+18 ceket uzatma

2.9K 67 28
                                    

Çok uykum gelmişti uyumak istemiyordum bu ölüler hadi bana uyurken bir şey yaparsa ama gözlerime hâkim olamıyordum gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu.

"İnadın sırası mı zaten acıktım." diye söylenmelerin eşliğinde tabağı mutfağın köşesinde bulunan masaya bıraktı. Ben ise zihnimde canlandırdığım diyalogların komikliğine sırıtmadan edemedim.

Masayı kurduktan sonra yemek yemeye başlamıştık. Allah'tan yemeğin tadı tuzu iyiydi. Yani bana göre öyleydi. Ateş'e göre de öyle olmasını ümit ediyordum. Sessiz bir yemekti.

Düşüncesi dahi tüylerimi diken diken ederken istemsizce Ateş'e soruyu sormuş bulundum.

"Şimdi den mafyasın ya bu evde ölüler falan var mıdır?"

Gür kahkahası mutfağın her zerresinde yakı yaptı.

"Sen sanırım fazla Amerikan filmi izlemiştin." Dediğinde bende istemsizce gülümsedim. Aklıma gelen saçma sahneyi ise def ettim zihnimden.

Bulaşıkları yıkarken Ateş'te mutfakta beni bekledi. Orada öylece oturacaksa neden bekliyordu anlamış değildim. İşim bitince bir şey demeden odama geçtim. Üzerime dolaptan pijama alıp değiştirdim. O sırada odanın kapısı açıldığında gözlerim aniden kapıya yöneldi. Ateş gelmişti. Kapıyı çalamadan ne hakla girerdi odama. Biraz önce gelmiş olsa beni iç çamaşırlarımla görebilirdi. Bunu nasıl düşünemezdi.

"Kapıya vuramadan nasıl içeri girebiliyorsun." O dediğimi aldırmadan bana doğru yaklaştı. Cevap vermeden karşımda dikildi. "Sana diyorum Ateş!" ses tonumu yükselttim çünkü takmıyordu bile beni. O sadece gözlerime bakıyordu. Ne yapıyordu bu adam ne kadar değişikti. Öylece gözlerime bakarak eline ne geçiyordu?

"Bir daha izin isteyip girerim odana." Kulağıma eğilip fısıldadı. Tüylerim diken diken olurken rahatsız olup adımımı geriledim. Kafasını yukarı kaldırırken dolaba yöneldi. "Benim de kıyafetlerim burada." dedi açtığı dolap kapağına baktığımda özenli bir şekilde yerleştirilen kıyafetler gözüme çarptı.

"Bunları bir gün içinde nasıl ayarladın." Dedim merakımı dışa vurarak. "Benim istesem de düzenli bir hayatım olamaz. Bunlar klasik şeyler haline geldi artık. Her zaman yer değiştiriyorum. Kolay işler." Bir ev dizmek kolay iş. Tabi sen yapmazsan kolay olur.

Kıyafetlerini alıp odadan çıkarken gözlerim onu izledi. 190 civarı boyu vardı. Tipsiz bir şekilde uzamamıştı. Vücudu oldukça güzel duruyordu hatta abarttığımı düşüneceksiniz fakat model gibiydi. Koyu gözleri ise insanı büyülüyordu.

Kapı çarpıldığında yatağa geçip uyudum.

Uyandığımda sabah olmuştu galiba hava aydınlıktı etrafı kontrol ettim. Kapıya doğru gittim kapının kulpundan tutup aşağı çektiğim. Hemen bu odadan çıktım.

Bir odadan ses gelince o odaya gittim sessizce kapısını açıp kimin olduğuna baktım Ateş vardı. Kum torbasına sert yumruklarını ve tekmeleri geçiriyordu. Günahlarından kurtulmak istercesine vuruyordu torbaya. Giderek daha da sert vuruyordu yorulmadan, Ateş'in üstünde eşofman vardı Ateş'i ilk defa böyle görmüştüm genelde ya kot pantolon ya da siyah takım elbise giyiniyordu şimdi ise eşofmanı siyah değildi. Üzerinde tişörtü yoktu. Tahmin ettiğim gibi vücudu oldukça yapılı ve güzeldi. Spor yaptığı her haliyle belliydi.

