Masumiyet

53 27 5
                                    

Sertçe yutkundum. "Anlatsam anlar mısın bilmiyorum. O yüzden sadece yanımda kal olur mu?"

Karan'ın keskin bakışları hayal kırıklığıyla üzerimde gezindi bir süre. Belli etmemeye çalışarak kalktığında berbat bir oyuncu olduğu için onu kırdığımı anladım.

"Modunu yükseltebilecek harika bir yere götüreceğim."

İtiraz etmeden arkasından gittim. Kapıda bize iyi günler dileyen garsonun cebine belli etmeden bahşiş sıkıştırdığında hesabı ödemeden çıktığımızı fark ettim.

Bir süre duraksadım. "Hesabı ödemeyi unuttuk."

Bana bakıp güldü. "Bazen gerçekten saf olduğunu düşünüyorum."

Adımlarımı hızlandırıp arabaya binerken yetiştim. "Sana diyorum?"

Omuz silkti. Arabanın camından dışarıyı gösterdi. İşaret parmağından kafenin tabelasına uzanan hayali oku gözlerimle takip ettim. Meriçler Kafe

Dikkatsizliğim gergin ve sessiz geçen zamanla beraber aramızda oluşan buzları eritmiş gibiydi. En azından gülmüştü.

Telafi etmek için bir çözüm arar gibi bakışlarım yol boyunca onun üzerindeydi. Arabaya binerken odağımı annemin kırıcı sözlerinden ayırabilecek bir şeyler arıyordum. Şimdi Karan'la aramızda geçen daha kırıcı konuşma odağımı ona çekmeyi başarmıştı.

"İlk tanıştığımız günü hatırlıyor musun?" diye masum bir kız gibi mırıldandım.

Yolu takip ederken gülüp bana döndü. "Evet Nihal, sanki insanla dalga geçiyorsun. "

Bakışları kısa süre için de olsa bana döndüğünde rahatsızca kıpırdandım. Kalbimi bir bakışıyla hızlandırması bana çok tehlikeli geliyordu.

"Ben de hatırlıyorum. Bazen tekrar canlandırıyorum zihnimde kalmaya devam etsin diye."

Kaşlarını kaldırıp sırıttı. "Açıldın iyice. Soğuk yapmayı ne zaman bırakacağını merak ediyordum. Bu arada hayallerini hiç garipsemeyeceğim çünkü ben o gece takıntılı bir psikopat gibi senin fotoğraflarını ekran almakla meşguldum..."

İlk cümlesiyle annemin söylediklerini tekrarlayınca yutkundum. Diğer sözleri uğultulu geliyordu. Bana olan ilgisinden, bana temas etmenin onu rahatlattığından ama onu istemediğimi düşündürdüğümde sinirlerine hakim olmakta zorlandığından bununla başa çıkabileceğinden bahsediyordu. Annemin söylediklerini ona anlatmadığım halde biliyor gibiydi. Bir kez daha istemsizce önümü kapatmak için askılımı yukarı çektim.

"Ben de ablamla eşit derecede ilgilendiğini düşündükçe kontrolüm kaybedecek gibi oluyorum ama sana sözlerimle zarar vermemek için kendime hakim oluyorum. Sen bu konuda pek başarılı değilsin, sinirlerine hakim olma konusunda. " Dedim soğukkanlılıkla bakışlarımı camlara döndürürken.

Aniden direksiyonu sağa kırıp yol kenarında durdu. "Kuzen seni hak etmiyorum."

Beklemediğim bir anda sağa çekmesinden kalp atışlarım hızlansa da kendimi ele vermedim. "Biliyorum."

"Yine de seni istiyorum." derken umutla kahve gözlerini üzerimde dolandırmaya başladı.

Kurduğum hayaller yetmiyor gibi elimi uzatıp saçlarıyla oynamaya başladım. Ne yaptığımı fark ettiğimde biraz geç olmuştu fakat bir karşılık vermeden saçlarında elimi gezdirmeme müsaade etti. Dalgın bakışları bir süredir ümitle dudaklarımı izliyordu. Farkında olarak gülümsedim. Yakınlaşmadan beklediğimiz süre daha da gerici olmaya başlıyordu. Elimi çekmemle tek temasımız kesilince bir şekilde dokunmak istesem de uzatmadım.

"Beni nereye götirecektin?"

