0.6

31 4 0
                                    

Long time no see... Bilgisayar uzun süredir meşguldü o yüzden yeni bölüm atamadım. Çok üşeniyorum ama bu filmin varlığını bilmek bile bana heyecan veriyor. Ki ficini yazmamdaki en büyük etkenlerden biri. Neyse lütfen biraz yorum yapar mısınız rica etsem. Ve kütüphaneye falan ekler misiniz??? Uzun zamandır aktif olmadığım için sıralamanın çok gerisine düşmüş bir fic o yüzden anlayış gösterirseniz sevinirim.

^^Marş eşliğinde yerinde adımlayan öğrencileri kontrol ederken bir yandan da yönlendiriyordu Gyu. "Yanınızdakine bakın... ve uyum içinde olun." Adımları izlerken ritim eşliğinde "Sol, sol, sağ, sol, sağ, sol, sağ." O sırada üst kattan itişme sesleri gelmeye başladı. "Dur şerefsiz!" , "Öldürün onu!" , elinden kurtulmaya çalışan biri olmuş olacaktı ki "Nereye?" diye bağırdı biri "Saklanmayı dene hele!" Gyu kafasını kaldırmış yukarı kattaki seslere anlam vermeye çabalıyordu. "Şerefsiz." , "Kuş adamı buraya getir." , kuş adam??, "Aşağılık herif. Kanatlarını kıracağım. Buraya gel!" bunu duyunca Gyu dayak yiyenin Birdy olduğuna tamamen emin olmuştu artık. "Bakalım yine uçabilecek misin?" üst kattakiler bunu söylerken Gyu çoktan merdivenleri koşarak çıkmaya başlamıştı. "Beomgyu'dan uzak durun." dedi yerdeki çocuk. O sırada Gyu aralarına atlayarak kendini Soobin'e siper etmişti. "Beomgyu, sen karışma!" arkadaşları Beom'u aşmaya çalışırken pencerenin korkuluklarına tırmandı Soobin. Dikkatler yine ondaydı. "Aşağı in!" , "Buraya gel!" , "Neden yükseğe tırmanıyorsun? Hemen aşağı in." Onlar bunu söylerken Soobin kes sesini diye bağırıyordu tepeden. Mingi ve Minho onu indirmek için zıplamaya başlayınca üstlerine atladı ve Gyu yere düştü. Minho kaçmaya çalışan Birdy'yi tutmaya çalışırken "Seni ibne kaçmasana!" diye bağırdı. Soobin onu da ittirdi ve o sırada üstüne Jaeyun çullandı. Koridordakiler "Öldürün onu!" diye bağırıyordu. Birdy Jaeyun'un da elinden kurtuldu. Gyu ona ulaşmaya çalışıyordu ama ötekiler izin vermiyordu. Birdy merdivenlerin oraya ulaşmaya çalışırken Minho da peşindeydi. Merdivenlerin dışarıya bakan kısmına koştu Birdy. Ellerini tırabzanlara attı. "Birdy ne yapıyorsun?" dedi Minho. Soobin arkasını döndü ve "Yaklaşma bana!" diye uyardı Minho'yu. "Ne yapıyorsun?" arkasından duyduğu seslenmelere aldırış etmedi Birdy. Tırmandı. "Özür dilerim, şaka yapıyorduk." Birdy ayakta durdu ve aşağı baktı. "Birdy, atlama." Kollarını bir aşağı bir yukarı sallamaya başladı Soobin, bir kuş misali. Minho hala onu ikna etmeye çalışıyordu. Soobin hafifçe kafasını çevirip baktı ve kollarını daha hızlı çırpmaya başladı. Birkaç sevinç nidası atıp kendini aşağı bıraktı. O sırada Gyu ve onu tutmaya çalışan Jaeyun-Mingi ikilisi koşarak Birdy'nin atladığı yere gittiler. Endişeyle aşağı baktı Gyu. Her şey olmuş olabilirdi. Ancak gördükleriyle biraz rahatladı. Soobin yerde çömelmiş elindeki sıyrıklara bakıyordu. Ayağa kalkıp yukardan ona bakan Gyu'ya baktı. Gülümsüyordu. O esnada bir kızın sesi duyuldu. "Erkekler buraya giremez." Evet, Soobin kızların tarafına atlamıştı. Gyu şoku üstünden attıktan sonra Jaeyun'a döndü ve tokat attı. "Ne halt ediyordun?" Jaeyun ise Gyu'nun yakasına yapıştı. "Choi Beomgyu, o ibneyle takılırsan senin de eş cinsel olduğunu düşünürler!" Bir yandan bağırıyor, bir yandan da şaşkın Beomgyu'yu bir ileri bir geri sarsıyordu. Gyu aldırış etmeden tekrar aşağı baktı. "Birdy, nereye gidiyorsun?" Soobin ıslık çalarak kızların arasından geçti ve gözden kayboldu. Gyu ise orada kalakaldı. 

