dokuzuncu bölüm

2K 190 463
                                    

Taehyung, ailesinin ve danışma meclisindeki mühim alfaların onu coşkuyla karşılamasına çocuklar gibi sevinmişti. Saraya gelirken yola çıkacağını haber alan Daegu halkı da oldukça güzel karşılamıştı prensi. Taehyung arabasının penceresinden seyretmişti onları. Görebilmişler miydi bilmiyordu lakin el sallamıştı onlara. Yine de onu en çok mutlu eden an Jimin ile karşılaştığı andı. Ailesi ile sarılıp hasret giderip alfaların tebriklerini aldıktan sonra omeganın yanına gitmişti. Nabi'nin yanında bekliyordu.

Evvela bir süre bakıştılar birbirleriyle. Sanki daha önce hiç karşılaşmamış iki yabancı gibi. Ardından prens dolu gözleriyle Jimin'in ellerini tutmuş, üzerlerine küçük bir öpücük kondurmuştu. Omeganın ciddi ifadesi bu öpücükle yavaş yavaş yumuşadı. Dudaklarına hoş bir tebessüm hakimdi şimdi.

"Haberi aldığımdan beri dünyadaki en mesut alfa benim."

Jimin'in sözlerine karşılık değil, bir tepki bile vermesini beklemeden omegaya sarıldı sıkı sıkı. Biraz canı yanmıştı hatta ancak umurunda değildi. Jimin de usulca sardı ellerini alfanın sırtına. Nazikçe sırtını sıvazladı.

"İyi haberler üst üste geliyor şu sıralar." dedi kral Taeyong. Oğlu döndüğü için keyfine diyecek yoktu. Taehyung'u işaret etti. "Heyecanına bakın! Yıllardır evlenmeyeceğim diyerek kök söktürdü hepimize, inanabiliyor musunuz?"

Büyük bir kahkaha attığında soylu alfalar da ona eşlik etti.

"Ben de böylesine sevineceğimi düşünmemiştim fakat haberi aldığımdan beri bulutların üzerinde geziniyorum majesteleri."

"Çocuk bu, sevilir tabi. Hele bir doğsun. Bereket getirsin bize!"

Taehyung kafasını salladı. Jimin'e bakmış, sonrasında henüz belirginleşmemiş olsa da karnını okşamıştı. Dürüst olmak gerekirse, Jimin bir hayli şaşkındı. Prensin gebe olmasına bu kadar çok sevineceğini tahmin etmemişti çünkü.

Taehyung daha iyi olsa da dinlenmeye her şeyden daha çok ihtiyacı vardı. Dolayısıyla hasret gidermeyi fazla uzatmamış ve odasına çekilmişti. Tabi Hyunjin'e kimse söz geçirememişti. Amcasının yanında kalmak için ısrar etmiş, babası onu kucaklayıp götürmeye kalkıştığında ise avazı çıktığı kadar bağırmıştı. Taehyung kalmasında bir sorun olmadığını söyleyince Seokjin pes etti ve gitti. Hyunjin'e ters ters bakmıştı lakin küçük prens amcası geldiği için o kadar sevinçliydi ki babasının bakışlarını fark etmemişti bile.

Jimin, gitmeden önce "Merak etme." dedi Seokjin'e sevecen bir tavırla. "Ben buradayım. Taehyung'u çok darlarsa bahçeye çıkarırım onu."

"Olmaz! Bahçeye çıkmam ben!"

Hyunjin öfkeyle haykırdı. Yatağında uzanan amcasının yanına uzanmış, yorganın üzerindeki elini eliyle sarmıştı.

"Ben amcamla uyuyacağım."

Seokjin söylendi: "Oldu tabi prensim. Şimdi uyu, gece de oyun oynayalım diye annenle benim başımı şişir değil mi?"

Taehyung, yeğenine baktı. Suratı asıktı. Alfa gülmeden edemedi. Dayanamamış "Hadi git." demişti ağabeyine. "Yeğenimle uyuyacağız."

Amcası babasına kızınca küçük prensin keyfi yerine geldi. Seokjin kafasını sallamıştı usulca. Konuşmaktan ne kadar güzel göründüklerinin farkına varamamıştı. Güneş ile Ay'a bir kez daha teşekkür etti, ona kardeşini bağışladıkları için. Aksi takdirde hâli nice olurdu, henüz oğlunun acısı tazeyken bir de kardeş acısıyla nasıl başa çıkardı bilmiyordu.

Seokjin gittikten sonra ellerini beline atıp alfası ile yeğenine baktı Jimin. Dudaklarını büzmüştü. Hyunjin, Jimin'in yüz ifadesine güldü. "Ne oldu Jimin?" diye sormuştu, kahkahalarının arasından.

If Loving You is WrongWhere stories live. Discover now