Biraz oturduktan sonra doğuyla canın evine gidicez. Akşam bir cafeye gitip orda face food yiyip bara gecicez. Doğayla hazırlanmaya koyulduk. Şunu deniyor. Hayır. Bence çok yaşlıça. Canın yanında çok pasif kalırsın. En sonunda bir şey bulup kapının çalmasıyla koşarak indik. Oh kebap!
Canın elini tutup beraber ilerlemeye başladık. Saçma sapan şeylere Guluyorduk. Hayat bana güzeldi.
Beraber geyik kafeye girdik. Ben makarna yedim. Can da bana uyumlu olsun diye fesleğen soslu makarna söyledi.
2 saat orda geçirip Ocean bara gittik. Hayat bana çok güzel gidiyordu.
1 hafta sonra
Canla hep birlikteydik. Taner okulu bırakmıştı. Artık sanırım beni unutmuşdu. Ama ben mutlu olmaktan sıkıldım. Hep aynı şeyler. Cafe okul can ve gülmek. Ağlamam için bir sebebim bile yoktu. Sanırım bu kalp bana acı veren Taneri istiyordu. Onla yaptiklarimi istiyordu. O beni kimsenin sevmediği gibi seviyordu! Ama can da öle seviyordu. Ama ben sıkıldım. Kaçırılmak korkulan kız olmak barlara gitmek bana karışan adamları dövmek gibi. Evde bunları oturup düşünürken Facebooğa baktım.
Şuan spor lisesindeydi. Orda ne halt yiyordu ki? Resimleri arkadaş olmayanlara kapaliydi. Bende sahte bir isimle yeni hesap açtım. Hemen arkadaşlık gönderdim kabul etti. Fotoğraflarından yüzmeyle ilgilendiğini anladım. Yüzünde bir gram gülme yoktu. Kapı aniden açılınca ayağa kalktım.
"korktun mu?"
"ha evet. Yani Hayır. Ne yapıyorsun burda Can?"
"cafemize gidelim mi?"
"ha Hayır benim yapmam gereken kadınsal işlerim var." Epilasyon sesi çıkartmaya çalıştım.
Güldü.
"anladım. Akşam belki sahilde tur atarız."
"neden olmasın!" Beni öpüp geri gitti.
Telefon elimde titreyence Bir anda ödüm bokuma karıştı.
Baktım.
Taner Yiğit.
'Kimsin?'
Hesabı hemen dondurup kapattım. Kendi facime girdim. Şuan attığı resimlere göre kendi evlerinin ordaki sahada. Üstüme bir şeyler giyip çıktım.
Can gilin evine baktım bir hareketlenme yoktu.
Otobüse binip onların semtine gittim. Sahanın gerisinde onu izliyordum.
Tişörtönü çıkarmıştı.
Kızlar ona arkadan tezahürat yapıyorlardı.
Kararımdan emin olarak sahaya girdim. Kızların olduğu yere çantamı bıraktım.
"Iyi bakın" bakışımı attım.
Kollarımı sıvazladım. Hayatımın fırsatına geri dönüyordum.
"bir maça ne dersin?"
Taner arkasını dönüp baktı.
Beni görünce şaşırmsiti ve sevinmisti.
"evinden uzak da bir yerde napiyorsun?"
Elinden topu alıp potaya attım ama girmedi.
"hayatımın fırsatını kaçırmak gibi bir niyetim yok."
Taner bana yaklaştı.
"neyine?"
Yanındaki oğlan bana topu fırlattı. Tuttum.
"-ben kazanirsam seninim.
Sen kazanırsan benimsin.
Ödül nasıl?"
Güldü.
"ben şimdi yeniyim mi yenmiyim mi?"
Bu sefer gülme sırası bendeydi.
"sonunda benimle oluyorsun."
Tanerin gözleri parlamisti.
Bir anda kükredi.
Bunu bile özlemişim.
"boşaltın lan yarı sahayı." Yanındaki oğlan gitip kızların arasına oturdu.
Kızlar bagiriyordu.
"Hadi Taner!"
En sonunda maç bitti ve Taner kazandı.
Gözlerimin içine baktı.
"geri geldiğine çok sevindim güvercin."
Bunu duyunca heyecanlandım.
"seni çok özledim şampiyon! !!."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası.!!!!
Teen FictionLise başlarına kadar benim için Aşkın anlamı yoktu. Ama onun gözlerine takılınca geleceğimin; Sadece Kötülerden, Aşktan ve Taner' den ibaret olduğunu anladım. Taner... İsmini söylerken nefret ve tutkuyla karışık bir anlam taşıyan bir isim.. Melek...