Bölüm 32

9.8K 619 765
                                    


Merhabaalarr efendimm.. Nasılsınız keyifler nasıl bakalım dökülün biraz gıybetleri.

Beni soracak olursanız iyiyim çok şükür keyfimde yerinde çünküü en uzunn bölümümü yazdım. Tamı tamına 15 bin kelime.. 🥵 ister ikiye bölüp okuyun ister tekte ama iki hafta bölüm nerde diyeni duyarsam keserim 😂

⚠️ Birde bazı yorumlar mesajlar geliyor abilerin veya Bahtiyar'ın anlatımından rahatsız olan, sadece Gülçehre anlatımından okumak isteyen.. arkadaşlar bu benim kitabım ben ne istersem onu yazarım 💋
Saygılar nokta kaşe mühür imza..

Bu bölümü bir sürü güle boğunnn her yerde güller görelimmm 🥀🥀🥀

Sizleri seviyorum kendinize çok iyi bakın 🧡



...

Bahtiyar Beyatlı Bakış Açısı;

Ritmik seslerle parmağımı vurduğum koğuş masama kilitlenmiş, kafamda uçuşan binbir düşünceler içinde boğuşuyordum. Her şey aynıydı.. dertlerim, sıkıntılarım, çektiğim zihinsel problemler her şey yerli yerindeydi. Ama.. bir şey vardı ki tüm o dertleri bir kenara siktir etme isteği uyandırıyordu kafamın içinde.

O şeyin adı Leyla'ydı..

Gözlerimi sımsıkı yumup yarım saattir vurarak rahatsız edici ses çıkardığım gürültüyü kestim. Ellerimi yumruk yapıp kafamın her iki yanına bastırdım sıkıca. Susmuyordu sesler, her dakika bambaşka bir anı hatırlatıyordu bana. Ama en taze anım Leyla'nın kollarıma koştuğu andı. Nasıl bir anda kanatlanıp konmuştu öyle üzerime. Peki ya binbir çiçeği koklasamda bulamayacağım kokusu, onu nasıl atardım zihnimden? Mümkün müydü..

Masaya yeniden parmağımla tıklatmaya başladığımda önümdeki soğumaya yüz tutmuş çaydan bir yudum daha aldım. İki gün önce ceza evine geri gelmiştim. Uzun süre dışarda kalmak bana iyi gelmemişti, kendimi ikide bir Leyla'nın kapısında buluyordum. Bu hiç iyi değildi.

"Ne düşünüyorsun böyle kara kara?"

Varlığını unuttuğum adamın sesiyle irkildim. "He dayı?"

"Ne düşünüyorsun diyorum, eskittin masayı."

"Yok bir şey." Diye kestirip attım.

"Hadi hadi yeme beni.." ağır tütün içtiğini belli eden hırıltılı sesiyle güldü. "Normalde deliriyorsun sağ sola saldırıyorsun, bugün kuzu gibi oturmuşsun."

Ters ters her zaman oturduğu üst ranzaya bakıp yeniden önüme döndüm. Kimseye açıklama yapacak halde değildim şu anda. Acaba Leyla ne yapıyordu? Ona durumumu biraz da olsa açıklamıştım ceza evine dönmem gerektiğini duyunca bakışları apaçık bir şekilde soldurmuştu tüm çiçeklerini.

Kapının önüne yerleştirdiğim arkadaşım az evvel balkonda radyo dinlediğine dair haber vermişti. O evdeki radyom ceza evinde dinlediğim frekansla uyumluydu ve şu an onun dinlediği her şeyi aynı zamanda bende dinliyordum. Esasında numaramı da bırakmıştım ama iki gündür hiç aramamıştı.

İçeride nasıl telefon kullandığım onu baya şüphelendirsede soru sormamıştı Allah'tan.

"Kapatsana şu radyoyu başım şişti.." dayının elini radyoya atmasıyla hızla uzanıp aldım.

"Hayır kapatma dinliyorum ben." Oda dinliyor.

"Ulan aklın yerinde mi senin bugün? Deli deli haraketler yapıyorsun."

MUCİZEWo Geschichten leben. Entdecke jetzt