YÖNETİLİŞ SANATI

32 12 3
                                    

19.08.2022

"Halkı fakir bir devlet zenginleşemez."

Halkı zenginleştirecek ve zengin kalmasına neden olacak hususlardan biri de özelleştirmedir.

Özelleştirme, TDK'ye göre; "Devlete ait taşınır, taşınmaz malların teklif alma veya ihale yoluyla satışını yapma"dır.

Evet, fabrikaların satılmasıdır. Ama düşmana değil! Bizzat bu vatanın öz evlatlarına...

Sadece fabrikaları değil; ulaşım, sağlık ve eğitimi de özelleştirmeliyiz. Neredeyse her şeyi acilen özelleştirmeliyiz. Özelleştiremeyecek olduğumuz kurumlara ve mensuplarına da özel hissettirmeliyiz.

Peki özelleştirmeye nereden başlamalıyız? "Salla başı, al maaşı." deyiminin genelleştiği yerlerden başlayarak özelleştirmeye gidilmelidir.

Pekala neden özelleştirmeye gitmeliyiz? Çünkü; devlet kendinden hesap soramaz. Örneğin; devlet bir köprü yapsa ve bu köprü yıkılsa; devlet kendinden hesap soramayacağı için en fazla birkaç suçlu bulunan kişi, hapsi boylar o kadar. Fakat köprü yapma işi özelleşse ve özel şirketin yaptığı köprü yıkılsa; köprüyle birlikte köprünün her yerini ismiyle dolduran şirket de yıkılacaktır.

Zaten halk mevcut sistemde dolaylı yoldan devletin yaptıklarının ve devletin memurlarının parasını vergi yoluyla ödemekte. Özelleştirmeyle birlikte halk bu kadar vergiye boğulamayacak; şirketler ve çalışanları hizmet ya da malın bedelini halktan doğrudan alacak. Bu da hizmetin ve malın kalitesini artıracak.

Şöyle ki devlet hastanesindeki bir doktor yüzünüze bile bakmadan sizi muayene edebiliyorken; özel hastanedeki doktorunuz, sizi kapıdan uğurlayacaktır. Halbuki her iki doktor da sizden para kazanıyor. Fakat devletin doktoru dolaylı yoldan kazandığı için farkındalığı düşebiliyor. Yani fark paranın elden verilmesinde.

Özelleştirme ayrıca rehaveti de yok edecektir. Çünkü; "Devletin malı deniz..." diyenler, şirketleri özelleştiğinde "gereksiz" damgası yiyecektir. Özelleşen şirketin patronları ve müdürlerince göze batacak ve gözden uzaklaştırılacaklardır.

Böylece sistemin ilerlemesi için var olmalarına rağmen sistemi yavaşlatanlar; sistem dışına atılacak ve kovulacaklardır. Nedensiz hiçbir koltuk kalmayacak ve kimse yattığı yerden para kazanamayacaktır.

Özelleşen her kurumun kendi içerisinde ayrı kültürü ve sistemi oluşacağından; kurum içi denetim de kolaylaşacak ve hızlanacaktır. Yeni alımlar mülakatla yapılsa bile kuvvet muhtemel adalet sağlanacaktır. Çünkü; çalışmayan personel patronlardan çalacaktır. Patronlar ise önce kendi ceplerine bakacaktır.

Bütün bunlar olurken devlet denetlemeyle ilgileniyor olacak. Kendine bağlı ama bağımsız (olacak olan) yargısıyla adaleti sağlayacak. Gücünü yalnızca denetleme, yargı ve güvenlik alanında dağıttığından bu kurumları da çok güçlendirecektir.

Geriye yalnızca özelleşen firmaların rekabetindeki adaleti sağlamak kalacaktır. Firmaların birbirini düşman görmemesi sağlanırken, suç ortağı haline gelmeleri de önlenecektir.

Doğru rekabetle birlikte fiyatlar ve ücretler uygunlukta yarışacak; hizmet kalitesinin de daima artması sağlanacaktır.

Bilhassa rekabette haksızlığa ağır cezalar uygulanmalıdır. Sevgiyle, aşkla, mutlulukla her şeyin ve herkesin yönetilebileceği palavrasına kanılmamalıdır. Ceza elzem hususlardan
birisidir. Cehennem boşu boşuna yaratılmamıştır.

Devlet de bununla ilgilenecek, gerektiğinde ceza verecektir. Devletin dağılan gücü artık bilhassa denetlemede birleşeceğinden ülkede tam bir refah hali hakim olacaktır.

Örneğin devlet eğitim vermeyecek fakat eğitenleri de eğitilenleri de denetleyecek. Denetleme memurları kura ile belirlenecek ve farklı zamanlarda aynı yerde görevlerini icra edecek. Aynı yeri denetleyen memurlar aslında birbirlerini de denetlemiş olacak. Bununla da kalınmayıp yargı mensuplarına, denetleme memurlarını denetleme görevi verilecek.

Devletin ilgileneceği ve özelleştirilemeyecek olan bir diğer unsur ise güvenliktir. Devlet özelleştirmelerden kazancını bilhassa güvenlik üzerinde yoğunlaştıracak; iç ve dış düşmanlara karşı da emniyet sağlanmış olacak.

Hem askeri personelin hem de polis teşkilatı mensuplarının birbirleri ve vatandaşla aralarındaki adalet sağlanacak. Onlara karşı artık haksızlık yapılamayacak.

Özelleştirme aynı zamanda devletin kanını emenlerin de soyunun kurumasına neden olacak.

Mevcut durumda elbette işini hakkıyla yapan memurlar da var lakin sırf işlerini layıkıyla yaptıkları için dışlanmakta ve uzaklaştırılmaktalar. Özelleştirme ile birlikte çuval ters dönecek ve işten kaçanlar dışlanıp, sistemin dışına püskürtülecek.

Peki tüm bu sistemlerin uygulayacak olan yönetici nasıl olmalı? Eğitim, sağlık, ekonomi, güvenlik vb. bütün konulara hakim ve ömrünü gelişime adamış biri mi? Birbirimizi kandırmayalım. Hiç kimse her şeye hakim olamaz, her şeyden anlayamaz.

Yönetici bilhassa insandan anlamalıdır. İnsan sarrafı olmalı... İnsanların dürüstlüğünü ölçebilmeli, kimi nereye koyacağını seri ve doğru karar verebilmeli... Bu da emanetin ehline verilmesini, yani; liyakati sağlayacaktır. Ve en nihayetinde kitleleri inandığı yıldıza doğru beşinde götürebilmeli... Önderlik edebilmeli...

Bütün bunlarla birlikte gerektiği durumlar müstesna, devletin varlığı hissedilmeyecek. Ve gerçek bir devlet oluşacak. Çünkü; devlet en çok varlığını hissetmediğimizde var olacak.

Buyrunuz bu denememizde nasıl yönetileceğimizi anlattık. İlgili mercilerin yapması gerekenler belli. Siz yapmazsanız eğer; telaş etmeyiniz, biz çok çalışıyoruz.

DENEMELERİM 2Where stories live. Discover now