^^Hep bir ağızdan söyleyerek ilerliyordu asker üniformalı liseliler. "Muhteşem, kudretli, ciddi, dik, sessiz, güçlü, kusursuz, çevik," artık yerlerinde sayarken devam ettiler "tetikte, cesur." ve en öndeki, onları yöneten Beomgyu'nun emriyle durdular. Beomgyu karşısındaki büyüklere asker selamı verdikten sonra arkasını dönüp "Yerinde say!" emri verdi. Okuldaki birçok kişi onları seyrediyordu, kızlar da dahildi. İki elini kaldırdı Beomgyu. Ve marşı söylemeye başladı. "Gece sisli. Hazır, say." ve ellerini kullanarak koroyu yönetmeye başladı. "Gece sisli, yıldızlar ve ay sönük" asker kılığındaki öğrenciler  Beomgyu'nun komutlarına uyarak ikiye ayrılıp tek kollarını havaya kaldırdılar, sağa ve sola kalkan silahlar gibiydiler. "Sadece silah sesi yankılanır. Mermiler havada uçuşur. Ayaklarını yere bas, silahını tut. Kahramanlar! Karanlık doğaya ilerleyin." Gyu ve Soobin dışındakiler yere çömelmiş elleriyle Soobin'i gösteriyorlardı. Herkes sustu. Sadece Soobin ve Gyu'nun sesleri duyuluyordu. Birbirlerine doğru yaklaşırken sakince şarkıyı söylüyorlardı. "Bu dünyada, Bazen umut vardır ve hayal kırıklığı. Böyle hissediyorum" koro eşlik etti "Hissediyorum." Soobin solo söylemeye başladı "Bu dünyada, Biraz neşe" söylerken kasketini çıkardı. "Biraz hüzün var, kimse kaçamaz" tribünlerde oturan Jisu'nun kulağına eğildi arkadaşı "Çok yakışıklı." Gyu'yu gösteriyordu hayır dedi Jisu "Bence Birdy daha yakışıklı" gülüştüler "Kimse kaçamaz." diye tekrarlarken koro. Artık hepsi bir ağızdan söylüyorlardı. "Dünyamız, Sandığın kadar kötü değil. Seni üzmesine izin verme." ritme uygun şekilde ellerini çırpıyorlardı. "İlgili ol..." yarıda kaldı şarkıları. "Dur!" diye bağırılmıştı çünkü. "Ne söylüyorsunuz? Bu bir askeri şarkı yarışması. Ne biçim şarkı söylüyorsunuz? Hangi okuldansınız? Öğretmeniniz kim? Saçmalığa bak! Diskalifiye edildiniz! Gidin!" Hepsi ayaklandı ve dik dik bağıran komutana bakan Soobin'i de alıp oradan ayrıldılar. 

Yarışmanın olduğu yerden ayrılırlarken en önde giden Soobin'i durdurmaya çalışıyordu Gyu. "Choi Soobin. Choi Soobin." Soobin arkasını döndü ve Beomgyu'yu "Git buradan!" diye bağırarak ittirdi ve yoluna devam etmek için önüne döndü. Sinirli adımlarla giderken koşma sesi duydu ve koluna yapışan Jisu'yu görüp durdu. Hala önüne bakıyordu. "Bu kadar yeter." Gyu kıskanmıştı ancak belli etmemeye çalışıyordu. "Birdy, hadi. Oraya herkes için çıktın. Onun yüzünden canını sıkma. Seni anlamıyorlar ama ben anlıyorum." Gyu olduğu yere çivilenmişti. Bu söz kalbine ok gibi saplanırken Jisu, Soobin'in ellerini tuttu. "Hadi, kızma." Etraftaki sesler giderek alçalmıştı. Beomgyu sadece kendi benliğinin sesini duyuyordu. Ne hissedeceğini, ne yapacağını bilmiyordu. Ayağa kalkıp Soobin'e baktı ve Jisu'nun ona bir şey uzattığını gördü. "Sana bunu bu sabah verecektim. Boğaz pastili." Gyu tepkisizce onları izliyordu. Soobin karşısındaki kıza bakarken dudakları yukarı kıvrıldı. Görüntü çok güzeldi ama nedensizce Beomgyu'nun canı acıyordu. Soobin elini yavaşça havaya kaldırdı. Acaba kızmış mıydı? Ancak Soobin'in eli kızın saçlarına, kızın eli ise Soobin'in eline ulaştı. Gyu daha fazla dayanamayıp oradan koşarak ayrıldı ve "Siktir!" O kadar çok bağırmıştı ki herkesin kafası o yöne çevrilmişti. Ancak Gyu hiçbirini fark edebilecek durumda değildi. 

