20.BÖLÜM

58.6K 3K 492
                                    

Bora'nın Anlatımı

Bugün görevden dönmüştük. Daha kimseye haber verememiştik. Saat geç olmuştu 00.00 geçiyordu. Telefonumu aldım en azından Didem'e mesaj atardım sabah görürdü. Bir aydır yoktum ve telefona hem hevesle hem de bir korkuyla bakacaktım. Onu tekrar bulamamaktan konuşamamaktan korkuyordum.

"Ben açım yemek yemeye gidelim" dedi Caner.

"İyi gidelim" diye onayladı Erdinç.

"Park'ın orada gece satış yapan köfte ekmekçiye gidelim" dedi Bekir.

"Ben uyarım" dedi Yusuf.

"Benim arabayla gidelim. Kalabalığa gerek yok" dedim.

Herkes arabaya bindiğinde çalıştırdım ve yola çıktık.

"Ben telefonumu almayı unuttum. Biriniz versenize babamdan haber almam gerek" dedi Erdinç.

En son babasını hastaneye kaldırıldığı haberini almıştık.

"Bende almayı unuttum" dedi Yusuf.

"Ben geç oldu yarın haber veririm diye bıraktım" dedi Bekir. Aynı şekilde Caner'de onu onayladı.

Cebimden telefonu çıkardım ve uzattım.

Caner "oooo sen hemen telefona sarılmışsın. Neden acaba? Bekleyenin mi var?"

"Hepimizin bekleyeni yok mu?" dedim.

"Hangi anlamda dediğini anladın bence" dedi pis pis sırıtarak.

Telefon kapalıydı. Erdinç açılmasını bekliyordu.

"Hay maşallah" dedi Erdinç. Telefonuma doğru bakındığımda üst üste düşen mesaj bildirimleri gördüm.

" Üç yüzden fazla mesaj atmış 'Didem Hanım' adlı kişi. Valla ben bakmak istemezdim ama düşen yüzlerce bildirim yüzünden görmek zorunda kaldım" dedi Erdinç hem gülüyor hem de kendini açıklamaya çalışıyordu.

"Ben dedim dimi telefona sarılmasının sebebi var diye" Caner kendinin haklı çıkması ile böbürleniyordu.

"Bu Didem hanım bizim Ahmet diye karıştırdığımız kişi mi?" diye sordu Yusuf.

"O olması lazım ben yanlışlıkla aramıştım. Sonrası malum" dedi bana bakarak Bekir. Didem'inarkadaşın aradı bir sürü Ahmet'sin diye saydı diye konuşmaya geldiği zamansöylediği kişi Bekir'di.

"Gözüm son mesaja değdi ama yanlışlıkla değdi. Yemin ederim. İsterseniz mesaj attın sizi çok merak ediyormuş" dedi Erdinç.

Telefonumu verdiğime vereceğime pişman olmuştum.

"Merak ettiğini üç yüz mesajdan anlamıştık" dedi Caner.

"Bekletmeyin daha fazla" dedi Yusuf.

"Valla biz her şeyimizi anlatıyoruz. Evlenince mi söyleyecektiniz" dedi Caner.

Yakında en yakın arkadaş tribi gelecek gibi hissediyordum. Çenesi bir açıldı mı tut tutabilirsen.

"İlişki falan yok" dedim. Konuşulması hoşuma gitmiyordu.

"Kız kendi kendine gelin güvey oldu mesaj atıyor diyorsun yani"

"Yani" dedim geçiştirerek. Işıkların oradaydık ve kırmızı yanınca durdum.

"Sen şimdi kıza bir daha yazma mı diyeceksin?" diye Caner olayı deşmeye devam etti.

"Güzel kız aslında neden desin?" dedi Bekir.

Arkaya bakışlarım hızlıca dönünce Caner ve Bekir birbirlerine çak yaptılar.

"Tuzağa düştünüz" dedi Yusuf.

"Ver telefonu" dedim Erdinç'e mesaj yerine girdim. Bu konunun burada bu şekilde konuşulması hoşuma gitmemiş sinirlendirmişti.

Siz: Bu nedir böyle

Siz: Bu davranışlar insanı meşgul etmektir ve zamanını çalmaktır

Siz: Bir daha olmasın çok rahatsız edici lütfen dikkat edin Didem Hanım

Yazdıklarımı  özel hayat gizliliğini bir kez daha ihlal ederek sesli bir şekilde Caner okuyordu.

"Lan şaka bir yana rahatsız mı oluyordun cidden" dedi. O sırada yanan yeşil ışıkla yoluma devam ettin.

"Harbi evde kalacaksın" dedi Erdinç gülerek.

"Bu da bir nişanlandı ya hepimize evde kaldınız muamelesi yapıyor" dedi Yusuf.

Onlar kendi aralarında atışırken benim aklım telefondaydı. Bir anda sinirle sussunlar diye yapmıştım.

Uyuyor ol Didem lütfen.

Mesajları görmeden silmeliydim. Parkın oraya geldiğimizde araban indik.

"Mehmet usta kapatmadım de" diye hızlıca giden ekibin arkasından ilerliyordum.

Aklım telefonda kalmıştı. O mesajların hepsini okumak istiyordum. Didem görmeden mesajları da silmem lazımdı.

Ne konuşuldu ne yapıldı takip etmemiştim ama hepsi ile bir bankın oraya geçmiştik. Telefonum iki kere titredi.

Ne olur Didem olmasın.

Telefonu açtım ve üstte düşen iki bildirime dokundum.

Didem Hanım: Özür dilerim

Didem Hanım: Bir daha meşgul etmem, zamanınızı çalmam

Kahretsin görmüştü.

Siz: Didem bak açıklayabilirim

-iletilmedi-

Arama yerine geçtim. Oradan da engellemişti.

Kahretsin masaya sertçe telefonu fırlattım.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu Erdinç.

"Oldu hem de çok kötü bir şey oldu."

SİPERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin