0.4|Kaybedilenler ve Kazanılanlar

95 7 0
                                    

Medya: Okyanus Kandeniz

...

"Ünlü olmak , insanlara kendinizi sevdirmek için yeterli bir sebep değildir."

Hayat, bazen yüzünüze gülerken bazense hiç ummadığınız anda her şeyi alt üst edebilirdi. İnsanlar bunu 'kader' adı altında tutsa da ben kesinlikle böyle düşünmüyordum. Evet, kadere gerektiği zaman inanılırdı fakat her şeyi buna bağlamak biraz saçma değil miydi? Bazen hayatı oluruna bırakmalı ve nasıl olursa öyle yaşamalıydık. Zamanla her şeyin yoluna girdiğini, birazda olsa düzeldiğini fark edebilirdik. Bu her zaman böyle olmazdı ama inanmalıydık. Gerektiği yerlerde bunu engellemeli, her şeyi yoluna koyduktan sonra tekrar önümüze bakmalıydık. Çünkü hayat bizi her türlü zorluğa bir şekilde itiyordu. Buna sadece bir müddet engel olabilirdik. Sonrası istesek de olmazdı. Başaramazdık. Çünkü yaşam buna izin vermezdi.

Tamda bu durumu açıklayan iki tane kitap okudum ve sizlere içlerinde geçen sözlerden bahsetmek istiyorum.

" Sokaklar sizin dostunuzdur" dedi Sokak Nöbetçileri.

" Sokaklar sizin düşmanınızdır" dedi Yaralasar.

Bazılarına göre sokaklar dostumuzken, bazılarımıza göre düşmanımız olabilirdi. Aslında ikisinde de bir yaşanmışlık vardı. İki tarafta bu yaşanmışlığı iliklerine kadar hissetmişti. Biri kimsesi olmadığı için sokaklara sığındı. Diğeri ise kimsesi yokken sokaklarda kaldı. Fakat her türlü kötülüğü gördü.

Ben bunlardan hiç biriyim, evet. Çok fazla zorluk çekmedim belki ama sanırım bende az çok hayatın zorluklarının farkındayım. Sevilmemiştim, sevgi görmeyeli çok uzun zaman oluyordu. Güvenemiyordum. Beni seven birinin tekrar yarı yolda bırakmasından korkuyordum. En önemlisi sevmeyi bilmiyordum. İleride birini sevsem güvenemeyecektim. Sevdiğimi bile anlayamayacaktım belki. Bu yüzden arkadaşım hiç yoktu. Güzeldim, alımlıydım ama bunlar yetmezdi. Ben içiminde güzel olduğunu düşünüyordum fakat bir çöp yığınından ibaretti. Sevmeyi ve sevilmeyi bilmiyordum. Güvenemiyordum. Tek başıma büyümüş olmamdan kaynaklı sert ve soğuk biriydim. Birinin beni sevmesini bekleyemezdim. Beklememeliydim. Bu da benim içimdeki hayatın zorluklarıydı.

Nedendir bilinmez hep korkarak büyüdüm. Ama kendimden. İleride ki benden. Nasıl biri olacağımdan. Hep çok korktum. Korkarak yaşadım. Fakat korkularımı yenmemi Mira sağladı. Ona çocukluğumu, gençliğimi, her şeyimi borçluydum. Kadere inanmıştım sanırım. Çünkü bu hayatımda olup olabilecek en güzel rastlantıydı.

^-^

Kantinde Mirayla oturmuş bir şeyler içiyorduk. İkimizin de hala şaşkınlığı sürüyordu. İlk iki ders bitmişti. Sıradaki ders tarihti. Yabancılık çekmesem de Mira, beni arkadaşlarıyla tanıştırmayı teklif etmişti. İlk başta teklifini kabul etmesem de yoğun ısrarlardan sonra hayır diyememiştim. Çünkü ikimizde biliyorduk ki, bu okulda ne kadar yalnızsam o kadar üstüme gelinirdi. Hep böyle olurdu. Seni tek yakaladıklarında her türlü zorbalığı yapabilirlerdi. Hele ki tanınmış bir kişiysen. Kıskançlık çok fazla oluyordu ve insanlar bu yüzden yaptıklarının sınırını aşabiliyordu. Cidden çok rahatsız edici bir şeydi. Eski gittiğim okuldan biliyordum.

Bir keresinde sırama ağza alınmayacak küfürler ve bir çok saçma sapan şey yazılmıştı. Tuvalette tek yakaladıkları da olmuştu. Fakat bir sonuç alamamışlardı. Onlar şiddetin sadece vurup kırma ile olduğunu sanıyordu ama ben sözlerimle onları nakavt etmiştim. Çünkü sözelciydim ve kitap okumaya aşıktım. Bu özelliklerim karşısında haliyle şansları olmamıştı.

Başımdan aşağı bir kova su dökülmüştü, beden kıyafetlerim klozete atılmıştı. Fakat ben hepsinde çok sakin kalmıştım. Çünkü biliyordum ki, kendilerini sadece acındıracak duruma sokuyorlardı. Bu baya komik ve bir o kadar eğlenceli oluyordu. Disipline gidip okuldan atılmışlardı.

YALNIZLIK RÜZGARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin