YANINA BIRAKILMAYACAK

1.4K 81 3
                                    

Fotoğrafta karakterlerimizin en ciddi halleri..

Kıvanç'ın gözünden:
Babam onu aramamdan yarım saat sonra hastaneye geldi. Yüzündeki telaş Hayri amcanın ki ile aynıydı. 'Şimdi neler oluyor anlatmadan önce şu kızları bizim hastaneye götürelim.' dediğimde Hayri amca 'Duygu hala uyanmadı bu sorun yaratmaz mı?' Dedi. 'Belki bu süreci hızlandıracak bir şeyler yapılır orada. Ben işlemleri halledip geliyorum, siz Helin'i hazırlayın.' diyerek yanlarından ayrıldım. Her şeyi halledip geri döndüğümde Helin ağlıyordu ve bu canımı yaktı. 'Ne oldu bebeğim?' Derken yanına oturup Helin'i kollarımın arasına aldım. 'Duygu'nun o halde olmasına çok üzülüyorum abi. Ya... ya ona bir şey olduysa.. ya bir daha hiç uyanmazsa--' 'sss' dedim sözlerini kesercesine. 'İyi olacak. Her şeyi birlikte yapıyorsunuz yine öyle olacak insan bana.' Sözlerimi tamamladığımda umutsuz gözlerini gözlerime dikmiş olan kardeşim bir kez daha yüreğimi dağladı. Duygu'yu ambulansa aldıklarında Helin ve bende ambulansa bindik. Babamlar bizi takip edeceklerdi. Kendi Hastanemize geldiğimizde Duygu'yu tekrar yoğun bakıma aldılar. Helin içinde ayrı bir oda ayarladım. Gereken her şeyi hallettiğime göre artık babamların açıklamasını dinleyebilirdim.

