"Arkadaşlar önceki bölümü saçma bulduğum için sildim. Yani ortada bebek filan yok. 'Ot' bölümünden devam ediyorum. Teşekkürler..."
"Hay teyze walla bunlar burda 10 gün kalırlarsa 10 kilo veririm."
Mutfakta sandalyeye çöktüm.
"Söylenme Melek. Sanki her zaman geliyorlar."
"Yok aman ha! Ben kendi evime bile sokmam bunları. Öğle yemeği yendi bulaşık, kahve fincanları, çay bardakları..."
Bana bakıp tebessüm etti.
"Senin kendi evin bile olacağından şüpheliyim."
Teyzeme gözlerimi devirdim.
"Akşam yemeği için markete mi gitmek istersin yoksa soğan mı doğramak?"
Bir anda ayağa fırladım.
"Markete gitmem; içerideki dedikodu tufanından 5 dk bile olsa soluklanmak demek. "
Kapıya koştum.
"Parayı ver teyze hemen."
Teyzem bir liste ve cüzdanı verdiği an koşar adımlarla markete uçtum. Koşarak gidip kaplumbağa gibi gelen bir cinsim yani. Kollarımın kopması da ayrı bir şey. Bir de moruk diyor; dizilerdeki gibi hayat yaşıyormuşum. Teyze o zaman neden elimdekileri taşımak için alan bir centilmen yok?
Kapı 10. tekmemden sonra açıldı.
Mutfağa yaklaştıkça salondan kahkaha sesleri daha da artıyordu.
Nefes nefese kalarak
"Teyze bu moruklar antidepresan filan mı kullanıyor?"
"Melek! Düzgün konuş ve git kendi gözlerinle bak çünkü ben bile inanamadım."
Kaşlarımı yukarı kaldırıp su içmeyi bile unutarak salona gittim.
Ve benim de gözlerim fal taşı gibi oldu. Taner ve Amcası. Ne ne ne? Amcası da burda. AMCASI! Amcası 32 dişini göstererek gülerken beni gördü.
"Melek!!
Merhaba görüşmeyeli uzun zaman oldu."
Aklıma hemen Ferhat geldi. Elini uzattı.
Bende kibirli gülerek
"Evet. Inşallah ilerleyen zamanlarda farklı ekşınlar olmaz."
Bunu dememle elimi çektim.
Ve onun arkasında ayakta duran mavi gömlek ve kot giyen sevgilim ellerini cebine koyarak benle selamlaşmayı bekliyor.
"Taner?"
"Melek?"
"Bir gelir misin?"
Tam salon çıkışına doğru dönüp adım atmayı kurgularken kolumdan bir nene tutup beni kanepeye oturttu.
"Taner sende karşı koltuğa geç bakiyim"
Taner'e saçmalama bakışı attım.
Ve tabi ki de oturdu.
"He Melek bu çocuğu nerden buldun?"
"Okul teyze."
"Kaç yaşında?"
"70 inden gün aldı."
Teyze koluma vurdu.
"18 mi 19 mu Taner? "
"17."
Ona dilimi çıkarmak istedim.
"Oh 1 yıl sonra reşit oluyorsun. "
Ben yine kalkmaya yeltendim.
"Ne zaman düğün?"
Dörtümüz aynı anda; Ben Taner Amcası ve Teyzem.
"NE? "
"Bu kadar gezme yeter walla. Eniştene laf mı çıkartacaksın? "
"Metropol bir şehirdeyiz Teyze kimse laf çıkarmaz."
"Sen ne bilcen ki walla ben bu soyadının büyüğü olarak buraya öbür gelişim de bir Bebe isterim."
Yine Dörtümüz
"Bebe?"
Hepsi bir anda güldü. Bende kaynak bilip ayağa kalktım. Taner'e göz işareti yapıp arkamdan gelmesini işaret ettim.
Odaya çıkmadım. Biri oraya gittiğimizi düşünüp arkamızdan gelebilir. Bodruma indim. Lambayi yakmadım. Taner flaşı açıp merdivenlerden önden elimi tutarak inmeme yardım etti.
"Sana düşünmem için fırsat ver dedim." Bir şey demeye kalktı.
"Sözümü kesme. Bütüne yorum yaparsın.
Amcanın yaptıklarını unuttun mu?
Şuan hiç bir şey düşünemedim.
Neden geldin?"
Ben susunca bir süre bekledi.
"Bitti mi sevgilim?"
"Bana sevgilim deme."
Güldü.
"Tamam. 1 biz gelmedik Teyzen çağırdı. 2 Amcamı da Teyzen çağırdı. Telefonumu o açmış çünkü ben uyuyordum. Ve o konunun pardon 'otun' boklu ucu asla sana değmez. "
O an telefonuna mesaj geldi.
"Doğa'nın skype çağrısı var sana. "
Koşarak odama koştum.
Sonra aklıma dank etti.
"Sen benim bilgisayarımı mı takip ediyorsun?"
Beni duvara sıkıştırdı.
"Ben senin hücrenim be!"
Ve en sevdiğim şeyi yaptı. Dudaklarımı esir aldı...● Taner'in yanındaki Amcası! ●
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası.!!!!
Teen FictionLise başlarına kadar benim için Aşkın anlamı yoktu. Ama onun gözlerine takılınca geleceğimin; Sadece Kötülerden, Aşktan ve Taner' den ibaret olduğunu anladım. Taner... İsmini söylerken nefret ve tutkuyla karışık bir anlam taşıyan bir isim.. Melek...