12

304 46 46
                                    

Amon

"Konseyde ne konuştunuz?" dedi abim masaya portakal sularını getirirken. Onlara karşı dürüst olacaktık. Sadece ailemiz hakkındaki gerçeği öğrenmeye çalıştığımızı söylemek yerine saklayacaktık. Lord Frigo bize hiçbir şey söylememişti. Bu yalan olmuyordu. "Bize teşekkür falan ettiler. Hediye vermek istediler de kabul etmedik." Ablam tabaklarımıza pankekleri koyarken kaşlarını çatmıştı. "Onlardan hediye almayı kabul edeceğinizi mi düşünüyorlardı?" Göz devirdi. Boş kabı kenara koyduktan sonra o da kendi sandalyesine oturdu.

Her haftasonu birlikte böyle kahvaltı yapıyorduk. Daha sonra onlar görev verildiyse, evden gidiyorlardı. Ben de kardeşimle kalıyordum. Bu hafta görevleri olmadığını biliyordum. Yani evdelerdi. Belki benim halüsinasyon sorunum hakkında bir beyin fırtınası yapabilirdik. "Bakanlarına lord diyorlar biliyor musunuz? Bir de adamın işe yaramaz koruması var tabii." Solar'dan bahsettiğimi doğal olarak bir tek Riki anlamıştı.

Gülümsedi. Çikolata sürdüğü pankekini ağzına götürürken, "Kız resmen Amon'a taktı. İkisi atışırken Amon çok havalıydı. Ondan korkacağını düşündü herhalde." Kardeşimin aksine bunu havalı değil, sinir bozucu bulmuştum. Kişisel olaylarını benimle bağdaştırmaması gerektiğini o yarasaya ben öğretmeyecektim. Ama öğrenmek istemiyorsa da buna devam etmesine izin vermeyecektim. "Çok sinir bozucuydu cidden."

"Neden sana kafayı taktı ki? İlk sen mi bir şey dedin?" Ona cevap vermek için ağzımdaki lokmayı bitirmeye çalışırken, Riki benden önce davrandı. "Heeseung'la çıkıyor ya, kıskanmıştır." Gözlerim irileşmiş bir şekilde, ağzım açık sağıma döndüm. "Ne saçmalıyorsun?" Şimdi ki hali sinirliydi. Sanırım o da Heeseung'ın kardeşleri gibi aramızda bir şey olduğunu düşünüyordu. Böyle anlamaları için çok müsait davranmıştık anlıyordum ama ben ve o daha kaç defa aramızda bir şey olmadığını söylemek zorundaydık? Kendi ailelerimize yalan söyleyecek hallerimiz yoktu ya? En azından bu konuda. Ayrıca bir vampirle çıktığımı düşünmesi gerçekten kalbimi kırmıştı.

"İkiniz o kadar yakınsınız ki kim size baksa öyle düşünür." Derin bir nefes aldım. Elimdeki çubukları tabağımın yanına bırakıp vücudumu tamamen ona doğru döndürdüm. "Sana daha kaç defa o canavarla bir ilişkim olmadığını söylemek zorundayım?" Ablam sesini bizden daha çok yükselterek kavga etmememiz gerektiği konusunda uyarıda bulunduğunda, onu gerçekten takmıyordum. Tek duyduğum ikizimdi. "Hareketlerin sözlerinden çok farklı canım kız kardeşim." Elimi sinirle masaya koydum. "Sana nedenlerini söyledim. Donarak ölmemi mi isterdin?"

''Saçmalama tabii ki hayır ama seni ısıtacak tek şey o yarasanın elleri değil.'' Dudaklarımı ıslattım. Abim de ablama katıldığında, gerçekten odak noktam dışında hiçbir şeyle ilgilenemiyordum. Adeta sinir küpüne dönmüştüm. ''Kendime iyi ya da kötü gelecek şeylere karar verme yetisine daha çocukken eriştim Riki. Kararlarımı sorgulama ve sana haklı bir sebep veriyorsam kabul et.'' Ayağa kalktım ve sandalyemi geriye ittim. İştahım kalmamıştı. Kahvaltı etmeyeceğimi söyledikten sonra odama çıkmak için merdivenlere doğru ilerledim. Fakat bittiğini sandığım mevzu henüz bitmemişti. ''O halde dün ne neden Solar sana gücünü kullanmak üzereyken Heeseung aranıza girdi? Jungwon ya da Sunoo bunu yapamaz mıydı?'' Beni gerçekten sinirlendirmeye başlıyordu. Olmayan ilişkiyi desteklemediğini söylemeye getiriyordu her şeyi ama bilmeden beni kırıp daha da öfkelendiriyordu.

''Niki yeter.'' Sandalyesinden kalkıp merdivenlerin ilk basamağında durmuş olan bana baktı olduğu yerden. ''Onunla konuşmanı istemiyorum Amon.'' O an sanki düşüncelerim benim değildi. Aklımdan çok başka şeyler geçirirken, bedenim farklı hareket ediyordu. Neden bu kadar sinirlenmiştim kavrayamıyordum. Adeta yanıyormuş gibi hissettiğimde, ona yandan bakmayı kesip tam olarak yüzüne döndüm. Hızla üzerine yürürken, solumda duran boy aynasına sertçe yumruk attım. Ayna parçalanıp, bazı camları yere düşerken kanlı elime bir parça aldım. Bundan sonrası bana ait olmayan anılar gibiydi. Sanki onları sadece görebiliyordum ama harekete geçirenin de ben olduğuma emindim. ''Bana emir verme avcı! Sen bana itaat etmek zorundasın!''

drunk dazed ✵ lee heeseungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin