•başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla•

5.3K 523 965
                                    

Bölüm yedi-hangimiz hayatını anlatırsa roman olur?-

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.


Bölüm yedi
-hangimiz hayatını anlatırsa roman olur?-

Bir insana; başına 'en' koyacağınız anlamlar kondurmadan önce layık olup olmadığına emin olmalısınız. Gün gelir o en güvendiğiniz, en sevdiğiniz, en görmek istediğiniz kişiler; en güvenmediğiniz, en nefret ettiğiniz ve yana yakıla kaçtığınız kişilere dönüşebilir. Bu noktada anlarsınız işte; dengeler şaşmıştır ve siz muhakkak bir yerde hata yapmışsınızdır.

Geçmişimden almış bulunduğum, hayatımın tamamına sirayet eden derslerin hülasası kimseye hak ettiğinden fazlasını vermemek oldu. Birini seversem en demeyecektim bundan sonra. Yahut güvensem de içten içe hep şüphe edecektim. Çıkar arayacaktım her samimiyette. Gerçekte insanlar acımasız oluyordu çünkü, tecrübem ile sabitlenmişti.

Bana böylesine ağır bir dersi yaşatarak ve kanatarak öğreten adamın arabasında, camıma sığdığı kadarıyla senelerimin geçeceği şehri seyrediyordum. İçten içe amansız bir muhasebe içerisine atılmıştım. Arkadaşlarım ile günlerce nasıl davranmam, ne söylemem gerektiği üzerinde durup cevaplarımı hazırda tutmak üzere aklımda toplamışken, onu gördüğümde kontrolümün mühim bir kısmını kaybettim ve planladığımız hiçbir cümleyi dilimden dökemedim. Kaçınmam gerekeni gerçekleştirip saklı duygularımı öne serdim. Çok defa doldu gözlerim, konuşurken sıklıkla sesim titredi. Elimde değildi, şöför koltuğundaki adama sandığımdan kat be kat fazla darılmıştım. Sadece karşımda durmasıyla bile burnumun direğini sızlatınca anladım.

Arabaya bindiğimizden beri ikimiz de suskunduk. Son cümlem apaçık sarsmıştı onu. Kendisini katlanılacak bir imtihan olarak gördüğümü söylemem ve azat edilme isteğim ile alışılmışın dışında bir ruh haline bürünmüştü. Israrla bakışlarımı aynaya çevirmiyordum, aslında bana baktığını da sezinlememiştim ama baktığım vakit o da dönecek ve kaçınılmaz son gerçekleşip göz göze geleceğimiz endişesine sahiptim. Sakınmalıydım kendimi, bu adam beni bir kere daha üzmemeliydi.

Yanından geçtiğimiz jandarma komutanlığını farkedince muhasebeyi bir kenara bırakıp etrafıma dikkat kesildim. Burada çalışıp çalışmadığını sorgulamak isterken son anda tuttum dilimi, bana neydi? Onun hakkında hiçbir detay beni alakadar etmezdi. Allah katında karısı olsam dahi ilgilenmemeliydim. Bizim durumumuz sıradan eşlerin halinden farklıydı. Ne o koca olabilmişti, ne de ben eşlik vazifelerimi yerine getirmiştim.

Jandarmayı geçtikten çok kısa süre sonra krem ile bordo renklerinin hakim olduğu bir apartmanın önünde durduk. Eğer yaşadığı yer burası ise konum hususunda ziyadesiyle şanslıydı, komutanlığa yürüyerek sadece iki dakikada ulaşabilirdi.

Arabayı park edip anahtarı kendisine çektiği sıra gafil avlandım, hiçbir neden yokken bakışlarımı aynadan şöför koltuğuna yönelttim! Az önceden beri korkusunu yaşadığım kabus gerçekleşti, ona baktığımı hissetmişçesine aynayı buldu gözleri. Fakat ben çekmeye kalkmadan o çekti, geldiğimden beri ilk defa soğuk olduğunu düşüneceğim bir uzaklıkla tek kelam etmeden kapısını açıp aşağı indi. Tavır yapar gibi benimle konuşmaması komikti, asıl tavır yapması gereken kişi ben değil miydim? Boşanalım dedim diye bu gerçek değişmiyordu, sonuç itibariyle bana bunları söyleten yine kendisiydi. Hangi kadın durup dururken evliliğini bitirmek isterdi ki?

BEYHUDE ÇIRPINIŞLAROpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz