•13

443 71 11
                                    

Yüzünde bir ıslaklık ve bağırış sesleri ile gözlerini aralarken tüm üyelerin başına toplanmış şekilde ona doğru konuştuğunu fark etti. Çoğunun yüzünde büyük bir gülümseme bulunurken gencin bakışları hala yanağını yalamaya devam eden minik bedene kaydı. Uyanır uyanmaz Lena'nın hemen dibinde bulunan şirin yüzüyle karşılaşmak prensi de gülümsetti.

"Günaydın! Bugün alanımıza kabul ediliş günün!"

Diğerlerine kıyasla daha yüksek çıkan Felix'in sesi nedeniyle karmaşanın sebebini öğrenmişti Seungmin. Yavaşça üzerindeki miniği dilkatlice tutarak doğruldu ve gözlerini ovalayarak sağlanan sessizlik sonrası konuştu.

"Zaten kabul edilmemiş miydim?"

Onun bu uykulu sesiyle sorduğu soruya en heyecanlıları olan omega hızlıca yanıt verdi. "Evet ama ellinci güne kadar tam olarak üyemiz sayılmıyorsun. Çünkü gelip de dayanamayarak giden çok fazla kişi oldu, biz de bu yüzden elli gün boyunca büyük sorunlar yaşamadan bizimle yaşayabilen kişileri kabul ediyoruz!"

Aldığı cevap mantıklı geldiği için başıyla onaylayarak sessiz kalırken Felix yeniden atıldı. "Hadi! Şimdi kahvaltı vakti! Elini yüzünü yıkayıp gel!"

Alfa olan kucağındaki bebeği kendi kollarına alarak prensin işini yapması için olanak sağladı. Aynı zamanda diğer üyeler de odadan ayrılırken Seungmin ayağa kalkarak kalan son üyeye baktı.

"Ne oldu Hyunjin?"

Elleri arkasında duran beden lavaboya adımlayan gencin arkasından ilerlerken sorusuna yanıt vermemeyi tercih etti. Seungmin yüzünü yıkarken de onun yeni uyanmış olsa da zarif ve güzel görünen suratını inceledi. Prens havluyla kurulandıktan sonra tertemiz yüzü eşliğinde gözlerini onu izleyen vampire çevirdi. Aralarında kısa süreli bir bakışma geçerken Hyunjin hatırladığı şey ile arkasında sakladığı papatyalardan oluşan tacı öne çıkardı.

"Ah, az kalsın unutuyordum."

Gence biraz yaklaşıp dikkatlice elindekini koyu kahve tutamlara yerleştirdi. Geri çekilip kontrol ettiğinde ise prensin olağanüstü görüntüsü karşısında yalnızca hayranlık duyarak birkaç kelime mırıldanabildi.

"Çok... Çok güzel."

Seungmin aldığı iltifata gülümseyip diğerini ne kadar etkilediğini farketmezken küçük bir teşekkür mırıldandı. O dışarı adımlayıp mutfağa doğru ilerlerlerken arkasında bıraktığı bulanık düşüncelere sahip bedenden habersizdi. Her bir hareketi ile bile vampirin oldukça dikkatini çektiğinin farkında değildi ve Hyunjin de bu büyülü genci incelemekten kendini alamıyordu.

Belki de nezaket kuralları eşliğinde büyüdüğünden her bir tavrı özenle düşünülmüş gibiydi. Fikirleri de onun kadar güzel ve Hyunjin'inkilerle uyumluydu. Vampir olan onun sesini ve kendince olan düşüncelerini saatlerce dinleyebilirdi. Hem konuşma şekli hem de söyledikleri gerçekten ilham vericiydi. Bu nedenle prens ile yapmayı en sevdiği aktivite o günlük orman sefasını yaparken genci izlemekti. Kimi zaman gizlice, kimi zaman ise yanında oturarak yapardı bunu.

Kendine gelerek mutfağa diğerlerinin yanına adımladığında düşüncelerinden sıyrılmıştı, prensin ne kadar da muhteşem olduğunu daha sonra yeniden düşünebilirdi. Odaya girer girmez herkesin yüksek sesli kıkırtıları eşliğinde kahvaltı yaptığını görünce gülümsedi. Onların mutluluğu ister istemez kendine de yansımıştı.

Bir köşede durup diğerleri kahvaltısını tamamlayana kadar onları izledi Hyunjin sonrasında ise salonda oturan ikiliyi de çağırdı ve gözlerini kapattıkları prens ile kapıdan dışarı adımladılar. Tüm gece boyunca vampir olanın uğraştığı alana geldiklerinde ise prensin önünü açarak çevreyi görmesini sağladılar. Seungmin karşılaştığı manzara ile yüzünden eksik olmayan gülümsemeyi daha da büyütürken aniden başlayan müzik nedeniyle nasıl olduğunu anlayamayarak bir dansın içine çekildi.

Hemen karşısında duran Changbin parmaklarını gencin beline dolarken boştaki eliyle de diğerinin narin bileğini kavradı. Seungmin ise hafif hareketli müziğe kendini kaptırıp avcı ile ellerini birleştirirken vücudunu ritimle birlikte heyecanla oynatıyordu.