Memnuniyetle gülümseyerek arabadan indi. "Buraya."

Arkasından inip çiftlik evine kadar onu takip ettim. Kapıyı anahtarla açıp içeri girmemi bekledi. Çalışmayan şöminenin karşısındaki minderlere kurulduğunda çantamı gerideki deri koltuğa bırakıp hemen yanına kıvrıldım.

Teması başlatmamak konusundaki kararlılığını biraz daha ölçmek adına dayanabildiğim kadar hareketsiz kaldım. Başımı kaldırıp baktığımda bu kadar yakından izlemesinin yeterince heyecan verici olduğu kanısına vardım. Ergenler gibi sevgiyi temastan ibaret sanmıyordur herhalde diye düşünerek biraz geri çekildim. Hem sabrını denemek istiyordum hem de bir daha bu kadar rahat baş başa kalıp kalmayacağımıza emin olamadığım için ona dökmek istiyordum kalbime bakmakta olan paslı çivilerimi.

"Annem biraz acıtıyor canımı." diye başladığımda geriye çekildiğim için bozulan bakışlarından eser kalmamıştı.

İlgiyle dinliyordu. Ben kötü anılarımı anlattıkça ellerini kumral saçlarına geçirip dağıtıyordu gerginlikle. Burnumu çekip dolu gözlerle devam ettim.

"Bir keresinde giyinirken odamın kapısını kilitlemeyi unutmuşum. Amcamgil misafirliğe gelmiş. Odama gelip beni azarladı. Amcam beni görsün diye kasten yaptığımı söyledi."

Gözlerimi parkelerden ona çevirdim. "Anlıyor musun?"

Başını sallayıp sessiz kaldığında buna benzer birkaç korkunç anımı daha anlattım. Ne diyeceğini bilemiyor gibi etrafa bakınıp duruyordu. Başını yana eğdi.

"Bugün de annen miydi? Biraz soğuk yaptın ya."

Gözyaşlarımı elimin tersiyle silerken güldüm. "Evet, annemin imalarından sonra birinin bana dokunması bana olduğum kişi gibi hissettirdi."

Kaşlarını kaldırıp başını iki yana salladı. Çenemi hafifçe tutarak kendisine döndürdü. "Kendinde kusur arama Nihal. Bizi kendi zihniyetlerine göre kalıplara sokan ebevynlerimiz utanmalı."

Gözlerinin içine baktım. Tanrı bana onu gönderdiği için çok şanslıydım. Tam ihtiyacım olan anda gelmişti. Tek eksiğim bir üvey kuzendi. Kendi kendime güldüm. Bir an önce yarın olsun diye geçirdim içimden.

Onu dinlemiyormuş gibi devam ettim, bir yandan sözlerini zihnime kazırken. "Param olmasa yine bana kızım der miydi bilmiyorum Karan. Bu inan bana en zoru. Sürekli pahalı veya değersiz hediyeler alıp durumum yettikçe onu sevindirmeye çalıştım çünkü sevgisine muhtaçtım. "

İncilerimi sımsıcak avuç içleriyle yüzümden uzaklaştırdı. Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama en uzak geçmişlerimizde bile üzücü ne varsa döküldük. Babasının evlilerken ona ve Beren hanıma şiddet uyguladığı küçüklük anılarından bahsetti. Ben hüngür hüngür ağlıyorken soğukkanlılığını korumasına hayran kalıyordum.

Omuz silkti kayıtsızca. "O zamanlar annemi koruyamadığım için yetersiz hissediyordum. Oysa beni koruması gerekenler kendileriydi. Yiğit'in doğumuyla boşandılar ve kardeşimin aynı anıları yaşamaması için kendime söz verdim."

Kimsenin bizi izlemediği çiftlik evinde kızıl ışığın vurduğu kahve gözleri bana kenetlenmişti. Benimkiler de ona imrenerek bakıyordu.

"Babamdan bana geçen kötü özellikler var biliyorum. Sadece gizlemeye çalışıyorum. Karanlık bir tarafım var. Babam gibi istediğimi alamayınca..."

Elimi usulca kaldırıp onu durdurdum. "Harika bir abisin, her planına Yiğit'i dahil ediyorsun. Eminim harika bir baba da olurdun."

Kızıl ışıkta parıldayan gözleri beni süzmeye başladığında güldüm.

"Eve bırakayım seni."

Lips And LiarsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin