21

1.7K 274 92
                                    

Şuan dibimdeki beden beni öyle bir geriyordu ki... Anlatamam.

Hafifçe Minho'nun kulağına yaklaştım. "Bak bana çok yakınsın abim var yanlış anlayabilir biraz uzaklaş."

Şuan çerezlerle, biralarla, aburcuburlarla donatılmış bir masanın önündeydim. Karşımda abim ve Soo hyung, yanımda ise Minho vardı. İkisi bayağı dağıtmıştı. Zaten bizim buradaki görevimiz onlar sarhoş olunca onları ayırmak ve bir bokluk olmadan uyutmaktı. Sadece ikili yalnız kalmasın diye buradaydık.

Evin Soo'nun değil de Minho'nun olduğunu öğrenmiştim. Yani ikisi hep beraber kalıyorlarmış. Ben geçen hyungun yanına geldiğimde burda yoktu. Ben de tek yaşıyor sanmıştım. Hem 1 kere gelmiştim Minho'nun evine o da eski eviydi ne bileyim ben. O sıra Minho büyük ihtimalle hâlâ eve gelmemişti. Kavgadan sonraydı çünkü.

Minho fısıltılı cümleme yanıt olarak gülümsedi. "Abin deli gibi sarhoş. Sence hatırlayacak mı?"

Ha bu arada Yu olayını konuşmuştuk. Yu'nun mesajlarını sildiğimi söylediğimde uygulamayı yedeklemiş geri getirmişti mesajları. Olayı bir güzel öğrenmiştim. 1 saat falan olmuştur o olayı yaşayalı. Onu da anlatayım hemen.

"Kapıyı neden kilitledin Minho?"

"Yu olayını konuşacağız ve kaçma diye."

"Konuşmak istemiyorum ki?"

"Mecbursun çünkü olayı öğrendiğinde bakış açın değişecek."

"Hiç sanmıyorum."

Olayı öğrenmiştim. Yu'nun Minhoya alttan alttan yürümesi vesaire. Hatta Ae-ri'yi aramıştık. O da bir şeyler anlatmıştı. Her şey aklımda oturmuştu artık. Ne soru işareti vardı ne de başka bir şey. Tek soru işareti Minho'nun o gün Yu'ya neyi itiraf edeceğiydi. Ama konu çok canımı sıktığı için konuyu kapatmış kendimi içkiye vurmuştum.

Minhoya bakış açım da biraz değişmişti evet. Artık düşman gözüyle bakamıyordum. Önceki çok samimi olmadığımız zamanlardaki yakınlık vardı şuan aramızda.

Böyle işte, şimdi de benimle beraber içiyordu.

"Olsun abim sarhoş ama yanımda. Yaklaşma yani. Hem hyung da sarhoş ne yapacağız."

"Onları uyutup biz eğlenelim nasıl fikir?"

Şuan sarhoş değildim ama çakır keyf olabilirdim. Minhoyla da eskisi gibi düşman olmadığım için şakalaşabiliyordum. Önerdiği fikre sadece kafa salladım. Zaten bu iki sarhoş herifle ne yapabilirdik ki?

"Ayrı mı uyusunlar yoksa..?"

"Ya hyungun odasında yatsın ikisi işte. Namus bekçisi misin lan aynı yatakta uyumayla bir şey olmaz."

"Ya bi sus amına koyayım. Götümü kurtarıyorum ben. Abim uyanınca sen yemeyeceksin o azarları."

Kai hyunga yaklaştığımda hafifçe dürtmemle irkildi. Çünkü kafası kanepeye yaslı uyukluyordu. "Hyung kalk." Abimi kaldırırken bir yandan da savaş veriyordum adeta. Kendine gelmiş olmalı ki yanındaki şişenin dibini görmeye kalkmıştı. Şişeyi içmesine izin verdim çünkü son kısmıydı.

"Tamam bitti kalk artik abi."

Kafasını istemediğini belli edercesine sallarken yanaklarının şiş olduğunu farkettim. "Hey hey ağzındakini yut. Abi-"

Lafımı bölen şey abimin fıskiye gibi üstüme bira fışkırtmasıydı. Minho dalga geçerken bir yandan da hyungu kaldırmaya çalışıyordu. Gülerken bir müddet onu izledim.

"Komik mi orospu evladı."

Kai hyungun kolu altına girdiğimde yavaşça kaldırdım. "Evet, tepkin gümletti." Yüzüne çemkirirken Kai hyungu da götürmeye çalışıyordum. Minho kapıyı açtığında sakince yatağa bıraktım abimi. O da Soo hyungu bıraktığında ikimizin de yüzünde zafer gülüşü vardı.

Kuvay-i Milfiye  - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin