunduğum da gözlerim Diego'ya kaydı.

"Eger bizi yakalarlarsa öldürürler. "

Diego bir kaç saniye düşünür gibi oldu.

"Hemen başlayalım o zaman."

Herb biraz duraksadı gözleri bana çevirdi.

"Sorumluluğu üstüme alıyorum."

Herb biraz garipse de bisey söyliyemedi. Herb bir kac saniye bana baktiktan sonra Diego'ya dönüp kafasini onaylarcasına salladı.

"Yapalim o zamam." Dedi gülümsemeye çalışarak.

Diego, Herb'ün kolunu patpatlayıp konuştu.

"Adamım benim."

Hızlıca sandalyeyle sağa doğru kendimi ittiğimde Herb hemen az önce uğraştığımız kabloların yanina gitti.

"Bunları neden buraya taktınız." Diye homurdanmaya başladı.

Kabloları gerkeli yerlerine takarken sürekli ağzından yaptığına dağir cümleler söylemeye başladı.

Ben sandlayede otururken Diego başımda onu garipser bir şekilde izliyorduk.

Herb en sonda "Oldu işte." Dediginde yerimden hafif doğrulup yanına doğru ilerledim. En son kablolardan uzaklaşıp ekranın altındaki şeyleri çevirmeye başladı.

Ekrana yavaşça yaklaşırken Herb tekrar konuşmaya başladı. "Işte oldu.  Dallas, 22 Kasım 1963."

Yüzlerce insan, uçaktan çıkan başkanı uğurlamak için sokaklara dağılmıştı. 

İnsanlar kaldırımda, onlarca arabayla beraber gelen başkanı çığlıklarıyla ve alkışlarıyla başkanı tebrik ediyorlardı.

"İşte bu. Suikastın hemen öncesi." Diego çatılmış kaşlarıyla ekrana bakarken konuşmaya başladı.

"Suikast mı?" Diye mırıldandı Herb istemesizce.

Çatılmış kaşlarımla ekranın sadece bir noktasına dikkatimi vermiştim.

Üstüne giydiği uzun palto ve kısa saçlarıyla görülmemesi imkansız olan kadına.

Elimle Herb'e kaydı durdurması için hareket yaparken dilim adeta tutulmuş gibiydi.

O gördüğüm kişi, annem miydi?

"Dikkatini ver. Başkan, Dealey Plaza'ya dönecek. "

Diego'nun dediği şeyle ekran tekrar yön değiştirdi.

"Sonra Elm Sokağı'na dönecek ve ateş açacaklar."

Aldığım nefes sıkışırken gozlerimi ekrandan çektim.

"Dur bu patlamada ne böyle?" Ekrandan çektiğim gözlerimi tekrar ekrana diktiğimde FBI binasının mavi ve beyazı andıran bir ışıkla patladığını gördüm.

"Evet ama neden patladı?"

"Olmamalı mıydı?" Herb'ın dediği şeyle istemsizce güldüm.

"Olmamalıydı tabikide Herb."

"Arabalar hala ilerliyor, başkan ölmedi mi?" Diego'nun dediği şeyle sanki parçalar yerine oturmuş gibi üçümüzünde ağzından aynı şey çıktı

"Hassiktir."

yay || the umbrella academyWhere stories live. Discover now