8-"I Will Eat You"

6K 617 575
                                    

Selamlar hoşgeldiniz🥺

Bazılarınıx biliyor gelmez zaten diyerek ek tercihe yazdığım yer geldi ve çok aniden o bölümü okumaya karar verdim Hiç bilmediğim bir şehirdi ve çok acilen yerleşmem gerekiyordu o yüzden buraya ara vermek zorunda kaldım. Az çok yerleşmiş sayılırım umarım daha sık bölüm yazabilirim

Üniversite berbat, bölümümü sevmedim, şehir çok kötü, insanları yobaz, hocalar egoist, annemi ve kedimi çok özledim. Her şey çok çok çok kötü gidiyor. Hem ayranım döküldü hem götüm sikildi anlayacağınız
Ama yapacak bir şey yok sabredecez artık 🤷🏻‍♀️

Her neyse umarım beğenirsiniz bölümü❤️
(Yorum🥺❤️)



Günler omeganın saraya ve eşine alışma süreciyle geçiyordu. Hayatı tepetaklak olmuş, tam tersine dönmüştü. Önceden olsa onu kimse umursamazdı, şimdi ise tek sözüyle asla sorgulamadan bir savaş bile başlatabilirdi.

İnsanlar etrafında dört dönüyordu. İstemediği bir şey olsa dahi asla şikayet etmiyordu çünkü emindi, şikayet ettiği şey itinayla ortadan kaldırılacaktı. Bir insan olsa dahi.

Gördüğü ilginin boyutu onu korkutmaya başlamıştı. Sadece Jungkook'la sınırlı değildi. Jimin için tüm dünyada anılan bir festival düzenlenmişti. Onur konuğu olan omega ise en tepedeki bir tahtta, yüzünü başındaki duvak sayesinde kimseye göstermeden izlemişti.

Buraya kadar pekte anormal bir şey yoktu aslında. Ancak akın akın gelen insanlar, omeganın tahtına yakın olmak için birbirini ezmiş, hepsi zindana atılmış, cezalandırılmıştı. Buna rağmen neredeyse kimse akıllanmadı, hepsi Jimin'e yalvarıyordu. Onları kutsaması için, yağmur yağdırması için, ekinlerinin bol ürün vermesi için, çocuklarının olması için, insanlara sağlık bahşetmesi için...

Ona bir tanrıymış gibi tapınıyor, onu anarak dua ediyor ve ondan dilek diliyorlardı. Bu... Biraz ürkütücüydü?

En başta ürkütücü ve korkunç gelen, sonradan ise onun farklı biri olduğunu anladığı kişi ise Jungkook'tu. Müstakbel eşi, en başındanda söylediği gibi Jimin'e kul köle olmuştu. Bir dediğini iki etmiyor, hatta Jimin ona emir verdiğinde mutluluktan havalara uçuyordu.

Jimin'e isteği dışında asla dokunmuyordu, sesini bile yükseltmemişti hala, omeganın güven problemleri olduğundan, Jimin'in olduğu taraftaki komodine bir hançer koymuştu. Eğer herhangi bir şeyinden rahatsız olursa hiç düşünmeden onu öldürebileceğini söylemişti. Bir de odanın anahtarını vermişti tabii. Eğer yalnız kalmak isterse veya banyoya girmesinden çekinirse kendini daha güvende hissedebilmesi içindi.

Hala ve hala bıkmadan usanmadan sevgisini gösteriyordu. Omega birkaç güne biter diye düşünmüştü ama nafile. Gün boyu onu öpüp kokluyor, kucağına alıp bebeğiymiş gibi ilgileniyordu. Hala kendi elleriyle yediriyor, omega izin verdiğinde banyoya gelip yıkanmasına yardımcı oluyordu. Onu görüyor değildi, Jimin bedenini köpüklü suyun içine gömüp kollarını etrafına sarıp saklandığında izin veriyordu yalnızca. Zaten bir şey demesine gerek kalmadan Jungkook kendisi kaçar gibi çıkıyordu odadan. Gözleri kızılın en koyu halini alıyor, feromonları koridoru kaplayacak kadar yoğunlaşıyordu o anlarda.

Ona güvenmediğini söyleyemezdi. Hatta bazen çok eğleniyor, bu derece mutlu olduğunu fark ettiğinde kendini sorguluyordu. Şimdi de o anlardan birindeydi, Jungkook'un anlattığı espriye kıkır kıkır gülerken, alfanın suratındaki hafif tebessüm kayboldu. Artık hayran hayran bakmıyor, tehditvari bakışlarla çevresini süzüyordu.

"Defolun buradan!" Diye bağırdı bir anda omeganında irkilmesine sebep olarak. "Çevrede kimse olmayacak, hatta bahçede kimse olmayacak! İkinci bir emre kadar dışarı çıkmanız yasak!"

Miracle in the PaintingWhere stories live. Discover now