^^Oturdukları masada hızlıca yemeğini yiyordu Soobin. Yanında oturan Jisu sordu "Erişteyi jüriyi düşünerek mi yiyorsun?" evet diye yanıtladı Soobin. "Neden tabağı da yemiyorsun?" Bunu demesiyle Soobin tabağı kaldırıp ağzına soktu ve ısırmaya başladı. Jisu şaka yapıyordum diyerek Soobin'in ağzındaki tabağı masaya koydu. Gyu karşısında oturan çocuğun hareketlerini sessizce takip ediyordu. "Kaybetmek önemli değil." dedi ancak modu düşüktü. Elindeki bardağı kaldırıp "Şerefe" dedi. Yemeğine gömülmüş olan Soobin kafasını kaldırıp "Kaybetmekten korkmuyorum. Şarkıyı bitiremedik bile. İki aydan fazla çalıştık. Dertleri ne? Sıkıyönetim kaldırıldı sanıyordum." Gyu'nun bardağı hala havadayken yemeğine döndü. "Sence dünya değişti mi? Aslında hiç değişmedi." Jisu araya girdi "Bence yarışmayı kazandın bile. Seyircinin tepkisini görmediniz mi?" Gyu bu kız her konuştuğunda inanılmaz bir öfke hissediyordu. Bardağındaki içkiyi kafasına dikti ve masadan kalktı, Soobin kızla muhabbet etmeye başlamışken. Atarilerden birinin başına geçip oynamaya başladı. Bir yandan da onları dinliyordu. "Zaten riskli bir hamleydi. Jüri ya sevecek ya nefret edecekti." Soobin yanındaki kıza döndü. "Lia, son zamanlarda kimin şarkılarını dinliyorsun?" Gyu yine karanlık hislere kapılmıştı. "Bobby Chen'in. Onu hiç duydun mu?" evet dedi Soobin "The Crowded Paradise'ı seviyorum." Gyu daha da asıldı oyun koluna, tuşlara daha da çok abandı. "Onu ben de çok seviyorum." dedi Jisu. "Dur açayım." Soobin'in kelimelerini duyunca artık tuşlara basmıyordu, bildiğin makineyi yumrukluyordu Gyu. Oyunu bitirdi ve arkasını döndü. Soobin'in nazikçe kızın saçını geriye atışını ve kulaklığını paylaşışını izledi. Dayanamıyordu artık. "Siz çıkıyor musunuz?" Soobin gözlerini kızdan çekip Beomgyu'ya döndü ve sadece baktı.

"Dünya bizim etrafımızda dönüyor sanıyordum." Aklında motorunun arkasına oturan Lia ve bisikletleriyle onların yanında ilerleyen Soobin'in el ele tutuşmaları ve mutlulukları geldi. Gözünden bir damla yaş düşerken devam etti. "Birdenbire nasıl yabancı oldum?" Louis ona bakarak ağlayan gencin omzunu sıvazladı. "Kıskançlık yılan gibidir. Kalbini yer, bitirir." sonra ayağa kalktı. Beomgyu'nun yüzündeki yara kanamaya başlamıştı. Artık sadece içi değil dışı da kan ağlıyordu...

Tamı tamına 1200 kelime ve benim için yazmak çok zor oldu. Sinirden kendimi dişledim... Evet Soobin o kızla sevgili oldu. Beomgyu acı çekiyor. Ben ise olacakları bilmeme rağmen merakla ne olacağını bekliyorum. İyi okumalar. Bundan sonra sahnelerin fotoğraflarını falan koyacağım. Ben bir sonraki bölümü yazmaya gidiyorummm.












1

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 29, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

your name engraved herein \\ soogyuWhere stories live. Discover now