'Anlatın şimdi kim bu adamlar?' Sert bir sesle konuşmaya başladım çünkü sinirlerime hakim olamıyorum. 'Bu adamların Melih Koç'un hizmetinde olduklarını düşünüyoruz.' diye cevap veren Hayri amcaya hayretle baktım. 'Ortak diye yanınıza aldığınız adamlar kızlarınızı öldürmeye çalışıyor ve siz hala böyle rahat durabiliyorsunuz öyle mi?' Sorum karşısında ikisi de rahatsız olduklarını belirten hareketlerde bulunsalarda umurumda değil. 'Gerekeni yapacağız' dedi Hayri amca. 'Gereken onların canını almak ve ben gerekeni bizzat kendi ellerimle yapacağım!' Dedim öfke ile. 'Kimin canını almak?' Arkamdan gelen ses kardeşime aitti. 'Helin yatağına dön.' Derken istemsizce ona da bağırmıştım. Biraz irkilerek kabul edip odasına yönelirken kolundan tuttum yavaşça 'Özür dilerim birtanem.' diyerek alnına bir öpücük koydum. Hafif bir tebessüm ile bana karşılık verip yavaş adımlarla odasına döndü. Tekrar babam ve Hayri amca'nın yüzüne bakmaya başladığımda ikisi de korkarak beni izliyorlardı. 'Ne istiyorlar peki? Ne sorununuz var sevgili ortaklarınızla?' Diye sordum. Bu sorumla ikisi birbirlerine baktılar ve babam kaşlarını kaldırdı. 'Söyleyin şunu!' Diye bağırdığımda herkes bize bakmaya başladı. 'Daha fazla ortaklık istiyorlar. Hatta ortaklık değil tüm hisselerimizi onlara devredip ortadan kaybolmamızı istiyorlar.' Hem bunları söyleyip hem nasıl bu kadar rahat davranabilir bir insan.! 'Sizde eliniz kolunuz bağlı bir şekilde oturuyorsunuz öyle mi?' Alaylı çıkıyor sesim elimde olmadan. Çünkü gerçekten gülünç bir durum. Adamlar gelip benim kardeşime ve arkadaşına zarar veriyorlar, babaları ne yapıyor sadece olanları seyrediyor. 'Sonuç olarak bir şey yapmayı düşünmüyor musunuz?' Dediğimde babam 'ne yapabiliriz ki?' Diyince suratına yumruğumu geçirmek istedim. 'Şaka yapıyorsunuz dimi?' Dedim yine dalga geçen bir ses tonu ile. 'Duygu kendine gelsin, gereğini o zaman yapacağız Kıvanç lütfen sakin dur.' Hayri amca'nın hatırı olmasa asla sakin durmazdım. 'Helin'e göz kulak olun ve Duygu uyanırsa da hemen haber verin işlerim var.' diyerek hastaneden ayrıldım. İşim tabiki Cem ve Yiğit'le idi. Telefonumu çıkarıp Cem'i aradım.
'Kardeşini de al ve beni okulun arkasında bekleyin!' Diye bağırdım Cem telefonu açar açmaz.
'Neden senin dediğini yapacakmışız? ' pişkin bir şekilde bunu sormuş olması beni daha da hırslandırıyor.
'Canınızı bağışmalamamı istiyorsanız dediğimi ikiletmeden yapmanızı öneririm!' Dedikten sonra telefonu kapattım. Hemen arabama atlayıp okula sürdüm. Çok geçmeden okula ulaştığımda okula girip arabadan indim ve arka bahçeye yürüdüm, sinirimi bastırmaya çalışarak. Okulun arkasına geçtiğimde ikisinin de merakla beni beklediğini gördüm. Bu onları yeterince korkuttuğuma işaretti. 'Ne oldu abi? Neden bizi çağırdın?' Diye soran Yiğit'in bu hareketi beni biraz düşündürdü açıkçası. Aynı babanın büyütmüş olduğu iki insan ancak bu kadar zıt olabilirdi. Biri saygılı diğeri ise kişiliksizin teki. 'Babanızın yediği boktan haberiniz vardır herhalde?' sorgulayan bir tavırla kurduğum cümle sonunda Yiğit'in kaşları çatılırken Cem'in de yüzünde bir şaşkınlık belirtisi vardı. 'Babam ne yapmış ki?' Diye sordu Cem. 'Helin ve Duygu'nun kaza yapmasını sağlayacak adamlar tutmuş olabilir mesela!' dediğimde ikisi de afallamış bir şekilde yüzüme baktılar. 'Onlar iyi mi Helin iyi mi?' Panikle konuşmaya başlayan Yiğit acaba neden önce Helin iyi mi diye sordu(!). 'Helin uyandı ama Duygu için aynı şeyi söyleyemiyorum maalesef!' Diye bağırdım. Cümlemi bitirmemle Yiğit'in Cem'in boğazına yapışması bir oldu. 'Haberin var mıydı lan? Var mıydı söyle! O kıza daha kaç kere zarar vereceksiniz lan söyle var mıydı haberin?' Sesi bağırmaktan çatallanmış bir şekilde çıkmaya başladı. Cem kendini Yiğitten sıyırdığında 'Benim nereden haberim olacak be! Haberim olsa o kızlara zarar gelmesine izin verir miyim?' Diye sordu. 'O kıza daha kaç kere zarar vereceksin derken ne demek istedin sen?' Diyerek Yiğit'e döndüğümde ikiside sesli bir şekilde yutkundu. Bu sinirlerimi bozarken 'Cevap verin!' Dedim soğuk bir sesle. 'Bir şey yok abi. Bu kazaya babamın sebep olduğunu nereden biliyorsun peki?' Diye soran Yiğit'e donuk bir ifadeyle bakmaya başladım. 'Nerden bildiğimin bir önemi yok biliyorum işte. o babanıza söyleyin sizinle bir dahaki buluşmamda sadece konuşmakla yetinmem!' Tıslar gibi konuşurken onların pür dikkat ve üzüntülü bir şekilde beni dinlemeleri birazda olsa öfkemi yatıştırdı. O sırada telefonum çaldı. Arayan Hayri amca.