"Sen niye sessizce benim olduğum yere geliyorsun?" Soru karşısında afalladım. Onu izlediğimi de görmüştü.

"Burası benim evim kendi evimde nereye gireceğimi sana mı soracağım." Ona karşı hiç taviz vermeye niyetim yoktu.

"Bu evi sen mi aldın ki senin olsun çok mu para gözsün sen beni bilerek mi buldun ben buna kendimi acındırırım sonra bana acır, ev alır para verir güzel taktikmiş." Ne diyordu bu? Dünkü adam gitmiş yerine apayrı birisi gelmişti adeta.

"Dengesiz! Benimle doğru konuş. Sen getirdin beni buraya ben gelmedim. Senin paranda da evinde de gözüm yok. Bir yerlerin yükselmesin paran var diye. İnsanları küçümseyemezsin, iftira atamazsın." Benim gözlerim doldu ama onun yanında ağlamayacaktım.

"Nerem yükselmesin." Dedi odayı dolduran kahkahasıyla.

"Ben birisi bana acıyıp para verir diye bir insanı arasaydım emin ol bu kişi sen olmazdın çünkü sen vicdansızın tekisin ama evet haklısın bu ev benim değil o yüzden de buradan defolup gideceğim merak etme."

Odaya girip kapıyı kapattım. Göz yaşlarım artık dayanamayıp gözlerimden süzüldü. Üzerimi çıkarıp siyah kazakla siyah pantolon buldum. Kazağın derin göğüs dekoltesi vardı fakat bunu düşünecek durumda değildim. Havalar iyice soğumuştu bundan dolayı mevsimlik pek kalın sayılmayan bir mont giyindim üzerime.

Dış kapının oraya doğru gittim arkamdan Ateş' te geliyordu. Kapıyı açtığım anda karşımda korumalar dikilmişti.

Ateş benim kolumdan tuttuğu gibi evin içerisine götürdü sonra kolumdan tutarak
"Artık benden kurtulamazsın bir kere yanımda görülmen bile yeter herkes seni benim sevgilim sanıyor dışarı çıktığın an ölürsün."

"Ben senin yanında da ölüyorum değişen bir şey olmaz merak etme." dediğimde kaşlarını çattı. "Zaten anlamışlar sırf kurtulmak için bunu yaptığımızı gideceğiz buradan, ama beraber."

"Ne diyorsun sen? Ben seninle birlikte yaşamak zorunda değilim. Anlamıyor musun seni tanımıyorum, bana kötü davranıyorsun seni istemiyorum!" Yüzündeki sert ifade beni kokutmuyor değildi.

"Beni isteyip istememen umurumda değil. Benim yüzümden kimsenin ölmesine izin vermem. Benimle gideceksin. Biraz bekle üzerimi giyinip geleceğim." Yine az önceki halinden eser yoktu. Bipolar bozukluğu falan vardı sanırım. Çaresizce kabul etmek zorunda kaldım. Bu adamdan haz alamasam da ölmekte istemiyordum. İçerisi sıcak olduğundan ceketi çıkardım.

Gözlerim Ateş'in girdiği odada oyalanırken sonunda çıkmıştı. "Hadi çıkalım." Dedi elini sırtıma yerleştirip önden gitmemi sağladı.

Korumaların önünden geçerken gülmeden edemedim. Sanki cumhurbaşkanıydık ne bu ciddiyet harbiden çok saçmaydı, çok! Bahçeden çıkarken araba orada yoktu. Durdum.

"Buraya gelmediler, takip edilirler diye arka sokaktalar biraz yürüyeceğiz." Tamda bu açıklamayı bekliyordum. Ateş elini yine sırtıma götürerek yönümü düzeltti. Hava soğuktu ve montu almayı unutmuştum. Dişlerimin titremesini önlemek istesem de etkili olamıyordum.

Ateş ceketini çıkarıp, "Al giyin." dediğinde şaşırmıştım.

KARANLIĞIN SİRAYETİ +18Where stories live. Discover now