~Gercek Sevgi~

156 17 25
                                    


(Başlamadan buraya bir❤️ bırakın)

(Yazardan)

~~~~

Genç kadın geldiği yere bakar, her sene olduğu gibi bugün de gelmişti. Annesinin tabiri ile karşısındaki 'uyku Köyü' acılarının başladığı yer. Küçükken annesiyle her geldiğinde annesine nereye diye sorduğunda 'uyku köyüne babanı ziyarete' diye söylerdi. Şimdi hatırladıkça keşke hiç büyümeseydi ve bu köyün adı 'mezarlık' diye degişmeseydi diye düşündü.

Saat sabahın 7 si, havadaki sis bulutlar havayı bulanıklaştırmış, hafif serinlikle kışın haberini yolluyor.
Genc kadın ellerini trençkotunun ceplerine koyarak taşlı yolları yürümeye başladı.

Ayağındaki hafif topuklu ayakkabılari ile mezarlığa giriş yaptığında ortamın sessizliğini bozan topukları sanki geldiğini haber verir gibiydi.

Sahi o haberini alıyormudur?

Bu son gelişi olduğunu biliyormudur?

İstediği yere geldiğinde mezarın baş kısmına gelerek soğuk mermere oturdu.
Uzun bir süre sadece sessizliği dinledi.
Ama içindeki savaşlar yıkımlar ve çığlıklar bu sessizliği bozuyordu. ilk defa ağlamıyor. Çünkü bu sefer konuşmaya, hesap sormaya geldi. yıllardır tuttuğunu kusmaya geldi.

"Neden?" Diye sordu ama devamını getiremedi. Sahi ne sorucakti?
beni neden bıraktığını mı?
neden gitiginimi?

Titrek bir nefes alıp devam etti.
"Dün annen geldi" o anları hatırladığında,
Sinirleri hafiften oluşuyor kendine hakim olamamaktan korkuyordu.

"Biliyormusun pişman mış. Öyle söyledi"
O kadına hiç bir şey soyleyememis tek kelime etmemişti ne diyecektiki yıllar sonra utanmadan karşısına geçmiş birine ne soyleyebilirdi? Koca bir hiç...
Ama Sema susmamıştı ve onu kovmustu.

"Biliyormusun bugün ilk defa annenden nefret ettim" kemikleri titredi nefesinin kesildiğini hissetti.kalbinin acısı dizlerinin bağını kesiyordu, kabullenmesede gerçek böyleydi.

"Bukadar mi ağır geldim sana Ali?..."
Son sözleri kısık söylemiş sanki duyulmasını istemiyor gibi kelimeler ağzının içinde yuvarlanmış ti.

"Neden gittin" korkarak sordu bu soruyu, elini mezar taşının üstüne koyarak hafiften gezdirdi. Karşısındaki isim, onu karanlığın içine bırakıp giden kişi "Ali Eşrefoğlu"

Bir zamanlar...
Aşık olduğu adam,
herşeyine hayran olduğu,
Onu canından çok sevdiği kocası...

Ve...
Ona güvenen,
Ona inanan
Ona teslim olan
Yanlız bir kadın Hicran Korkmaz.

Genç kadının gözleri dolmaya başladı, anılar birbir sinema şeridi gibi geçti önünden.

"Sevdiğim.. ne yapıyorsun" genç adam elindeki telofonda sevdiği kızın sesini duyacağının heyecanıyla sessizliğe büründü.
"İşten çıktım şimdi durakta otobüs bekliyorum" bu ses adama hayattı, suydu, yaşama umuduydu, dünyada duyduğu en güzel melodi, tarifi olmayan bir heyecandı.
"Bekle durakta geliyorum" telefonu kapatıp direksiyonu kırıp sevdiği kiza gitmek için can atıyordu adeta. Ona her gidişi böylemi olucak nasıl dayanacak sanki kalbi yerinden çıkacakmış gibi oluyordu.

Geldiği durakta sevdiği kızı gördüğünde kalbi yeni hayata tutunur gibi sekteye uğruyor, içinden birsey ler kopuyordu. bu kiza bukadar bağlanması kesinlikle normal olmadığının kendiside farkındaydı.

Genç kız gelen motor sesiyle yerde olan bakışlarını kaldırdı. Arabadan inen adama baktı. Sevgiyi tatmamış herşeyde acemi olan kadın bu adamı her gördüğünde ezberinden şaşıyor, bildiklerini unutuyordu.
Gelen adama baktı sanki ilk görüyormuş gibi heyecan sardı bedenini.

HİCRANWhere stories live. Discover now