3

882 87 21
                                    

"İşini doğru yap."

İki gündür ortalıkta gözükmeyen patron mekanda bana ayar vermekle meşguldü.
İkinci günün barmen acemeliğini yaşıyordum.
Üst katta ki diğer barmen görevlisi tüm bilgilerini aktarmıştı.

Çabuk kavrayan özelliğim bana fayda sağlıyordu. Telefonumun cebinde titremesiyle paniğe kapılarak ekrandaki isme baktım. Jimin.

"Efendim?"
Jimin sesimi duyduğumdaki rahatlığını tonlamasıyla açık ediyordu.

"Oh sonunda. Tüm gün seni aradım. Neredeydin?"

Olanları Jimin'e anlatma fırsatı bile bulamamıştım. Şuan anlatmazsam yüz yüze bir zaman bulamayacaktım.

"Jimin sana anlatacağım çok şey var. Şuan müsait değilim. Akşam seni arayacağım."

Yüzüne kapatarak işime geri döndüm.

"Vay vay vay kimleri görüyorum. Him-chan!"

Kulağıma gelen ses çok tanıdık geliyordu aynı zamanda yakından. Kim Taehyung?
İki gün önce tekrar uğrayacağını söyleyip ortadan kaybolan tuhaf mafya babası. Çalışanlardan duyduğum kadarıyla Kim Taehyung denilen adamın babası herkesin korktuğu bir mafya babasıymış. Babası bu işlerden çekilince yerini oğlu Kim Taehyung'a bırakmış. Liderliğini sürdüren tek ve en güçlü mafyalardan birisiymiş. Bu yüzden de patron bu kadar tırsıyor ve kaçıyormuş. Kendini ele vermesi de beklenen bir şey değildi çünkü anlatılanlara göre uzun zamandır Kim Taehyung tarafından aranıyormuş.

"Çocuklar? Neden haber vermiyorsunuz bay Kim Taehyung'un geleceğini? Siz onların kusuruna bakmayın bayım. Buyurun size bir şeyler ikram edeyim."

Bu sefer gelişindeki farkı yanında bir kadının olmasıydı.

"Palavrayı kes! Paramı hazırladın mı onu söyle!"

Ne parasıydı bu? Patronun tepkisini ölçmek için yüzünü inceledim.

"Bende tam bunu söyleyecektim. En kısa zamanda paranız-"

Belinden çıkardığı silah ile patronun yüzüne doğrultuması ortamı sessizliğe boğmuştu.

"O zaman gerekeni yapıyorum. Söz verdiğim gibi.."

Etrafında dönerken silahı mekandaki herkesin yüzüne tek tek doğrultuyordu.
"Hmmm ilk önce kimden başlamalıyım?"

Him-Chan diz çökerek yalvarırken doğrulttuğu silah yüzümde durdu.
"Belki de sen?"

Kalbim ağızımda atıyordu. Gözlerinden nefret saçması herkesin görebileceği bir şeydi.
Konuşmalı mıydım şuan?
"Şu barmeni satın alıyorum borcunun bir kısmına karşılık."

Ne? Az önce barmeni satın aldığını mı söyledi? Benden başka barmen olmadığına göre bu ben mi oluyordum? Şaşkınlığımı içimde hapsedemezdim.
"Ne?"
Patronum büyük bir şaşkınlıkla ayaklandı.

"Tabi efendim. Nasıl isterseniz."

Alınıp satılıyordum. İnsanların gözünde hiçbir değerim yoktu. Bu mafya tipli adama kafa tutmak istesem kimse benimle birlikte karşı çıkmayacaktı. Henüz ölmeye istekli olmadığımdan sessiz kalmıştım. Beni işaret ederek yanına gitmem için göz kırptı.
Yavaş adımlarla yanına ulaştım. Yanında bulunan güzel ve hoş görünümlü kadına seslenişinde ismini işitmiştim, Lisa. Kulağına eğilerek duyamayacağım tonda kısık konuşmuştu Lisa'nın kulağına. Sarışın kadın yanımızdan uzaklaşacağı sırada belindeki silahı çıkarıp Taehyung'a uzatmıştı. Bu beni şaşırtmıştı. Havalı gibi görünsede tehlikeliydi. Silahı Lisa'dan kaptığında beline yerleştiren Taehyung, benden beş cm uzun olması yüzünden yanında kısa ve savunmasız kalmıştım.

Barman Çocuk.Where stories live. Discover now