'Efendim?'
'Duygu uyandı Kıvanç. Çok şükür açtı gözlerini' Bunu duyduğum anda içimde eksik kalan kısımda tamamlanmış oldu.
'Gözümüz aydın Hayri amca. Geliyorum hemen' diyerek telefonu kapattım.
Yiğit 'Duygu mu? Uyanmış mı?' Diyince başımı evet anlamında salladım. Cem derin bir oh çekince istemsizce kafamı ona çevirdim. Bu çocukta ayrı bir iticilik var sanki.. 'Eğer sizi ve babanızı o iki kızın yakınlarında görürsem sizi bir an önce öldürmem için bana yalvarırsınız!' Dedikten sonra arkamı döndüm ve arabama doğru yürüdüm.

Burak'ın gözünden:
Evde keyfime bakarken telefonum çaldı arayan Yiğit.
'Ne var?' Şuan konuşmak istemediğim için bu kadar sert ve kaba bir kelime ile açtım telefonu.
'Helin ve Duygu kaza geçirmişler kaç gündür merak ediyordun haber vereyim dedim.' sesi bana ulaşırken değişim mi yaşadı acaba diye düşünmeden edemedim.
'Ne diyorsun lan! Nasıllar şimdi hangi hastane?' Diye sorduğumda hemen hastanenin adını söyledi ve ben hızla telefonu kapatıp evden koşar adım çıktım.

Arabama binip yola koyulduğum sırada tekrar telefonum çaldı. Bu defa arayan babamdı. 'Efendim baba?' dediğimde

'neredesin oğlum?' Diye sordu.

'Helin ve Duygu kaza geçirmiş baba onların yanına gidiyorum hastaneye.'
'Ölmemişler mi?' Diye sormasıyla arabayı hırsla durdurdum.
'Anlamadım!' Dedim şüpheli bir ses tonuyla.
'Yok bir şey aslanım kapat hadi telefonu.' Diyince iyice sinirlendim ve bağırmaya başladım.
'Kazadan haberin vardı ve ölmelerini mi bekliyordun? Cevap ver bana bu işle bir ilgin mi var?' Sözlerim bittiğinde bir süre sessizlik oldu ve sonra arka arkaya gelen bip bip sesleriyle karşılaştım. Çocuk gibi cevap vermekten kaçıp telefonu yüzüme kapatan bir babam mı var yani benim?!
-----------------------------------------
Hastaneye geldiğimde Cem'in arabasını kapıda gördüm. Telefonumu çıkarıp hangi katta olduklarını sordum ve hızla oraya çıktım. Hayri bey, Kemal bey, Kıvanç, Yiğit ve Cem bir kapının önünde duruyorlardı.'Nasıllar?' Nefes nefese konuşmaya çalışıyordum. Kıvanç bana soğuk bir bakış atarak kafasını tekrar çevirdi. 'Duygu 3 gündür yoğun bakımdaymış yeni uyandı. Helin de iyi şuan uyuyormuş' açıklama yapan Cem'i tüm dikkatimi vererek dinledim. Yiğit'in bu kadar üzgün olması ilgimi çekerken Kıvanç'a dönüp 'Geçmiş olsun.' dedim. 'Bunu yapanlar cezasını bulmadıkça geçmeyecek koçum rahat ol!' diye bir tepki almayı beklemiyordum. Gerçekten babamın bir ilgisi mi vardı acaba! Cem bana kafasıyla "gel" işareti verirken arkasından gittim. 'Babam yaptırmış.' dedi Üzgün bir sesle. 'Babalarımız!' diye yanıtladım onu tamamlarcasına.. Helin'e bir kez daha benim yüzümden zarar gelmişti ve bu defa bunu yapanın karşısına dikilmekten başka bir çarem yok.!!

HAYATIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin