no way out

29 3 0
                                    

Harry, kendi odasının kapısını kapatmış olmasına rağmen onların kahkahalarını hala duyabiliyordu. Bir süre kulaklığını takıp şarkı dinleyerek kendini oyaladıysa bile ayakları onu oraya gitmeye zorladı. Daha fazla direnmenin anlamı yoktu.

Koridorun sonundaki odasından çıkıp Zayn'in hafifçe aralanmış kapısında dikilmeye başladı. Aralarında geçen konuşmaları duyamıyordu ancak duyması da gerekmezdi.

Harry, onların bir bütünün parçaları gibi göründüklerini düşündü.

Sarışın olan, Louis'nin üzerine doğru atıldığında ve diğer hepsi ona katılıp Louis'yi gıdıklamaya başladığında midesi yanıyor gibi oldu. İstediği aralarına karışmak mıydı yoksa Louis'nin yerinde olmak mı, emin değildi.

Daha önce tanışmadığı bu hisse bir anlam yükleyemedi. En azından o an için.

Louis'nin gürültülü kahkahası kulaklarına doluyordu. Harry çoğu zaman alt sınıfların sesini duymaya bile katlanamazdı ancak bir şekilde, Louis'ninki kulağa büyüleyici geliyordu.

Onun sesinde diğerlerinde olmayan bir şey vardı.

Harry birinden etkilendiğinde bunu bilirdi. Onu kısa sürede ipek çarşaflarının üzerine alır ve aynı sürede kapı dışarı ederdi. Ancak yine bir şekilde, Louis'nin onda uyandırdığı hisler daha güçlüydü. Başkalarına kıyasla, benzersizdi.

Tamam, diye düşündü. En kötü ipek çarşafların üzerinde biraz fazladan durur, zararı yok.

Bu, yine onun eylemlerinin sonunu düşünmediği anlardan biriydi. Tıpkı Zayn'le ilişkisinin bu noktaya gelmesini sağladığı an gibi. Tanrı biliyordu ya, Harry iyi bir üvey kardeş olmayı çok istemişti.

Hatta o kadar istemişti ki, Zayn'i olası bütün tehlikelerden korumaya çalışırken, onun için başlı başına bir tehlikeye dönüşmüştü.

Harry, ortaokul hayatı boyunca ona arkadaşlık eden tek kişiyi, üvey kardeşini, herkesten, en çok da kendinden soyutlamanın bir yolunu bulmuştu. Başta kendini bunun onun yararına olduğuna inandırmıştı ancak geçen süre boyunca onun ne kadar incindiğini görmemek imkansızdı.

Herkes kötü değil, Harry. Onlar benim arkadaşım, diyordu Zayn.

Ancak Harry, Zayn'in konsolu elinden alındığında arkadaşlarının neden ziyaret etmediğini biliyordu.

Onu korumak istedi. Onu o kadar korumak istedi ki, hep onun yerine incinen olmayı göze aldı.

Zayn'le arkadaş olmak kolaydı. O kolayca uyum sağlardı ve uysaldı. Harry de onunla tanıştığında hiç zorluk çekmemişti. Yine de işler Harry için hiçbir zaman bu kadar kolay olmadı.

Zayn'den farklı olarak Harry, insanlar ondan faydalanmaya çalıştığında bunu anlardı.

Bu sebeple o, hiçbir zaman arkadaş edinmek istemedi.

O, Zayn'in bütün resitallerine katılan babasının ve üvey annesinin en azından bir maçını izlemeye gelmesini istedi.

Tıpkı Louis'nin, tribünde oturup, bacak bacak üstüne atarken, Liam'ın antrenmanını bitirmesini beklediği gibi, birilerinin de onu beklemesini istedi.

Sadece, bir kereliğine, en azından bir şey için, fark edilir olmak istedi.

Ancak hiçbir şey beklediği gibi gitmedi.

Harry etrafındaki onca kalabalığa rağmen o kadar yalnızdı ki ne popülerliği, ne yetenekleri, ne de iyi görünüşü onu tatmin ediyordu. O, her zaman daha fazlasını istiyordu.

wear your heart on your sleeveNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