Onlar dışında Minho ve Jisung da bir kenarda yüksek sesli gülüşleri ve perinin hamile olmasına rağmen diğerini kolayca kucaklayabilmesi nedeniyle kaotik anlar yaşıyordu. Öteki yandan Bang ailesi de minik Lena ile eğlenirken Hyunjin de Jeongin'i dans ettiriyordu.

Hepsinden yayılan mutlu kıkırtılar birbiriyle harmanlanırken oldukça uyumlu bir seremoni ortaya çıkıyordu. Neşeleri karışıp diğerininkini de arttırırken gürültüleri en güzel şarkıydı onlar için.

"Eş değişimi!"

Hyunjin, şifacı ve avcı olan ikilinin arasındaki ilişki hakkında fikir sahibi olduğundan onların yakınlaşması adına bir hamle yaptı. Jeongin'i kolundan çektiği gibi Changbin'in kollarına bırakırken kendisi de prensin beline kolunu doladı. Ritim eşliğinde bedenlerini sallarken Seungmin gözlerini etrafındakilerde gezdirdi kısa bir süre, herkesin keyifli olması onu da sevindirirken Jeongin ve Changbin'in biraz çekingen duruyor oluşunu da farketmişti.

Bakışları karşısındakine döndüğünde uzun boylu vampir ile göz göze geldi prens. Onun kendi üzerinde bulunan irislerine yönelik dudaklarını gererek içten bir gülümseme sundu.

Mutluluğun ne olduğunu tam olarak yeni öğrendi Seungmin. Sarayda geçirdiği süre boyunca askeriye kadar disiplinli bir yaşam sürdüğünü farketti. Orada da gülümserdi fakat bunu yalnızca nezaketen yapar, kendini zorlardı. Fakat şimdi kendini gerçekten ait olduğu yerde hissederken gülümsemesi istemsizce büyüyor, gözlerinin kısıldığına şahit oluyordu. Buradakiler ona istediği bir hayat sunmuştu.

Bir süre sonra omega olan, Hyunjin'i ittirerek onun yerini alırken prens sırayla tüm Bang ailesi ile dans etti. Devamında ise avcıdan kaçan Jeongin'i kucakladı ve cadının zoruyla da Minho yanına geldi. Düz ifadesiyle prensin elini tutup birkaç defa hızlıca çevresinde döndürdü. Başının dönen genç ondan uzaklaşan beden nedeniyle durabilirken düşmesini engelleyen kişi şapşal Jisung'tu. Özürler mırıldanarak prensi özel olarak hazırlanan yere oturttu ve ona bir bardak su uzattı.

Yorulan diğer üyeler de yanlarına gelirken sırada hediye faslı vardı. En heyecanlı olana fırsat sunularak hediyesini verenin ilk o olmasını sağladılar. Felix koca gülümsemesi ile prense kendi elleriyle özenerek hazırladığı tatlıyı uzattı. Seungmin ise yaklaşık bir hafta önce tarif kitabında gördüğü fakat omegadan yapımının oldukça zor olduğunu öğrendiği yiyeceği gördüğünde şaşkınlıkla teşekkürünü sundu.

Onun ardından hızlıca diğer iki Bang gelirken prens, Lena'nın tuttuğu parçayı gülümseyerek aldı. Bu bir kıyafetti ve tanıdık desenden Chan'la birlikte avladığı ilk avının kürkünden parçalar olduğunu fark etti. Bu özel armağanı da kabul ederken sırada Changbin vardı. Avcı, işlemeli yayı gence uzatırken Seungmin hala atlatamadığı şaşkınlığına bir başkasını ekledi. Prens diğerinin kendi elleriyle hazırladığı bu eşyayı birçok defa yapım aşaması esnasında görmüştü.

Yeniden bir teşekkür mırıldanırken karşısındaki parıldayan genç ve parmakları arasında onun gibi ışıldayan bitkiyi farketti. Dikkatlice Jeongin'in hediyesini kabul ederken gülümseyerek parlak canlıyı bir kenara bıraktı, bakımını daha sonra öğrenebilirdi.

Önünde beliren vampir ve parmakları arasına bırakılan büyük kağıt ile dudakları bu sefer şaşkınlıkla aralandı. Her bir parçası kendi resimlerinden oluşan büyük bir portre tutuyordu, aynı zamanda fazlasıyla uğraşılmış bir hediye olması onu oldukça sevindirmişti.

Sonrasında ise parmakları arasına hızlıca bırakılıp sırasını salan peri ve onun peri tozundan yapılma küçük biblosu vardı. Arkasını dönüp uzaklaşan hamile bedene teşekkürünü sunarken son olarak cadı yanına adımladı. Parmakları arasındaki sıvı dolu minik cam bardağı uzattı.

"İç bunu!"

Anın verdiği heyecanla düşünmeden iksiri hızlıca boğazından aşağı gönderdi. Etkisinin ne olduğunu hepsi merakla beklerken gencin hıçkırmaya başlaması nedeniyle herkes göz göze geldi.

"Sanırım yanlış şişeyi getirdim."

"Jisung!"



________

Sirin bir bolumden selamlar napiyorsunuz ballar

Ben sinava hazirlaniyorum son sene oldum 🤕

Ecotone // Hyunmin ✓Where stories live. Discover now