Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.
Sekizinci Bölüm : "Zümrüt Prensi"
ocakta altı kapatılmış yemeklerin artık üzerinde tütmeyen dumanı, saatin ne denli geç olduğunu gösterirken geniş evin yatak odasından yükselen sesler halen daha bir şeylerin devam ettiğini gösterir gibiydi.
taehyung, nemlenmiş sarı tutamlarının dolandığı parmaklar sebebiyle dişlerini sıkarken başını geriye attı ve kızarıklıklarla donatılmış boynunu açığa çıkardı. bacaklarının arasına yerleşen iri bedene her gözleri kaydığında aynı anda kalbi hızını arttırıyor, karnı kasılıyor ve mümkün olmasa da bacaklarını birbirine bastırmaya çalışıyordu. tüm bu denemeleri de jungkook'un ona daha fazla baskı kurması ve üzerinde onu neredeyse ezecek kıvama gelmesiyle sonuçlanıyordu. ne kadar zamandır bu durumda oldukları taehyung'un beyninde tamamen silikleşmişti. jungkook'un yıllarını geçirdiği evinin mutfağında başlayan sevişmeleri, yatak odasında devam ederken taehyung deltanın siyah çarşafları arasında yıldız gibi parlıyor, kızarmış dudaklarını jungkook'un her hareketinde daha fazla aralıyordu.
"lütfen!" diyerek inildedi omega bugün kaçıncı kez olduğunu bilmediği bir şekilde ihtiyaçla durmadan kasılırken. kendini beklemediği olaylar zelzelesinin içinde bulması ve başına gelen onca şeyden sonra delta'nın ferah kokusu arasında özgürlüğünün tadının damağında yayıldığını hissediyor gibiydi. beyni bulanmış, gözleri odağını sağlama özelliğini yitirecek şekilde kaymaya başlamıştı durmadan. "arzun nedir, omegam?" diyerek eğlendi onunla jungkook. esmer olan duyduğu bu samimi hitaplar yüzünden sürekli kasılırken bir kez daha derince inledi ve ellerini yüzüne kapatarak neredeyse bir saattir bedenini talan eden ruh eşinden biraz olsun saklanmayı umdu.
"hoşuma gitmedi, ellerini çek."
delta, onu dinlemeyen omega'nın içine kaşlarını çatarak kuvvetli bir vuruş bıraktı ve bir çığlık için aralandığına emin olduğu dudakları bir fırsat olarak gördü. o eşsiz yüzünü kapatan elleri ince bileklerinden tek eliyle kavrayarak başının üstüne yasladığında tamam dedi taehyung, gerçekten öleceğim. istediği bir şekilde dolduruluyor olmanın verdiği haz sebebiyle yüzü kıpkırmızı kesilmişken şakaklarından akan ter pınarlarından sürüklenen göz yaşlarıyla birleşip yeni bir yol oluşturuyordu. omegasının etkisiyle sürekli şekli değişen gözlerini hafifçe örten sarı tutamları, diplerinin nemlenmesi sebebiyle kıvırcıklaşmış bir şekilde jungkook'un yıllarını yalnız geçirdiği yatağa dökülürken, delta kendini durduramayacak gibi hissediyordu.
"lütfen..." dedi tekrar taehyung. gözleri kapalı olmasına rağmen kirpiklerinin sürekli ıslanmasını engelleyemiyordu. bu konuma nasıl gelmişlerdi? en son başlarının oldukça büyük bir dertte olduğuna emindi ancak hemen sonrasında jungkook'un kurdu ve kendi arzuları derken, kendini ruh eşinin yatak odasında buluvermişti. bir masada veya tezgahta utanmazca sevişmek de hoşuna gitmişti ama hiçbir şey deltasına ait çarşafların arasına karışmanın verdiği hazzı veremezdi, bunu çok iyi biliyordu.
